İslam coğrafyasında ki yer altı ve yer üstü zenginliklerini gören batılı sömürgeci güçler bir takım entrikalarla Osmanlı'yı yıkmakla birlikte, Müslümanların gücünü ve birliğini de yok ettiler.
Osmanlı'nın yıkılışıyla birlikte, masa başında cetvelle sınırlarını çizerek, bugün bile nüfusları beş altı milyonu geçmeyen elliye yakın ülke oluşturarak başlarına da kendilerine itaat edecek kukla devlet başkanları (krallar, sultanlar ve emirler) getirdiler. Tayin ettikleri o kukla yöneticilerle bir asra yakındır İslam coğrafyasının kaynakları sömürülüyor. O hainlerin de destekleri ile hala bölme ve parçalama politikaları devam ediyor. Mısırda ki darbecilere en büyük parasal desteği Suudi Kralı yapmıştı. Mısır'da demokrasinin hâkim olması bir gün kendi saltanatlarının da yıkılacağının habercisi olduğunu biliyorlardı. Suudi Arabistan'da ki kuyulardan elde edilen petrolün 1930'dan bu tarafa %50'si ABD'ye %50'si de Suudi Kraliyet ailesine gidiyor. Birleşik Arap emirlikleri Kuveyt ve diğerlerinin de Suudi'den farkları yok. Kiminin gelir kaynakları İngiltere'ye kimininki de Fransa'ya akıyor. Mürsi'ye darbe planlamalarının en önemli nedenlerinden biri de, Mursi Mısır körfezini millileştireceğini söylemişti. Orada ki yaklaşık yüz milyar dolara yakın rantta şuan da batı ülkelerine gidiyor. Mısır'da ki darbe sonrası geçici Cumhur Başkanı Yardımcılığına getirilen ve katliamların yapılmasına başlanmasından sonra, bunların sorumluluğunu alamam diyerek istifa eden Baradey "Mısır halkının bilmedikleri var. Halk devriminden 2 yıl geçmesine rağmen Mısır'da mübarek rejimi hala devam ediyor. Muhammet Mursi'nin ne kadar haklı olduğunu fark ettim. O'na tuzak kuran ve sunî krizler çıkaran derin devletin ta kendisidir. Mübarek rejimi (ordu, iç işleri, yargı, basın, yayın, ekonomi, Amerika, İsrail ve bazı Arap devletlerinden oluşan derin devlet) Mursi'ye darbe yapmak için planlar yapıp komplolar kurmaya çok önceden başladılar. Nasır şehrinde yaptıkları gizli toplantılarda darbe için aldıkları paraları, parlamento üyeleri adına uydurulmuş, değiştirilmiş imzalar ve daha nelere şahit oldum." diye İtirafta bulunmuştu.
