15-22 Nisan 2019 tarihleri arası "Turizm Haftası" olarak kutlanıyor. Bu kapsamda 22 Nisan 2019 tarihinde Akdeniz Üniversitesi Olbia Kültür Merkezi'nde Antalya Karadenizliler Derneği,  Kırsal Turizm Gönüllüleri ve diğer paydaşlarla birlikte "Dünya ve Türkiye'de Alternatif Turizmde Gelişmeler Paneli" düzenlendi. Bacasız sanayi olarak tanımlanan turizmde kitle turizmine alternatif olarak özellikle kırsal ve sağlık turizmi alanlarda önemli gelişmelerin paylaşıldığı ve dört  konuşmacının yer aldığı panelde Türkiye ve dünyadaki gelişmeler çok farklı yönleriyle ele alınarak tartışıldı.  
Bu çerçevede panel yöneticisi olarak görev aldığımız "Dünya ve Türkiye'de Alternatif Turizm ve Gelişmeler Paneli'nde ayrıca Kırsal Turizm Gönüllüleri Grubu Kurucusu olarak "Turizm ve Kırsal Kalkınma İlişkileri" başlıklı bir sunum da gerçekleştirdim.

Yine Uluslararası Antalya Sağlık Turizmi ve Eğitim Derneği Başkanı Dr. Mehmet Kanpolat "Dünya ve Türkiye'de Sağlık Turizmi" konusunu; Akdeniz Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Tarım Ekonomisi Anabilim Dalı Doktora programı öğrencisi  Eriola M.C. Adenidji "Afrika'da Kırsal Turizm ve Benin Örneği"  ve  Antalya Karadenizliler Derneği (ANTKARDER) Yönetim Kurulu Üyesi Eyüp Aktaş ise "Karadeniz Bölgesi ve Yayla Turizmi" başlıklı sunumlar gerçekleştirdiler. Paneli takiben Antalya Karadenizliler Derneği Başkanı Halis Ekşi'nin panelistlere çiçek takdiminde bulunarak, Karadeniz Yayla kültürünün tanıtımına verilen katkılar nedeniyle teşekkürlerini bildirdi. 
Turizm ve Kırsal Turizmde Gelişmeler
Panelde yaptığımız konuşmada özetle aşağıdaki görüşleri paylaştık; "Dünya turizm endüstrisi her yıl ortalama %5 kadar artmaktadır. Halen gelişmekte olan ülkelerin dünya turizminden aldığı pay %30 kadardır ve 2030 yılında bu payın  %57'e yükselmesi beklenmektedir. Bu durum gelecek 10 yılda gelişmekte olan ülkelerin dünya turizm pastasından daha büyük pay alacağını göstermesi bakımından önemlidir.   Türkiye 2003 yılında 13 milyon yabancı turist ağırlarken 2018 yılında 39 milyona ulaşarak 2 kat artış sağlamıştır. Aynı dönemde yurtdışına giden turist sayısı ise 3,4 milyondan 8,4 milyona çıkmıştır.  Dünya turizm gelirleri bakımından ise Türkiye 14. Sırada, turist sayısı bakımından ise 8. Sıradadır. Türkiye  Turizm Stratejisi 2023 Eylem Planı'na göre;  2023'te 63 milyon turist, 86 milyar dolar dış turizm geliri ile birlikte halen 647 dolar olan kişi başına ortalama harcamanın turist başına 1350 dolara çıkarılıması hedeflenmektedir. 

Küresel düzeyde turizmin ekonomiye katkıları üzerine farklı ülkelerde yapılan çeşitli çalışmalarda turizmin ülke ekonomilerine %10 kadar katkı sağladığı ortaya konulmuştur. Aynı şekilde konuya kırsal turizm açısından bakıldığında; kırsal turizm köylerde gelir ve istihdam üzerine olumlu etki yapmakta ve bunun yanında turizm hareketi kırdan kente göçü önlemekte, gelir dağılımını iyileştirmekte ve sosyal adaletin sağlanmasına katkı sağlamaktadır. 

Bu yönleriyle Avrupa'da yüz yıldan fazla süredir kırsal turizm, kırsalda kırsal aileler için alternatif bir geçim kaynağı durumundadır ve bu gelir getirici niteliği kırsal turizmin önemli bir politika aracı olarak kullanılmasına yol açmıştır.  
Türkiye'de de kırsal alanda yapılan turizm faaliyetleri geleneksel olarak yayla turizmi, köy turizmi ve eko-turizm gibi isimlendirmelerle uzun yıllardan beri devam etmektedir. Bu yönüyle Türkiye'nin kırsal turizmle ilgili olarak önemli deneyime sahip olduğu söylenebilir. Ayrıca Türkiye Turizm Stratejisi 2023 Eylem Planı'nda ortaya konulan temel vizyon önemli içeriğe sahiptir. Buna göre Türkiye'nin turizm vizyonunda; "Sürdürülebilir turizm yaklaşımının benimsenerek istihdamın artırılması, bölgesel gelişmede turizmin öncü bir sektör konumuna ulaştırılması, Türkiye´nin 2023 yılına kadar, uluslararası pazarda turist sayısı Turizm geliri bakımından ilk beş ülke arasına girilmesi ve turizmde Türkiye'nin uluslararası bir marka haline gelmesi" gibi önemli konular yer almaktadır.

