Genel olarak turizmin etkilerine yönelik çalışmalara bakıldığında turizmin ekonomik etkisi üzerinde durumaktadır. Bu kapsamda turizmin milli gelire etkisi, dış ticaret gelirleri içinde turizm gelirlerinin önemi,  turizm ve kırsal kalkınma ilişkisi gibi konular önemli çalışma alanlarıdır. Oysa ki turizm sadece ekonomik etkileri bulunan bir iktisadi faaliyet olmayıp, aynı zamanda sosyo-kültürel ve çevresel etkileri ile de çok geniş bir alanı ifade etmektedir. Bu yazıda makro bir bakışla turizmin sosyal etkileri kapsamında Türkiye'de bir sosyal politika aracı olarak turizmin rol ve işlevi tartışılmıştır. 
Bu çerçevede konuya üç soruyla başlayalım! 


Türkiye'nin turizm politikası turizmin sosyal işlevi yer almakta mıdır? Turizm Strateji Belgesinde turizm bir sosyal politika aracı olarak tanımlanmış mıdır? Türkiye'nin turizm politikası ve turizme yönelik gelecek vizyonu sosyal politikalarla nasıl ilişkilendilrilmiştir?


Bu sorulara kısaca; Türkiye Turizm Strateji belgesinde turizmin sosyal işlevi ve sosyal politikalar konusu yer almaktadır ve turizm politikası ile turizme yönelik gelecek vizyonu sosyal  politikalarla güçlü bir şekilde ilişkilendirmiştir, şeklinde cevap verelim.


Türkiye Turizm Stratejisi Belgesi
Türkiye turizm strateji belgesi turizmdeki gelişmeye yönelik yeni bir ufuk çizmiş ve olması gerektiği gibi iddialı bir vizyon tanımlamıştır. Buna göre Türkiye'nin 2023 turizm vizyonu; "Sürdürülebilir turizm yaklaşımının benimsenerek istihdamın artırılmasında ve bölgesel gelişmede turizmin öncü bir sektör konumuna ulaştırılması ve Türkiye'nin 2023 yılına kadar, uluslararası pazarda turist sayısı ve turizm geliri bakımından ilk beş ülke arasında önemli bir varış noktası ve uluslararası bir marka haline getirilmesinin sağlanmasıdır."  şeklindedir. Söz konusu hedeflere ulaşmak içinse ekonomik olduğu kadar sosyal, küresel olduğu kadar yerel ve çevresel içerikli 22 ilke belirlenmiştir. Bu ilkeler bugünü değerlendirmek ve 2023'ü tahmin etmek bakımından temel veri sağlamaktadır. 


Ortaya konulan söz konusu ilkeler içerisinde sosyal amaçlı ilkelerin varlığı dikkate değerdir. Buna göre aşağıda sıralandığı gibi ilkelerin 1/3'ünün toplumsal etki odaklı yani sosyal politikalarla ilgili ilkeler oluşturmaktadır ve bu durum ulusal  düzeyde yürütülen sosyal politikalara destek vermek ve katkı sağlamak bakımından son derece önemlidir. Burada ana ve diğer paydaşların yürüttükleri sosyal politikalarla ilişkili olarak yetki ve sorumluluğa sahip kurum ve kuruluşların uyum, eşgüdüm ve işbirliği içinde çalışmaları politika etkinliği bakımından zorunludur ve başarılı olmak içinse etkili bir yönetişim sisteminin varlığına ihtiyaç bulunmaktadır. 


a. Bölgeler arası gelişme farklıklarının giderilerek sürdürülebilir kalkınma hedefine katkıda bulunmak,
b. Turizmin geri kalmış bölgeler ve özellikle dezavantajlı grupların sosyo-ekonomik konumlarını güçlendirilmek için bir araç olarak kullanmak, 
c. Turizmdeki gelişmenin hükümetlerin sosyo-ekonomik hedeflerini desteklemek, 
d. Mevcut turizm bölgelerini sürdürülebilirlik perspektifi içinde yeniden  planlanmak ve kaliteli yaşanabilir çevreler oluşturmak, 
e. Sektörel gelişme politikaları ve hedeflerinin genel ulusal gelişme politikaları ve hedefleri ile uyumunu sağlamak, 
f. İşgücü kalitesinin artırmak için etkin eğitim ve sertifikasyon , 
g. Yöresel mimari değerlerin korunarak turizm hizmetine sunulduğu sıra dışı konaklama ünitelerini desteklemek,
h. finans olanaklarının birlikte ele alınması, 


i. Turizmin yoğunlaştığı yerlerin altyapı ve çevre sorunların yerel yönetim ve sektörce çözümlenmesi.
Yukarıda sıralanan sosyal etkide bulunma iddiasında olan, yani sosyal politikalarla ilgili ilkeler yanında diğer ilkeler içerisinde kırsal ve tarım turizm ve yöreye özgü turizm etkinliklerine yer verilmesi, yerel halkın ve yerel işletmelerin alternative geçim kaynaklarıyla buluşturulması anlamına gelmektedir. Bu kapsamda Türkiye'de  turizmin  ülke ekonomisine katkı sağlamak yanında, aynı zamanda bir sosyal politika aracı olarak ele alındığını ve toplumsal fayda işlevi üzerinde durulduğunu göstermektedir.


