Yüce Allah, kullarının yalnız kendisi ilah tanımalarını ve yalnız kendisine ibadet etmelerini emretmiştir. Başkalarına gösteriş olarak, onların takdirini kazanmak için yapılan ibadetin hiçbir değerinin olmadığını beyan etmiştir. Onun için ibadette ve her türlü amelde ihlas şarttır.
İhlas; sözlükte arınmak, saflaşmak, samimi olmak anlamlarındadır. Terim olarak ihlas, kulun bütün davranışları ve sözlerinde sadece Allah'ın rızasını gözetmesidir. İbadet ve iyilikleri riyadan ve çıkar kaygılarından arındırıp sadece Allah için yapmaktır. İhlas; şirk ve riyadan, batıl inançlardan, kötü duygulardan, çıkar hesaplarından, gösteriş arzusundan kalbi temizlemeyi ve her durumda Allah'ın rızasını gözetmeyi ifade eder.
İnsanların hatırı için ameli terk etmek riya, onları memnun etmek için amel etmek şirktir. İhlas, riyanın zıddıdır.
İslam ilkelerine göre iyi işler; dünyevi maksat ve gayeden arınmış olan, riya ve gösterişten uzak duran menfaat şöhret ve karşılık beklenmeyen, yalnız Cenab-ı Hakk'ın rızasını talep için yapılan işlerdir. Yalnız Hakk'ın rızasını talep etmenin adı da ihlastır.
Hz. Ali buyurdu ki "Amelin azlığı için üzülmeyiniz. Ancak onun kabul edilmesi hususunda endişe ediniz. Çünkü Allah'ın Resulü (sav) Muaz b. Cebel'e: "Amelini ihlasla yap. Zira amelin azı sana kafi gelir" buyurmuştur.
Sufilere göre ibadetin ruhu ihlastır. İhlassız amelinde amelsiz ihlasın da kula bir faydası yoktur. Çok ibadetle değil, ibadetteki ihlasta kurtuluşa erilir. Yalnızlığı sevmek ve kimsenin olmadığı yerlerde ibadet etmek te ihlaslı olmayı sağlar.
Cenab-ı Hak, ihlas konuşunda şöyle buyurmaktadır:
"Onlara yalnız Allah'a kulluk etmeleri, ona muhlisane itaat etmeleri emrolunmuştur" (Beyyine 5)
"Sen, dini Allah'a has kılarak (ihlas ile) kulluk et. Dikkat et, halis din yalnız Allah'ındır." (Zümer 2-3)
"Her kim Rabbine kavuşmayı arzu ederse, salih bir amel işlesin ve Rabbine yaptığı ibadette hiç kimseyi ortak koşmasın." (Kehf - 110)
"Şüphe yok ki münafıklar, cehennemin en alt katındadırlar. Artık onlara asla bir yardımcı bulamazsın. Ancak tevbe edip hallerini düzeltenler, Allah'a sımsıkı sarılıp dinlerini (ibadetlerini) yalnız onun için yapanlar başkadır. İşte bunlar, gerçekte, müminlerle beraberdirler…" (Nisa-145-146)
İbadetlerini, hayır ve iyiliklerini yalnız Allah için yapmak esastır. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyuruyor: "Bir kul, kırk gün Allah için ihlas ile iş yaparsa, kalbinden diline hikmet kaynakları açılır."
İblis, her insanı yolundan sapıtma konusunda iddialıdır. Ancak ihlaslı kullarını sapıtamayacağını itiraf etmiştir: "İblis; Senin mutlak kudretine and olsun ki, onlardan ihlasa erdirilmiş kulların bir yana, hepsini azdıracağım, dedi." (Sad: 82-83) ve (Hicr: 39-40)
Cüneyd-i Bağdadi der ki: "İhlas, ameli bulanıklıktan kurtarmaktır."
Ebu Hüreyre'den rivayet olunan bir hadiste Resulullah (sav) şöyle buyuruyor: "Amelinde şirk yapan kimseye denir: Her kim için amel etmişsen ecrini ondan al."
Allah için yapılan iş, eylem ve ibadetin karşılığını ancak Allah verir. Başkalarına yararlanmak için veya gösteriş için yapılan ibadetin karşılığını Allah'tan beklemek doğru olmaz. Peygamberler de ilahi vahiyle aldıkları emirleri insanlara tebliğ ederken her türlü eza ve cefaya sırf Allah rızası için katlanmışlar, hiçbir dünya menfaati gözetmemişlerdir. Bunlar, müminler için örnek olmalıdır.
Müminler, daima ümitvar olmalıdır. Elinden geldiği kadar riyadan, gösterişten uzak olarak ibadet etmeli, iyi işler yapmalı, yalnız O'ndan yardım dilemelidir. Çünkü Allah, çok merhametlidir, çok affedicidir, tövbe edenlerin tövbelerini kabul edicidir. Buna gönülden inanmak gerekir.