Filmlerin ve dizilerin vazgeçilmez konularındandır. Ya kız zengindir ama gönlünü gariban bir gence kaptırmıştır. Ya da oğlan zengindir, ağa çocuğudur veyahut fabrikatörün oğludur ama bir çalışanına meyletmiştir. Ailelerden birinin şiddetle karşı çıkmasına rağmen evlenmişlerdir.
Evliliğin başlangıcında her iki tarafta da sadece anne-baba karşı çıkmıştır bu evliliğe. Duyanlardan bazıları, sevenlere engel olmayın, gençler evlensinler de mutlu olsunlar derler. Ama iş, o kadar kolay değildir.
Şurası unutulmamalıdır ki bir kişi eş seçtiğinde; eşiyle birlikte ailesini, kültürünün, çevresini hayat tarzını, prensiplerini ve bir bir dereceye kadar da hayallerini seçer. Bir paket tercihtir bu; şunlar kalsın almıyorum diyemez. Gençlerin ilk heyecanla biz birbirimizi sevdikten sonra bize kimse karışamaz demeleri boş sözdür. Evlendikleri sırada da evlilik döneminde eşlerin aileleriyle ortak bir hayat yaşayacaklarını akıllarından çıkarmamalıdırlar.
Olaya iki yönüyle de bakmak gerek. Mesela Refik Halit Karay "Kadını parası için alana adam, avucunu açarken gözünü kapatması gerektiğini bilmelidir" diyor. Bunun anlamı açıktır; parası için evlenen erkek, hürriyetini satmış demektir. Eşinin ve anne babasının emirlerine, baskılarına ömür boyu katlanabilir mi, bilinmez. Yani bu evlilik başta sıkıntılıdır.
Hatta hazır mala konmak veya rahat edebilmek için içgüveyliğe razı olup kaynanası ve kayınpederiyle birlikte yaşamayı da kabul edenler olabilmektedir. Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın yaz tatilinde memleketine dönüp oğlunu veya kızını evlendirdiklerini çok duymuşuzdur. Buradan götürülen erkeğin adı orada ithal damattır, gelin de ithal gelindir. Modern içgüveyi sistemine benzemektedir. Hepsi için değilse bile çoğunlukla böyledir.
Büyüklerimiz öyle derlerdi; yoksul bir kızı zengine verdin mi halayık / hizmetçi ettin demektir. O konakta daima horlanan, hizmetçi muamelesi gören bir kadın olmaktan kurtulamaz.
Onun içindir ki davul, dengi denginedir, denir. Kız veya erkek, dengiyle evlenmelidir. Para, pul, zenginlik, güzellik, yakışıklılık gelip geçicidir. Ama başlangıçta bile büyük fark olmamalıdır. Olursa evlilik geçersiz midir? Hayır asla. Ama huzur ve saadetin yolu, denklikten geçer.
Peygamber Efendimiz (sav)in "Kadın, şu dört özelliği nedeniyle nikah edilir: Malı, asaleti, güzelliği ve dindarlığı için. Sen, dindar olanı seç ki mutlu olasın." (Buhari) buyuruyor. Bir uyarısı daha var: "Çöplükte biten gülden sakının" buyuruyor. "Bu nedir?" diye sorulduğunda "Kötü ailede yetişen güzel kadın" buyuruyor. (Darekutui). Bir başka tavsiyesi de şöyledir: "Evlenirken eşinizi seçmede çok dikkatli olun, denginizle evlenin. Çocuklarınızı da dengiyle evlendirin. Çünkü damar, huy, soya çeker." (İbni Mace).
Evliliğin temel şartı; kadın ve erkeğin karşılıklı rızasıdır. Ancak bu, huzur ve saadet mutluluğu için yeterli değildir. İslam alimleri denkliği altı yerde aramışlardır:
1-Dindarlık, 2-İslam, 3-Hürriyet, 4-Nesep/soy, 5-Mal/zenginlik, 6-Meslek.
Özellikle son madde, geçmişte pek ele alınmamıştır. Ancak günümüzde kadınların da yüksek öğrenim görebilmeleri ve iş hayatına girmeleri söz konusu olduğundan kız ve erkeğin zenginlik kadar meslek ve mevki bakımından da denk olmalarını gerektiriyor.
Zaman zaman bir üniversite öğrencisinin bir tezgahtar veya işçi ile flört ettiğini, hatta evlendiklerini duyuyoruz. Kız mesleğine kavuşup belli mevkilere gelince erkeğin bu arada ezilmeye başladığını görüyoruz. Kadının katıldığı toplantılarda erkek, kendisine yer bulamaz duruma düşebiliyor. Bu arada birkaç çocuk da dünyaya gelmiş oluyor. İşte bu noktadan itibaren evlilik yuvasında çatırtı başlıyor. Önce mutlu bir evlilikle başlayan yuvada huzursuzluk baş gösteriyor. Mutluluk, en fazla beş-on sene sürebiliyor.
İslam literetuvarında küfüv (denklik) denilen kavram, nikahın olmazsa olmaz şartı değildir. Denklik; evlenecek eşler arasında dini, ekonomik ve sosyal bakımdan denk olmak demektir.
Eşlerin aynı dinden olmaları, çocukların yetiştirilmesinde birlikte hareket etmeleri bakımından önemlidir. Bunun ayrıntısına girmeyeceğim. Ancak son zamanlarda mal-varlık bakımından denklikten de daha önemli hale gelen tahsil ve mevki/makam bakımından denklik konusuna dikkat ermeyenler çoğalmakta ve boşanmaların çoğunluğunun altında bu gerek yatmaktadır.
Denklik; her ne kadar Kur'an-ı Kerim'de geçmese de hadislerde ayrıntılı biçimde yer almaktadır. Eşler arası uyum ve ailenin devamlılığını sağlayan ya da sosyal realitenin bir gerekliliği olan denklik, önemli bir kavramdır. Doktorun doktorla, hakimin hakimle evliliği bu yönden iyi örneklerdlr.
Bilim adamlarımızın, sözlerinde, büyüklerin öğütlerinde, atasözlerimizde, dost tavsiyelerinde hep denginle evlen denir. Her bakımdan anlaşabileceği bir kimse ile evlenen kimseye; iyi olmuş, dengine düşmüş derler. Aksi halde herkes hayırlı olsun der ama içinden de "Bakalım bu evlilik ne kadar sürer" demekten de kendini alamaz.