Vicdan iyi ve kötüyü gösteren bir rehberdir. İyilik etmekten lezzet alan kötülük etmekten ise acı duyan manevi bir histir. Yani vicdan neyin doğru neyin yanlış olduğunu bildiren ahlak hocasıdır.

İnsan ruhunun tek ileri bilgi kaynağı…

Vicdan kimlerde vardır?

Doğru ile yanlışı iyi ile kötüyü ayıt edebilme yetimiz gereği diyoruz ki; her insanda fıtrat gereği vicdan vardır. Öyle ki; varlığımızın kabulünü dahi vicdanımızla biliriz. Uyuduğumuzda tekrar uyanacağımızı bildiğimiz gibi var olduğumuzu da biliriz.

Eğer bir haksızlık yaptıysak ve bunun için vicdan azabı duyuyorsak aklımızın ileri süreceği hiçbir özür vicdanımızı rahatlatmaz sadece rahatlamış gibi görünür lakin içerde derinlerde o rahatsızlığı her zaman hissederiz. Kelimelerle ifade edişimizde dahi rahatsızlığın iç sesi vardır.

Her insanda vicdanın olmasına karşın yeryüzünde bu kadar vicdansız insanın olması ne tezat bir durumun göstergesi değil mi?

Her insanda vicdan varken ve varlığının kabulünü dahi vicdanına borçlu iken; öldüren, savaş çıkaran, işkence eden, aç bırakan, tecavüz eden, kısacası çeşitli şekillerde insana zulüm eden bu kadar vicdanı kör insanın olması ne garip değil mi?

Onca dinin hüküm sürdüğü, yaratıcının emirlerinin anlatıldığı yeryüzünde bunca vicdanı uykuya dalmış insanın olması mümkün müdür?

Öldürmeyeceksiniz.

Çalmayacaksınız.

Yalan söylemeyeceksiniz.

Başkasının hiçbir şeyine göz dikmeyeceksiniz.

Birbirlerinizi yurtlarınızdan çıkarmayacaksınız.

Güzel olanı düşünüp güzel olanı söyleyeceksiniz.

İyilik yapacaksınız.

Tüm dinlerin temelinde olan bu öğretilere rağmen, insan vicdanını susturup, kötülüğe devam ediyorsa, küçücük masum çocukları dahi öldürüp; kötülüğün öğretilerini kendi nesline aktarıyor ve her türlü acımasızlığına karşın rahat uyuyabiliyorsa o kişi ki; vicdanı kördür. Nasıl ki; gözü görmeyen birinin siyahla beyazı birbirinden ayırt edememesi gibi iyiyle kötünün birbirinden ayırt edilememesi de vicdan körlüğüdür.

Bireyden topluma süre gelen öğretileri kabullenip sorgulamayan vicdani süzgeçten geçirmeyen, akli teamülleri uygulamayan her birey aklını ve vicdanını başka akıl ve vicdanın uşaklığına vermiştir.

Eminim bu satırları okurken hepinizin gözünde canlanan olaylar, yaşadıklarınız ya da çevrenizde şahit olduğunuz durumlar vardır. Elbet konuyu daha detaylı şekilde örneklendirerek anlatmak verimliliği açısından daha iyidir. Lakin vicdanı kör insanların verdiği bunca acıdan hangisini anlatsam diğeri daha vahim kalacaktır. Bir elma kokusuyla ölen çocukları mı? Bir bomba ile parçalanan bedenleri mi ya da yıllarca ot bitmeyen bir kenti mi, canlı canlı ateşe atılan vücutları mı, satırlarla parçalanan insanları mı? Tecavüze uğrayan, vücutları deşilen, öldürülen ve hatta yakılan kadınları mı? Çöpe atılan yeni doğmuş bir bebeği mi?  Yavrusu açlıktan ölmesin diye iç organlarını satan bir anneyi mi?  Ambargo konulduğu için açlıktan ve susuzluktan ölen insanları mı, yurdunu beklerken haince tuzaklanan bombalarla ölen körpe bedenleri mi? Hangisini anlatsam diğeri daha vahim kalacakken siz söyleyin hangisini anlatayım?