Bu kapsamda Türkiye hakikaten kırsal alanda sahip olduğu kaynaklarını etkili ve doğru kullandığında, kırsal alanda yaşamanın cazip hale gelmesini sağlanabilecektir ve kırsal alanda sürdürülebilir bir yaşam sağlanacaktır. Tabii ki; kırsal turizmin kalkınmaya olan etkisini artırırken mevcut kaynakların etkili ve doğru politikalarla yönetilmesi gerektiğini unutmamak gerekiyor.

Sağlık Turizminin Gelişimi
Panelde Dr. Mehmet Kanpolat ise özetle aşağıdaki önemli bilgileri paylaştı. "Türkiye'nin sağlık turizminde sahip olduğu altyapı yüksek sınıftadır ve son derece gelişmiştir. Hem de yeni yatırımlara ihtiyaç duymaksızın gelişme sağlayacak durumundadır.  Bu gelişmişlik düzeyi ile yabancıların Türkiye'ye sağlık turizmi amacıyla gelmesi mümkündür. Son yıllarda yapılan çalışmalar önemli sonuçlar vermektedir. Sağlık turizmi Türkiye için çok önemli potansiyeli ifade etmektedir. Özellikle sağlık turizminde saç ekimi, diş yapımı  ve benzeri konular dışında, daha fazla gelir getirecek hayati operasyonlara yönelmesi yararlı olacaktır. Özellikle karayolu ile Türkiye'ye ulaşma mesafesindeki ülkelerle de sağlık turizmini geliştirmek üzere çalışmak gerekiyor."  Yine Dr.Kanpolat Dışişleri Bakanlığı çatısı altında, Ekonomi, Kültür ve Turizm, Kalkınma, Gençlik ve Spor ile Sağlık Bakanlıkları tarafından desteklenen, Sağlık, Spor ve Alternatif Turizm Kongre ve Fuarı (HESTOUREX) etkinliklerinde Türkiye Sağlık Turizmi Konseyi Kurucu Başkanı ve Fuar Danışma Kurulu Başkanı Sayın Emin Çakmak ile birlikte önemli rol üstleniyor. 
Bu çerçevede Nisan ayı başında düzenlenen Hestourex toplantısında Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu'nu dinlemek fırsatı bulmuştuk ve Sayın Çavuşoğlu turizmin çeşitlendirilmesi gerektiğine önemli vurgular yaptığı konuşmasında:"Kitlesel turizmde geçen yıl düşüş olsa da bu sene tedavi ediyoruz. Hastanelerimiz donanım ve hizmet kalitesi bakımından dünyada önde geliyor. Her türlü tedavi kaliteli hizmet anlayışı ve en uygun maliyetle veriliyor. Sağlık turizmini geliştirmek için özel hastaneler ve devletimiz yatırımlarına devam ediyor. Bu kapsamda Türkiye'de 30 şehir hastanesi kuruyoruz. Antalya'da da 1500 yataklı şehir hastanesini hayata geçiriyoruz ve  Türkiye'nin ilk akıllı hastanesini Antalya'da kurmuş bulunuyoruz. Tabii sağlık turizmi yanında spor turizmi de turizmde çeşitliliğin artırılmasında çok önemli olacak ve bizim her türlü organizasyonu yapabilecek tesislerimiz var. Yine Antalya'ya 5 bin kişilik olimpik yüzme havuzumuzu yapıyoruz. Yapımını sürdürdüğümüz tenis kortlarıyla dünyanın en büyük tenis turnuvalarını Antalya'ya getireceğiz. Golf turizminden daha fazla faydalanmak için sahalarımızı artırıyoruz. Yine yayla turizmine önem veriyoruz. Antalya'ya gelen yabancılar yaylalarımızı görmeli, ve yayla turizmi gelişmeli diye düşünüyorum. Sağlık turizmi odaklı Hestourex ile ilgili olarak Antalya'ya 4 bin katılımcı geldi ve bu buluşmayla 10 milyar liralık anlaşma sağlanmasını bekliyoruz." Dışişleri Bakanı Sayın Çavuşoğlu esasen Türkiye'nin ve Antalya'nın alternatif turizm potansiyelinin yüksek olduğunu ve sağlık turizmi ve diğer alternatif turizm faaliyetlerinin geliştirilmesi üzerinde önemle durulduğunu belirtmişti. 
Bu gelişmeler göstermektedir ki; alternatif turizm konusu sadece Kültür ve Turizm Bakanlığı değil, onun yanında Dışişleri ve Sağlık Bakanlığı gibi önemli bakanlıkların da gündeminde yer alıyor. Bu durum kuşkusuz Türkiye'nin alternatif turizm potansiyelinin kullanılması için büyük bir şanstır ve alternatif turizm potansiyelinin değerlendirilmesi bakımından  büyük önem taşımaktadır.

