Kur'an-ı Kerim'in en uzun suresi olan Bakara Suresi'nin 255. Ayeti, Ayetü'l-Kürsi'dir.
"Allahü la-ilahe illa hüve'l-Hayyü'l-Kayyüm" lafızlarıyla başlayan Ayetü'l-Kürsi'nin meali şöyledir:
"Allah, kendisinden başka ilah olmayan tek otoritedir. Her zaman diridir, her zaman kendi kendine yeterlidir, Kayyum'dur. Onu ne bir uyuklama tutar, ne de bir uyku. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. O'nun izni olmaksızın huzurunda kim şefaat edebilir ki?!... O, kullarının önlerinde ve arkalarında olan yani gizledikleri her şeyi bilir. Oysa O dilemedikçe insanlar, O'nun ilminden hiçbir şey edinemezler, hiçbir şey kavrayamazlar. O'nun sonsuz kudret ve egemenliği, gökleri v e yeri kuşatır. Bunların korunup gözetilmesi, O'na asla zor ve ağır gelmez. Gerçek yücelik, gerçek büyüklük sadece O'na aittir."
Adını, ayetin içinde geçen ve "taht, hükümranlık, ilim, kudret" gibi manalara gelen (Kürsi) kelimesinden almıştır.
Nazilli Muhammed Hakkı, bu ayetin fazileti konusunda 95 hadis ve ayrıca 93 isim tesbit ettiğini belirttikten sonra bu ayetin 40 kadar isminden bahseder.
Ayetü'l Kürsi'nin fazileti hakkındaki bazı hadislerde Hz. Peygamber (sav): Kur'an'da en büyük ayetin bu ayet olduğunu belirtmiştir. Bu nedenle Kur'an-ı Kerim'de geçen ve onunla kendisine dua edilince Cenab-ı Hakk'ın mutlaka kabul edeceği İsmi-i Azam yani Allah'ın en büyük isminin Ayetü'l-Kürsi'de geçtiğini alimler genellikle kabul etmektedirler.
Bazı hadislerde "Her şeyin bir yüksek yeri vardır. Kur'an'ın yüksek yeri de Bakara suresidir. Ondaki Ayetü'l-Kürsi, Kur'an ayetlerinin efendisidir." buyurulmuştur.
Rivayet tefsirlerinde yer alan bazı hadislerde de Ayetü'l-Kürsi'yi okuyana Cenab-ı Hakkın hemen bir melek göndereceği, ertesi güne kadar bu meleğin onun iyiliklerini yazacağı ve kötülüklerini sileceği, farz namazların arkasından onu okuyanın da öldüğü zaman cennete gireceği zikredilmiştir.
Bir hadis-i şerifte "Kim farz namazların ardında Ayetü'l-Kürsi okursa ondan sonraki namaza kadar korunur." buyrulduğu için her namazın sonunda tesbihattan önce Ayetül-Kürsi okuma geleneği yerleşmiştir. Aynı inançla namaz dışında da en çok okunan ayetlerdendir.
Hz. Aişe'den rivayet edildiğine göre Resulullah (sav), bir rahatsızlık duyduğu zaman ve her gece yatağına yattığı sırada İhlas, Felak ve Nas Surelerini okuyup ellerine üfleyerek mübarek başına ve yüzünden başlayarak aşağı doğru bütün bedenine mesheder ve bunu üç defa yapardı.
Hz. Peygamber (sav), bazı hadislerde yatağına girerken onu okuyan kimseyi Allah'ın koruyacağını ve şeytanın ona yaklaşamayacağını ifade etmiştir.
Konu bu noktaya kadar gelmişken haset ve nazardan bahsetmemek olmaz.
Nazar; bir şeye kıskançlıkla bakan kimsenin bakışlarıyla zarar verecek şekilde onu etkilemesidir. Arapçada "İsabetü'l-Ayu) olarak ifade edilen bu hale Türkçede nazar etmek, göz değmek de denilmektedir.
Bir hadis-i şerifte "Kaderi geçecek bir şey bulunsaydı bu göz değmesi (nazar) olurdu" buyurulmaktadır. Hz. Peygamber (sav) torunları Hasan ve Hüseyin için "Allah'ın en mükemmel kelamını vesile kılarak sizi şeytanlardan, zararlı şeylerden ve kötü bakışlardan korumasını O'ndan niyaz ederim" şeklinde dua etmiştir.
Hadislerde Hz. Peygamber (sav)in cinlerin ve insanların nazarından Allah'a sığındığı, Muavezeteyn (Felak ve Nas) sureleri nazil olunca nazar için sadece onları okumaya başladığı nakledilmektedir.
Ayrıca Ayetü'l-Kürsi'nin insanı her türlü insan ve cin şerrinden koruyacağını ifade eden hadis-i şeriflere dayanılarak Felak ve Nas surelerinin yanı sıra Ayetü'l-Kürsi'nin de nazara karşı koruyucu bir dua olarak okunması, yaygın bir gelenektir.
Hadislerden yola çıkarak ben de nazar ve ruhi sıkıntı hissettiğim her an İhlas, Felak, Nas, Ayetü'l-Kürsi'yi okuyup Fatiha ile dualanmayı bir gelenek haline getirdim. Ben, bu durumda manen ferahlıyorum.