Turizmin ekonomik katkısının artırılmasına odaklanan ve aşağıda sıralanan 14 ilke ise; rekabet, marka, nitelik, kalite, talep, tanıtım, gelir, çevre duyarlılığı, planlama, altyapı, yerel, özel sektör, sivil toplum, kırsal, tarım, ekolojik, sürdürülebilirlik, eşgüdüm ve yönetişim gibi anahtar sözcükleri içermektedir. Sözkonusu ilkeler Türkiye'yi dünyada marka haline getirmek için benimsenen bütüncül yaklaşımın unsurları olarak yer almıştır. Bu ilkeler ise şöyledir; 


* Rekabetin ucuz ürün yerine markalaşan turizm bölgeleri oluşturularak sağlanması, 
* Turizmin gelişiminin sürdürülebilir çevre politikaları ile desteklenmesi, 
* Uluslararası işbirliğinin güçlendirilmesi, 
* Küresel eğilim taleplerinin izlenmesi ve buna yönelik planlama ve uygulamalar yapılması, 
* Turizmin varış noktası odaklı ve çok fonksiyonlu olarak geliştirilmesi,
* Turizmde ürünün çeşitlendirilerek sezonun bütün bir yıla yayılması, 
* Sürdürülebilir turizmin tanıtılarak eko-turizm, kırsal turizm ve agro-turizm konularında kamu, özel ve sivil toplum kuruluşlarının bilinçlendirilmesi, 
* Yurtiçi ve yurtdışı tanıtım ve pazarlamanın etkin kılınması, 
* Yöreye özgü turizm türlerinin entegrasyonuyla çeşitli turizm imkanlarını (sağlık, eğitim, vb.) bir arada sunulabilen alternatif turizm odaklı turizm kentlerinin oluşturulması, 
* Turist profili odaklı turizm ürünü oluşturulması, 
* Nitelikli turist sayısının ve gelirin artırılması, 
* Altyapı ve ulaşım yatırımlarında özel sektörün özendirilerek kamunun yükünün hafifletilmesi, 
* Karar süreçlerinde merkezi-yerel-sivil aktörlerin ortak çalışması ve etkin yönetişim sağlanması, 
* Bütüncül planlama yaklaşımı ile merkezi-yerel yönetimlerin eşgüdümü sağlanarak, yönetsel ve 
Tartışma ve Değerlendirme
"Türkiye Turizm Stratejisi-2023" belgesi turizm sektöründeki büyümenin noktasal, emredici ve statik olmaktan uzaklaşılarak; etkin yönetişim ilkeleriyle paydaşları biraraya getirerek bölgesel, yönlendirici ve dinamik bir gelişme çerçevesi oluşturmayı hedeflemiştir. Yine 2023 Turizm Stratejisi'nde araştırma ve geliştirme faaliyetleri rekabet, işbirliği ve yeni alanların araştırılmasına dayandırılmıştır. Özellikle turizmde sürdürülebilir bir gelişme için "markalaşma" konusu öne çıkarılarak "uluslararası ve ulusal pazarlarda net bir Türkiye imajının oluşturulması yönünde orta ve uzun vadeli politikalara olan ihtiyaç olduğu ifade edilmiştir. Kentsel ölçekte markalaşma stratejisi kapsamında ise; "zengin kültürel ve doğal değerlere sahip kentlerin markalaştırılarak, iç ve dış turistler için çekim merkezi haline getirilmesi" üzerinde durulmuş ve bu kapsamda İstanbul, Ankara, İzmir ve Antalya'nın "şehir turizmi" ile buluşturulmasına yönelik çalışmalara odaklanılması gerektiği ifade edilmiştir. Burada İstanbul, Ankara, İzmir ve Antalya 'nın 2023 Turizm Strateji Belgesinde Kentsel ölçekte markalaşma stratejisi kapsamında "ŞehirTurizmi'nin geliştirilmesi için söz konusu iller için büyük bir kazançtır. 


Bununla birlikte UNESCO'nun Dünya Mirası listesinde yer alan eser ve yerleşim bölgelerinin Türkiye imajı ve markasının oluşturulmasında  önemli avantajlar sağlayacağı açıktır. Bu çerçevede 2023 turizm strateji belgesinde belirtilen "kentsel ölçekte markalaşma stratejisi" kapsamında Dünya Mirası listesinde yer alan 18 noktanın bulunduğu 18 ilin "şehir turizmi" kapsamına dahil edilmesi ve yine söz konusu strateji belgesinde yer alan "Turizm Gelişim Bölgeleri" ve "Turizm Gelişim Koridorları" kapsamına bu illerin öncelikli olarak alınması önemli olacaktır.
 

Sonuç ve Beklentiler
Sonuç itibariyle Türkiye; dünya genelinde turizmde net bir Türkiye imajı ve Türkiye markası oluşturmak üzere çalışmaktadır. Bu amaçla Türkiye Turizm Strateji Belgesinde sürdürülebilir gelişimi sağlamak üzere belirlenen stratejileri etkin bir yönetişimle buluşturmanın gerekliliğine dikkat çekilmiştir. Bu çerçevede yukarıda sıralanan tüm ilkeler Türkiye'nin turizmdeki 2023 perspektifini ifade etmektedir. Bu ilkeler Türkiye'nin dünya turizm gelirlerinden daha yüksek pay almaya dönük çalışmaları öne çıkarmakta ve ekonomi, altyapı, çevre konuları bir bütünsellik içinde ele alınmaktadır. Ayrıca topluma dokunmak ve sosyal etkide bulunmak hedefli ilkelere önemli ölçüde yer verilmesi, turizmin bir sosyal politika  aracı olarak da değer gördüğünü ve bu nedenle turizme sosyal işlev yüklendiğini göstermektedir. Buna göre belirtilen ilkeler hayata hakim oldukça; güçlü bir imajla tanınırlığı yükselmiş ve turizmde marka olmuş bir Türkiye'ye kavuşmak hiç de zor olmayacaktır.