Yetişmek, olgunlaşmak, kemale ermek yaratılmışların ister istemez nihai hedefi,  kaçınılmaz son durağıdır.
Kemale ermek güzeldir. Zira, sebzenin ve meyvenin bu kıvamı tercih edilir. İnsanın kamil olanı da hakeza... Ancak, yeten, yetişen şeylerin yani kemalin zevali söz konusudur. Aynı zamanda her kemalin sonu bir başka yeninin başı demektir.
Aralık ayının son günleri hay huyla geçen, finaline mevcut yaşımıza kadar sık sık şahit olduğumuz yılın kemale ermek, yetmek üzere olduğu günleriydi
Acısıyla, tatlısıyla..
Kanıyla, gözyaşıyla..
Kazasıyla, belasıyla..
Hastalığıyla, sağlığıyla..
Üzüntüsüyle, sevinciyle..
Günahıyla, sevabıyla..
Elveda eski yıl...
Dedik.
İyi, güzel, tamam da geçen yıllar kimin hesabından düşülmekte..
Bizim..
Biz kimiz?
7'den 70'e her birimiz..
7'nde ve 17'nde olanlar geçen yıllardan şikayetçi olmayabilir bilakis çabuk çabuk geçmesini de isteyebilirler..
Zira, okulları bitecek, büyüyecekler, gönüllerindeki mesleklere kavuşacaklar, hayalleri gerçeğe dönüşecek..
27, 37, 47'li yaşlardakilerin geçen/biten yıllar konusunda kafaları karışık olsa gerek.
Bir kısmı istediği mesleği bulamamış, gönlünde yatan aslanı görememiş ama çalışmak da zorunda..
Aşık Dertli'nin dediği gibi:
"Bir başıma kalsam şâha sultâna kul olmam
Vîran olası hânede evlâd ü ıyâl var."
Bir kısmı çalışma hayatının sıkıntılarından usanmış, bir an önce emekli olmak, kafasını dinlemek, geride kalan günlerini keyfince yaşamak ister..
Ancak bu, çok erkenden yapılan bir plan.
Cahit Sıtkı'nın tabiriyle "yaş otuzbeş, ömrün yarısı"dır artık, hayatın gerisi de ilerisi de kişinin tercihlerinden başkası değildir.  
Madem Cahit Sıtkı'yı andık "yaş otuzbeş" şiirinden birkaç mısraya yer vermezsek bu yazı meramını eksik anlatmış, maksat hasıl olmamış olur..
…   
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim:
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim
Yalandır kaygısız olduğum yalan.

Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç fark ettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.

Bazıları da vardır ki, kırkı geçince ya azar, ya da eke-uslu tavırlar sergiler. 40 yaş, artık kemal/olgunluk yaşıdır. Tecrübe ve yılların birikimi kırktan sonra dengeli olmayı gerektirir. Kırk yaşına kadar olan hatalara "gençliktir" kredisi(!) açılırken kırktan sonra olanlara iyi gözle bakılmaz. Atalarımız "kırkından sonra azanı teneşir paklar" der.
Mevlana hayatını o ünlü "hamdım, piştim, yandım" sözleriyle özetler.
Yıl yeter, ömür biterken hâlâ ham davranışlar içerisindeysek çok yazık bize.
Yeni yıl geldi diye "vur patlasın çal oynasın" havasında olanları geçen hafta(1 Ocak gecesi) ne hazindir ki gördük.
Bu arada yeni yıla girerken savaş tamtamları çalmaya başladı.
ABD-İran gerilimi tavan yaptı, son noktasında.
Mevla encamımızı hayreylesin.
Kutlayabiliyorsanız yeni yılınız kutlu olsun.
Vesselam…