Nemrud'u dine daveti:
Hz. İbrahim, görevi gereği Nemrud'a gitti. Onu da Allah'a iman etmeye davet etti. Nemrut, derhal reddetti. Hz. İbrahim ile tartışmaya başladı. Devletine ve saltanatına güvenerek çok ağır sözler söyledi.
-Senin şu ibadet etmekle olduğun ve halkı da ona ibadete davet ettiğin, başkalarına karşı kudretinin ululuğundan ve üstünlüğünden söz ettiğin ilahını gördün mü? Nasıldır o?
-Benim Rabbim, hem diriltir hem de öldürür.
-Ben de diriltirim, öldürürüm.
-Sen, nasıl diriltir ve öldürürsün?
Bunun üzerine iki adam çağırıp birini öldürmüş, ötekini serbest bırakmıştı.
İbrahim (as), Nemrud'un laf cambazlığı yaptığını görünce yeni bir teklif getirdi:
"Allah, güneşi doğudan getiriyor. Sen de batıdan getir bakayım" (Bakara 258)
Bu teklif karşısında apışıp kaldı.
Nemrud, yenilgiyi kabul edemezdi. Toplum huzurunda aciz duruma düşmek, ona çok ağır geldi. Hz. İbrahim'i cezalandırmak istiyordu. Ama nasıl?
Putları Kırışı
Hz. İbrahim kavmini taptıkları putlardan vazgeçmeye ve Yüce Allah'a ibadet etmeye davet etti. Onlar da "Sen kime ibadet ediyorsun?" diye sordular. Hz. İbrahim de "Alemlerin Rabbine ibadet ediyorum" dedi. Onlar da "Nemrud'a tapsana" dediler. Hz. İbrahim de yaratılmış olana tapamayacağını beyan ederek itiraz etti.
Hz. İbrahim'i putperestliğe çevirmek için mücadele edenlerin iddiaları devam ediyordu. Babası Azer de aynı çabadaydı. "Ey İbrahim, bizim bayram günümüz var. Bizimle birlikte sen de gel. O zaman dinimizi seversin" diyerek oğlunu o putperestlerin bayramına götürmek istedi. Ama Hz. İbrahim'in planı başkaydı.
Yola çıktıklarında hastalık ve baygınlık sebebiyle onlardan geri kaldı. Dönüp putların bulunduğu binaya geldi. Puthanenin kapısının karşısında büyük put vardı. Altından yapılmış bu putun yanında birbirinden küçük putlar sıralanmıştı.
Putperestler, Bayram yerine gitmeden, yemekler yapıp putların önüne koymuşlar, dönüşte bu bereketleri yeriz diye düşünmüşler.
Hz. İbrahim putlara "Ne o? Sundukları yemekleri yemiyor musunuz? Niçin konuşmuyorsunuz?" gibi sorulardan sonra eline bir balta geçirip bütün putlara vurup paramparça etti. En büyüğünü sağlam bıraktı. Sonra puthaneden çıkıp gitti.
Putperestler, bereketlensin diye bıraktıkları yemekleri almaya geldiler. Bunu putlarımıza kim yapmış olabilir, diyerek suçlu aramaya başladılar. Bunu yapsa yapsa İbrahim diye bir genç vardı, o yapmıştır. Zaten putlara inanmıyor ve alay ediyordu; deyip onun peşine düştüler.
Hz. İbrahim getirilip sorguya çekildi.
-Ey İbrahim! Tanrılarımıza bu hakareti sen mi yaptın?
-Belki onu şu büyükleri yapmıştır. Sorun anlatsın.
Donup kaldılar. Putlar nasıl konuşsun ki diye hayıflandılar. Sonra tekrar sordular:
-Sen, gerçekten de putların konuşamadığını bilmiyor musun?
-Konuşamayan, hiçbir şeye güç yetiremeyen bu putlara niçin tapıyorsunuz? Size de, Allah'ı bırakıp taptıklarınıza da yazıklar olsun. Halbuki sizi de taptığınız insanları ve eşyayı da Allah yaratmıştır.
Tartışma böyle sürüp gittiği halde hiç kimse bu işleri büyük put yapmıştır, diyemiyordu. Hz. İbrahim'in yaptığına dair ellerinde bir delil de yoktu.
Sonra olay, Nemrud'a bildirildi.
Gücünü Tanrılaştıran Kral Nemrud
Nemrud; gücünün, krallığının, kudretinin erişilemez olduğuna inanıyordu. Halkı yıldızlara ve putlara tapsa da Nemrud'u yaratıcı tanrı olarak kabul ediyorlardı.
Nemrud, krallığını ve yüceliğini ıspatlamak için göklere kadar uzanan bir kule yaptırmaya karar verdi. İnsanlar, kulenin yapımında kullanılmak üzere kerpiç hazırlıyorlar, üzerlerine isimlerini yazarak fırınlarda pişiriyorlardı. Hz. İbrahim ve yanındakiler, buna karşı çıkıyorlardı. Yahudi kaynaklarında adı geçen Babil Kulesi, işte bu kuledir.
Babil Kulesi, 90 m. Yüksekliğinde 7 kat olarak inşa edilmiştir. Babilliler, bu kulenin bir eşinin de aynı biçimde toprağın altında olduğuna inanırlar.
Nemrud, müminlerin inandığı Allah'la savaşmak için göğe çıkmaya karar verir. Kulenin zirvesine çıkarak dört kartalın taşıdığı bir sandığa oturup göğe doğru yükselir. Yahudi kaynaklarına göre Nemrud, yeteri kadar yükseldiğinin düşündüğü sırada gökyüzüne bir ok atar. Ok geri geldiğinde üzerinde kan lekesi görüp-haşa-Allah'ı vurduğunu düşünür. Bu mitoloji, Taberi tarafından da nakledilmiş olsa da tamamıyla bir israiliyyat efsanesidir.
Bu kule, M.Ö. 689 yılında Asur Kralı Sanherip tarafından yıktırılmıştır. Yıkılmadan önce Tevrat'a göre buradaki insanlar tek dil konuşurken kulenin yıkılışının şiddetinden 72 parça halinde ve her biri farklı dil konuşan milletler olarak yeryüzüne dağıldığı inancı yayılmıştır. Bu inanç, bugün bile dillerin doğuşu ve çoğalması konusunda ileri sürülen tezlerden biridir.
Nemrud, krallığının ve Tanrılığının sembolü olduğunu iddia ettiği, gök tanrısıyla yarışa girdiği bu kulenin bütün ihtişamıyla yıkıldığını görseydi ne derdi, bilinmez.