Şu bir ger­çek­tir ki: kar­şı ta­raf bi­zi biz­den da­ha iyi ta­nır. İn­san ken­di ken­di­si­ni göz­lem­le­ye­me­di­ği için ye­te­ri ka­dar ta­nım­la­ya­maz. Mü­te­va­zi bir in­san ye­te­nek­le­rini di­le ge­tir­mek is­te­mez. Ki­bir­li bir in­san ken­di­ni abar­ta­bi­lir, ama hak­kı­mız­da göz­lem­le­ri olan mil­let­ler, ki­şi­ler bi­zi da­ha iyi gö­rür de­ğer­len­di­rir. İş­te biz Türk­ler hak­kın­da­ki gö­rüş­ler. Bun­lar ara­sın­da dost­lar ol­du­ğu gi­bi bi­zim­le sa­va­şan­lar da var­dır:  
Fran­sız Ta­rih­çi Al­bert So­rel:
“Dün­ya­da iki bi­lin­me­yen var­dır; bi­ri Ku­tup­lar, di­ğe­ri Türk­ler.”
İs­koç Şa­ir Lord Byron:
“Kı­lı­cı in­saf­sız bir be­ce­riy­le kul­la­nan Türk'ün eli, yen­di­ği in­san­la­rın ya­ra­sı­nı sar­mak­ta da us­ta­dır.”
Çek Bi­lim Ada­mı Jan Amos Co­me­ni­us:
“Türk­ler kah­ra­man­dır­lar, dost­la­rı­na za­rar ver­mez­ler. Yü­ce Türk mil­le­ti tut­tu­ğu eli bı­rak­maz, sö­zün­den dön­mez, iyi ve kö­tü gün­ler­de dos­tun­dan ay­rıl­maz. Böy­le bir ulus­la el ele ver­mek yer­yü­zün­de her zor­lu­ğu yen­mek için son­suz bir güç ve ye­te­nek ka­zan­mak de­mek­tir.”
Fran­sız Bil­gin Gel­land:
“Türk­çe­yi öğ­ren­mek be­nim için bü­yük bir mut­lu­luk ol­du. Çün­kü Türk'ü an­la­mak için ken­di­siy­le mut­la­ka ter­cü­man­sız ko­nuş­ma­lı­dır. Ter­cü­man, ışı­ğı ör­ten zevk­siz bir per­de olu­yor.”
Mon­te­cuc­co:
“Türk­ler öl­me­yi bi­li­yor­lar, hem de iyi bi­li­yor­lar. Ben de öl­me­yi bi­len bir mil­le­tin ye­nil­me­ye­ce­ği­ni bi­le­cek ka­dar tec­rü­be­li­yim. Bu­ra­da hiç yok­tan or­du­lar kur­mak ve bu or­du­la­rı ölü­me sü­rük­le­mek müm­kün. Bu im­kan­lar­dan  fay­da­la­nı­yo­rum. Fa­kat, mey­da­na ge­tir­di­ğim or­du­la­rı sen­de­le­ten bir en­gel var: Türk­le­rin ya­şa­yan ha­tı­ra­la­rı! Üç-dört yüz­yıl ön­ce her kud­re­ti ve her mil­le­ti ye­nen Türk­ler, şim­di de si­lin­mez ha­tı­ra­la­rıy­la her te­şeb­bü­sü sen­de­le­ti­yor­lar. He­men her yü­rek­te bu kor­ku­yu se­zi­yo­rum. De­mek ki yal­nız Türk­le­ri de­ğil, on­la­rın ta­ri­hi­ni de yen­mek la­zım.Türk­le­rin dü­zi­ne­ler­le mil­le­ti ida­re et­me­le­rin­de­ki sır­rı da an­lı­yo­rum. On­lar mil­let­le­ri bir ke­re ye­ni­yor fa­kat ka­zan­dık­la­rı za­fer­le­ri ruh­la­ra ve ne­sil­le­re nak­şe­de­bi­li­yor­lar.”
Ya­zar Pi­er­re Lo­ti:
“Türk'ü an­la­ma­mak için ta­ri­he göz yum­mak ge­re­kir. Hak­sız sal­dı­rı­lar ve adi if­ti­ra­lar önün­de Türk'ün va­kur ka­lı­şı, kuş­ku yok ki kör­le­rin ger­çe­ği, eş­ya­yı an­la­ma­dık­la­rı­nı dü­şün­dük­le­rin­den ve kör­le­re acı­dık­la­rın­dan­dır. Bu soy­lu dav­ra­nış o adi if­ti­ra­la­ra ne açık bir ce­vap olu­yor.” 
Na­poléon Bo­na­par­te:
“İn­san­la­rı yü­cel­ten iki bü­yük me­zi­yet var­dır: Er­ke­ğin ce­sur ka­dı­nın na­mus­lu ol­ma­sı. Bu iki me­zi­ye­tin ya­nın­da hem er­ke­ği, hem ka­dı­nı şe­ref­len­di­ren bir me­zi­yet var­dır. İca­bın­da te­red­düt­süz ca­nı­nı fe­da ede­bi­le­cek ka­dar va­ta­nı­na bağ­lı ol­mak. İş­te Türk­ler bu me­zi­yet­le­re ve fa­zi­le­te sa­hip kah­ra­man­lar­dır. Bun­dan do­la­yı­dır ki Türk­ler öl­dü­rü­le­bi­lir, la­kin mağ­lup edi­le­mez­ler.” 
Tor­qu­ato Tas­so:
“Türk­ler­den bah­se­di­yo­rum. Düş­ma­nı­na sal­dı­rır­ken aman­sız bir ka­sır­ga­ya, kor­kunç bir de­ni­ze ve in­saf­sız bir yıl­dı­rı­ma ben­ze­yen Türk; dost ya­nın­da ve si­lah­sız düş­man kar­şı­sın­da bir se­her ye­li­dir, ber­rak bir göl­dür. Gö­nül açan bu ye­li yıl­dır­ma, göz ka­maş­tı­ran bu gö­lü coş­kun bir de­ni­ze çe­vir­mek ta­bi­atı da in­ci­ten bir gaf­let olur.”