ON YIL SONRA    
Babam askerliğini dünya incisi İSTANBUL'da yapmış  o, 920li senelerde.   O zamanlar İstanbul'a gitmek  görmek orada  yaşamak nasıl önemli ekstra dan bir şeyse, benim Fakülte tahsili için gittiğim o 60 lı yıllarda da öyleydi hala.Peder, biz çocukken zeka ve  hayalimiz  gelişsin diye anlattığı hikaye masallar arasına  bazen  İstanbul'u da sokardı. "Fetih ten önce nüfus hepten Rumlardan ibaret olup adı Konstantin'ken alındıktan sonra, Müslüman akınıyla İslambol olmuş, öyle anılmış uzun yıllar. İlmi, Alimi, sanatkarı bol, görgü bilgi hele de nezaketi, zarafeti, şahane manzaralarıyla anılan eşsiz bir belde. Kadın erkek konuşmuyor şakıyor sanki. Geç karşılarına dinlemeye doya mazsın." Serçe sekişi misali hal ve hareketleri. Yeşil ve mavinin bütün tonlarıyla süslü denizi, korularıyla, yedi tepe üzerinde bir Cennet sanki. Hayal  ve rüyalarımın büyülü mekanına ilk ayak bastığım anı hiç unutmam unutamam!
Bir Ekim sabahı şafak vakti. Sirkeci'de otobüsten inmek üzereyim, hayran lıkla seyrettiğim, sanki bir şehir değil de pırıl pırıl göz kamaştırıcı  kostümler içinde baştan çıkarıcı bir fettan! Evet İstanbul Kaf Dağı ardında bir ülkeydi hayalimde. Denizden gelen hafif serin bir esinti, bir genç kızın hohlayışı, yar saç larının yüzünüzde dolaşması misali. Hani asırlar önce o büyük şairin dediğince; "İstanbuul, Cennet şu görünen halin mi -Yoksa altında mı gizli?" Evet İstanbul'u görmek, bir faninin gönlünce bir Dünya değiştirmesi gibi.
Lisede bayan edebiyat hocam henüz olgunca bir genç kız, otoriter ferasetli, dersini hele de zengin büyülü mısralarıyla Divan şiirini öyle bir sevdirdi ki, bana idealim ve hayalim edebiyat tahsili oldu. Lise iki de yeşil gözlü mahzun bir mehlika'ya meyletti gönlüm, aşık oldum. Aldım kağıdı kalemi elime sevda şiirleri yazdım mahalli gazetelerde yayınladım. Gizlice mantosu ,ders kitapları arasına koydum. O zamanki disiplin edep gereği geçip karşısına itiraf edeme dim. Yaklaşınca zaten dilim sürçer dizlerim titrerdi. Mezun olmadan bir -arkada şımın kız kardeşi isteğimi gidip kıza duyurdu. Bir gün okul yolunda birebir buluştuğumuzda heyecandan allak  pullak oldum; "biz daha lise talebesi yiz, sen iyi bir arkadaşsın, kardeş gibi sana sevgim "dedi. Çok ıstırap,  hasret çektim odlarda yandım adeta. Üniversiteli olduğumuzda da ilgilendim ama olmadı. (Devam Edecek)