Afrika'da Kırsal Turizmin Gelişimi
Panelde Eriola Adenidji ise özetle aşağıdaki önemli bilgileri paylaştı; "Afrika'da turizm gelişmeye devam etmektedir. Kırsal turizm alanında çok önemli potansiyeller bulunmaktadır. Bu potansiyel iyi kullanıldığında kırsal turizmin gelişmesine yardım edecek önemli sonuçlar elde edilebilir. Özellikle kırsal turizm Afrika'da  önemli bir sorun olan yoksulluğun önlenmesine ve hatta uygun alanlarda yoksulluğun ortadan kaldırılmasında önemli çözüm yolu olabilecek, durumdadır."

 

Karadeniz Bölgesinde Kırsal Turizm Potansiyeli
Antalya Karadenizliler Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Eyüp Aktaş ise konuşmasında özetle aşağıdaki bilgileri paylaştı; "Karadeniz bölgesi 18 İlden oluşmaktadır.  Denize kıyısı 1340 km'dir. Kıyıdan iç bölge mesafesi 90 km- 200 km arasında değişmektedir. Bölge nüfus ve yüzölçümü bakımından Türkiye'de 3., ekonomik gelişmişlikte ise 5.sıradadır. Karadeniz Bölgesi'nde Kültür ve Ekoturizm Bağlamında Sürdürülebilir Turizm Geliştirme Raporu önemli saptamalar yapmaktadır. Buna göre; Karadeniz'in ekolojik dengesinin korunup sürdürülebilir turizm özelliğiyle önemli bir pazar haline gelmesinin ve bölgeye gelen turist sayısının arttırması beklenmektedir. Doğa ve kültür turizmi, dolayısıyla kırsal turizm Karadeniz Bölgesi'nin en önemli turizm faaliyeti ve potansiyelidir. Bu amaçla bu bölgeye yönelik yayla, kıyı, kültür ve sağlık turizmi ana temaları çerçevesinde bölgeye yönelik birçok düzenleme yapılabilirliğinin bulunması yöredeki çevrenin tahrip olmadan korunabilmesi için oldukça önemlidir. Karadeniz bölgesinde turizm günden güne gelişmektedir. Yayla turizmi büyük önem taşımaktadır. Ancak Karadeniz'de turizmin  geliştirilmesinde bölgenin özgün değerlerinin korunması mutlaka gereklidir."

Sonuç ve Öneri
Yukarıdaki açıklamalardan da görüldüğü gibi Türkiye kitle turizmi yanında alternatif turizm alanında büyük potansiyele sahip durumdadır.  Önemli olan bu potansiyeli doğru şekilde işleyerek beklenen faydaların elde edilmesine yönelik çalışmaktır. Bu kapsamda Türkiye Turizm Stratejisi belgesinde yer alan "turizm çeşitlendirilmesi stratejisi" üzerinde önemle durmak gerekmektedir. Turizmin çeşitlendirilmesi içinse; "Alternatif turizm türlerinden öncelikli olarak sağlık turizmi ve termal turizm, kış turizmi, golf turizmi, deniz turizmi, ekoturizm ve yayla turizmi, kongre ve fuar turizminin geliştirilmesi" üzerinde durulmaktadır ve turizm ürününün çeşitlenmesinin turizm sezonunun bütün bir yıla yayılması ile olan ilişkisine dikkat çekilmekte ve öncelikli olarak belirlenen turizm türlerinin destekleneceği belirtilmektedir.   Bu durum Türkiye'nin kitle turizmi yanında alternatif turizm alanındaki potansiyelinin farkında olduğunu ve söz konusu gelişmelerin stratejik plan dahilinde gerçekleşmesine yönelik çaba içinde olunduğunu göstermektedir. Burada gelişmelerin tesadüfe bırakılmadan beklenen sonuçlara ulaşmak için; strateji belgesinde yer alan vizyon ve ilkelere uyularak sürecin dikkatle yönetilmesinin büyük önem taşıdığını belirtmek gerekiyor.