Vakit nakittir derler… Farklı bir bakışla vakit niyettir.
Her şey vaktiyle mümkündür. Ağaçlar, bahar gelince yeşerir; yaşayan her varlık, kendi sonbaharını görür. Bu sene Ramazan yine vaktinde geldi. Farklı bir tat, farklı bir hüzünle buluşturdu haneleri. Yine de hoş geldi… Gelişiyle yeni bir müjdeyi de beraberinde getirdi. Hoş geldin Ya Şehr-i Ramazan… Hoş geldin Ya Şehr'e Ramazan…

İçinde bulunduğumuz süreç, terazinin kefelerine hem hissiyatımızı, hem koşullarımızı koymayı gerektirdi. Covid-19 ile mücadele eden dahası sarsılan dünya, kendini ne zaman hesaba çekecek. Bir virüsle evinden çıkamayan, işine gidemeyen, ibadethanelerine dahi giremeyen insanlık, kendi faturasını ne zaman kesecek… Hayatla ölümün arasındaki çizginin saydamlaştığını fark eden, bir nefesle sıhhat bulurken; bir nefeste can veren Âdemoğlu, hayata bakışını, çizgisini ne zaman yeniden belirleyecek…

Bu yüzyıl farklı yazılacak… 
Daha düne kadar insanlığa zulmeden, kendinden başka büyük görmeyen, ünü ile firavunlara, nemrutlara taş çıkarmış batı dünyası, acziyeti ile bütün insanlığa muhtaç konuma gelmiştir. 
Kara petrollerin kıymetinin, masum bebeklere verilmediği; dünyanın büyük bir kısmının açlığa, yoksulluğa terk edildiği, üç beş tane had bilmez ailenin, tüm dünyanın hakkına girdiği bu yüzyıl farklı yazılacak!

Emanete sahip çıkılıyor…
Kökleri yüzyıllar öncesine uzanan devletimiz, dün olduğu gibi bugün de dil, din, ırk ayırt etmeksizin dünyanın dört bir tarafına yardım elini ulaştırıyor. Yaptığı yardımlarla, bugün adından söz ettiren Türkiye, aynı zamanda verdiği büyük hizmetle kendi vatandaşına sahip çıkıyor. Dünyanın neresinde olursa olsun, kimsenin mağdur olmasına izin vermiyor…

Sağlık sisteminin kahramanları ECZACILAR…
Bu pandemi sürecinde tüm sağlık çalışanlarına teşekkür ederken bir parantez açmanın gerekli olduğunu düşünüyorum…
Gerek eczanelerde, gerek hastanelerde, gerek diğer kurumlarda canla başla çalışan, millete karşı sorumluluğunun her daim bilincinde olan, ailenizden biri gibi yakınınızda olan ama kıymeti anlaşılmayan Eczacılık camiasına teşekkür ediyorum. Bu süreçte kaybedilen eczacılarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Galiba bu insanların yaptığı işin ne olduğunu bilmiyoruz. Eczanelere girer girmez 'doktorun yazdığının aynısı olsun' derken aslında sadece bir ezber yaptığımızı fark etmiyoruz. Tezgâhtar insanlara saygı duymakla beraber, bu insanların tezgâhtar olmadıklarını fark etmeliyiz.  İlacın etken maddesinin üretiminden, ilaç haline gelmesine; üretiminden, insanımıza ulaşmasına kadar her alanda hizmet veren eczacılara bir dönüp bakalım. Bu insanlar ilaç üreten insanlar. Beş yıllık bir eğitimle başlayan hayatları, ömür boyu eğitimle devam ediyor. Bizlere gerekli hizmeti sunabilmek için sürekli kendilerini geliştiriyor dahası her gün bizlere ilaç hizmeti sunuyorlar. Eczane raflarında gördüğünüz ilaçlara gelince, o ilaçların hiç biri kullandığımız andan itibaren, raflarda durduğu gibi durmuyor içimizde. Dolaşıyor, hareket ediyor. Eczacı ise bu ilacın nasıl alınması gerektiğini, nereden nasıl, ne dozda geçmesi gerektiğini hesaplayabiliyor. Evinizde olan bir iki tane ilacın prospektüsünden birkaç şey okumakla bir ilaca ait bir şey öğrenemezsiniz. Ama bu insanlar sizin için o ilaca ait her aşamayı hassasiyetle öğreniyor, takip ediyor. Ve en önemlisi biliyor. Şimdi  soruyorum sizlere doktora muayene oldunuz. Teşhisiniz konuldu. İyileşmeniz için ne lazım? İlaç öyle değil mi… Hastanelere gittiğinizde koskoca hastaneleri döndüren, hastane eczaneleri var. Hastane eczanesinin varlığı, hastanenin işlemesi için hayati öneme sahip. Yani bu insanlar bizim için hayati önem taşıyor… Yazılacak, söylenecek çok söz var. En kısa ve net olanı: Minnettarız, iyi ki varsınız eczacılar.