GÜNLER SONRA 
Anam -Yaşım  gelmiş 15 şe, Tam da genç yaşında ölen anacığımın gelin olduğu yaş. Kaderim ona mı benzeyecek nedir erkenden isteyen isteyene                        Çorum'un tozlu sokakları, Arnavut kaldırımlı çarşı ve, arastaları -HEY ---------- -21-HEY ONBEŞLİ  ONBEŞLİ, türküsüyle çalkalanıyor. Yabanlık giysileri için de taze gelin, genç kızlar; yüzlerde allık pudra, sürmelenmiş gözlerle (Su sızıyor sızıyor,Konyalım, Çatla da patla Kaynana, Develi, Aslan Bacanak, Süt içtim -dilim yandı) havalarıyla  oynuyor, (Anam anam hangi derdime yanam Veremli Kız, Huma Kuşu) yanık havalarıyla  ağlıyorlar.
Bize mum tutturup kök söktüren babam, sakalı çoktan  kaptırmış üvey anaya. Mal mülk alım satımı hatta gelen dünürlere dahi son söz hep onda!
…………………………….
Bir sabah dükkana gitmeden  evvel ağam, Meliha Anamın emaneti, yetimi beni çağırdı yanına analıkla beraber;
-Kızım  Nedime, nihayet büyüdün sen de, Meliha, Rukiye ananın gelin olduğu yaşa geldin. Taliplerinin biri gelir biri gider malum. Rukiye annen bak ne diyor sana. 
-Kızı istenirken vermeli. Ben  altı aydır yüklü hamileyim malum, bu halim le gelip gidene yetişemiyorum. Gelin, bize ana tarafından  hısım  olan Sağdıç'ın Ekrem'e verelim seni. Adam yaşlı, evli, kuma üstü emme mal mülk gani. İnci mercan, çil çil altın takarsın sinene. Bir elin yağda bir elin balda olur Hem de  konaktan konağa gideceksin..
-Kendimi toplayıp hemen girdim araya;
-Yaşımın küçüklüğünü haydi atın bir tarafa da, layık gördüğünüz adam babam yaşında, evli kuma üstü hem de üstüne üstlük ben yaşta  bir de kızı  varmış. Babayı anayı kıskanır huzur verir mi insana?
Analık-Aha ben de gençken geldim yaşlı babana. "Geçkin erkekler  genç karıya fazla düşkün olur, kadının ağzı içine bakar" derler! Fena mı?    
-Ağam senin bir dediğini iki etmiyor ondan mı?  
-O nasıl söz öyle? Ben sizin düşmanınız mıyım? Adam göm göğ zengin, rahat edersin.. 
Kadın babama sokularak:  
Bu ne dediğini bilmiyor verelim gitsin, o da bir an evvel evini ocağını bilsin. Kuma kocasından geçkin, yarın  o bir gün ölür Hokümet nikahı da olur.-Nefesim daraldı, ateş bastı! Boğulacak gibi öksüre öksüre odama kaçtım! Duvar -22-ları yumruklamak her tarafı yakıp yıkmak geliyordu  içimden: Kapıyı kilitleyip  höykürerek ağlamaya başladım! Ara ara münakaşa sesleri ardından dayın geldi;
-Abam, aç kuybanın olayım, küçük yaşıma bakma elimden bir kaza çıkacak şinci aha!. Ben az önce üçünüzün bütün konuştuklarınızı duydum seni koruyamazsam yarın Meliha anamın yüzüne nasıy bakarım? Aç ne olur. Açmaz san konağın bütün camlarını  birbir indiririm aşağı! Aç be köy gız aç.   
O gece geç vakitlere dek birbirimizin gözyaşlarını sile sile içimizi çeke çeke ağlaştık. Bir ara aklım dayın uyurken konağın çatısına çıkıp kendimi aşağı atmak geldi! Ya da Karşıki  hamamın külhancısına yardıma gidip, o dışarıda çam yararken  ateş kapağını açıp  yanan ataşlar arasına kendimi atmak istedim! Sessizce kalkıp birkaç kez denedim de! Lakin ne zaman odadan ayrılsam  içimi okur gibi  dayıcığın beliriyordu yanımda ! Daha on yaşında falan Mahmut'um, yalnız bırakmalara kıyamadım onu. Bir de kulun canına kıyması büyük günahlar dandı korktum Allah'tan. Yaşadıklarım  anamızı kaybetmekten de acıydı. Ağam  bizi bir üvey annenin insafına vahşi pençelerine  bırakmıştı.
O aralar kulağımıza gelen dedikodulara göre, (karısının  sözünden çıkmasın) diye okutmuşlardı ağama, Bahtım karartan o karardan tezden ablamın haberi olmalıydı. Bir gün dayını  yolladım. ilk iki oğlan ardından  o günlerde yeni doğan ikizlerin lohusalığındaydı zavallım.  Birkaç  gün sonra  Milönü cihe tinde ki evlerinden faytonla  geldi. Akşam Sofrasında ablam babama;
-Tesadüfen çarşıya çıktığımda  ağlar vaziyette  Mahmut'uma rastlamasay dım haberim olmayacaktı kız kardeşimi satmanızdan Ağam,
-O ne biçim söz ,satma falan?
Ablam-Meliha anam derdi ki; "aha  bu Nedime'm var ya çok mazlum, ağzı var dili yok. Yılanlarla  geçinir yılanlarla valla."Daha 15 beşine yeni basmışken  siz onu 50 sindeki evli bir adama hem de kuma üstüne nasıl verir siniz? Haydi üvey ana kendisi doğurmadığı için kıyıyor, sen de mi sen de mi üveysin hey -baba? Bu kadar mı ağır geldi varlığı bacımın kuş kadar boğazıyla? Dilerseniz alıp götürürüm  onu bize, zaten son günlerde  ikizler hasan, Hüseyin feleğimi şaşırtmakta. Bana yardım eder. Gerekirse Gazi eniştesi onu layığına bizim evden gelin eder. 
Rukiye-höst, kocaya vardım, size minnetim kalmadı dercesine, o nice  söz öyle? Yalnız değil babanız onu çiğnetmem size! 
RahimeTeyze-Sen babama sahip çıktığın kadar o da biz öz evlatlarına sahip çıksaydı  bunları konuşmazdık şimdi. Senin yarın ciğerpare  bir kızın olsa, babası, dedesi  yaşındaki adama, dahası kuma üstüne verir miydin,bir düşün hele  he, verirdim "de, kalkıp gideyim buradan hem de bir daha yüz yüze bakmamacasına.
Rukiye-Hadi oradan, siz üçünüz babanızla evlendiğimi çekemiyor onu  kıskanıyorsunuz benden. Ben kardeşinize yağlı bir kapı bulmuşum varsın kendi evinde rahat etsin diye, sen dikenli bir çalı misali  elimi yüzümü tırmalıyorsun be! Tüü nankörler size.
-Baba neden hep o konuşuyor, gerçekten okutup üflettiler mi sana?  Gerçi önceden de böyleydin. Allah korusun anam değil de sen öleydin o bize hem ana olurdu hem de baba. Söyle Allah aşkına bu güne kadar hayır şer bir sözün üstüne bir söz ettm mi hiç. Ama bu başka. (Devam Edecek)