Mısır'da yapılan darbe ile İhvanın kısa demokrasi tecrübesi eski rejimin profesyonelleri tarafından çökertilerek Mursi'nin eli kolu bağlanmış ve yönetilemez hale getirilmişti. İçerdeki ve dışarıda ki iş birlikçeler oyunlar tezgâhlayarak sahneye koydular akabinde de darbe yaptırarak devleti ele geçirme adına resmen ülkeye ve ülke halkına en büyük kötülüğü ve ihaneti yaptılar. Binlerce ülke insanı öldürülürken binlercesi de yaralandı. Gece baskınlarıyla ihvanın ileri gelenleri tutuklanarak ceza evlerine gönderilmişti halada hapisteler. Ülkemizi böldürebilmek için PKK terör örgütüne her türlü desteği veren ABD ve Avrupa ülkeleri Mısırda, Suriye de ve Libya da yaşananları zevkle izliyor. Zalimlerin zulümlerine müdahale edebilecek gücümüz olmadığı için, biz hep gücü elinde bulunduran batılı ülkelerden ve ABD'den medet umuyorduk. Elhamdülillah şu anda savunma sanayinde çok önemli mesafeler kat ettik. Buda başta ABD olmak üzere Avrupa ülkeleri ve İsrail'i rahatsız ediyor. Müslüman ülkeler başlarındaki batı aşığı kuklalardan kurtulamadıkları için bir türlü güç birliği sağlayamıyoruz. Müslüman'lar kendi aralarında ki problemlerini kendi aralarında halledebilecek güce gelmedikçe yerlerde sürünmeye devam edeceğiz. İnşallah bütün bu olumsuzluklar Müslüman haklar üzerinde bir deprem etkisi yaparda önce başlarında ki zalim diktatörlere karşı bir mücadele başlatırlar. Şunu gördük ve anladık ki Müslüman'ların başlarında ki zalimlerden kurtularak halkın iradesi hâkim olmadıkça, bağımsızlıklarını elde ederek kendi benliklerini bulmaları mümkün değildir. Sömürgeci güçlerin bir asırdır Müslüman'lar üzerine kurdukları baskı, zulüm ve sömürü tuzaklarını bozmaları da şuanda zor gözüküyor. Bu zilletimizin ana nedeni ise referans kaynaklarımızın ve hareket noktamızın merkezinde Kur'an ve sünnetin olmayışıdır. Hacivat, karagöz oyununda iplerin perde arkasında birilerinin elinde olduğu gibi birçoklarımız, perde arkasında ki oynatıcıların bu güçler olduğunu, halkına zulmeden diktatörlerin ise iradeleri olmayan yönlendirilen aciz oyuncular olduklarının farkında değiliz. 
Dün Irak'ı üçe böldüler. Bugün Suriye bölünmeyi yaşıyor. Yarın sırada hangi ülke var bilmiyoruz. Hiç kuşku yok ki öncelikli hedefleri ülkemiz. Bunu 15 Temmuzda denediler olmadı, gezi olaylarında denediler olmadı. Şimdi de kur politikaları ile Ülkemizde kargaşa çıkartmanın peşindeler. Hedeflerinin neler olduğu da belli. Eskiden beri yaptıkları etnik ırki özellikleri, bazen de mezhep taassubunu öne çıkararak, Müslüman'ları birbirlerine düşürmek suretiyle hem bölünmeleri sağlamak, hem de ülkeleri daha da güçsüz hale getirmektir. Aynı güçlerin etnik ırkçılığı ön plana çıkararak PKK terörünü ülkemizin başına sarmalarında ki amaçta, güzelim Türkiye'miz ve insanlarımızı bölüp parçalamak ve gücümüzü zafiyete uğratmaktan başka bir şey değildi. Artık terör örgütlerinin arkasında gizli servislerin olduğunu bilmeyen yok. Sömürgeci güçler şimdilik ayak oyunları ile işi götürüyorlar. Müslümanların yer altı kaynaklarından beslenen batı, başlarına diktikleri diktatörler sayesinde Müslüman halkların gözlerini oymaya devam ediyorlar. Müslüman halklar el ele vererek başlarına musallat edilen zalimlerden kurtulup siyasi, ticari ve askeri güç birliği oluşturarak sömürgecilerin oyunlarını bozmadıkça yarınlarımızdan emin olmamız mümkün değildir. Dünyanın neresinde bir mazlum varsa o Müslüman'ım diyen herkesin derdi olmalıdır.
Şu anda tarihin en büyük tehdidiyle karşı karşıyayız. Doğruların içerisine bir takım yalanlar konularak sürekli algı operasyonları yapılıyor. İçimizde bizden gibi görünen ruhu ve kalbi bizden olmayan vatan ve millet hainlerinin algılarına yalanlarına kanmayalım kendi elimizle kendi milletimize,  kendi vatanımıza ve kendi devletimize ihanet etmeyelim. Allah korusun bu millet, bu vatan, bu devlet batarsa hepimiz toptan batarız. Aynı gemde olduğumuzun farkında olmayan birçok gafillerimiz var.