Çalışan insanlar görüyorum etrafta. Bir de çalışanı görenleri… 
İkincisi daha yakın geliyor bana. Neden? Çünkü herkes zaten çalışmak zorunda. İşini yapmak, ekini değirmene taşımak, yünü eğirmek, deriyi dövmek, proje tasarlamak, bilgiyi aktarmak, bozulanı tamir etmek… Bunlardan geri durmak eşyanın tabiatına, varoluş kodlarımıza aykırı!
Çalışanı görmek, görebilmek çok daha mühim bir mesele… 
İnsanı insan yapan: hayatta kalma, başarılı olma, üretme, büyüme ve faydalı olma duygusunun özünü, bir lokomotif gibi taşıyan en nadide yaklaşımdan bahsediyoruz. 
Şu sözünü ettiğim duygu sadece okullarda değil, her yerde tatmin olmayı bekliyor. Bakkal'da, Manav'da, Kasap'ta, her yerde…   
Geçtiğimiz sene, Milli Eğitim Müdürlüğü marifeti ile okulumuza temin edilen enstrümanlar ile orkestramızı geliştirdik. Müdürlükte çalışan herkese, nasıl teşekkür edeceğimizi bilemedik. Farklı enstrümanların yanında birçok müzik ekipmanı da okulumuza temin edildi. Mutluyduk… 
Orkestramız, tedarik edilen malzemelerin de motivasyonu ile hızlı bir şekilde kabuk değiştirdi. Öğrenciler daha bir şevkle, tutkuyla çalışmaya başladı. Okula gelen Erasmus misafirlerine sunulan dinletiler, özel gün ve haftalar orkestranın kimliğini bulmasına yardımcı oldu.
Mayıs ayında, Çorum Belediyesi'nden aradılar. Çevre Günü Etkinlikleri kapsamında bir etkinlik planlıyorlarmış. Orkestra için güzel bir ortam olacağını düşünerek hemen kabul ettik. Okul Orkestrası'nın Kent Meydanı'nda, büyük ölçekli bir faaliyette yer alması herkesi heyecanlandırmıştı. Müdürümüz Murat Ökten'in bu heyecanını görmek bizim için çok değerliydi. Neden mi? Doğru yolda olduğunu hissediyor insan. O kadar!
4 Haziran'da profesyonel bir ses düzeni ile orkestramız, Çorum halkına seslenmek üzere Kent Meydanındaydı. Öğrencilerin heyecanı gözlerinden taşıyordu. Gitar, bateri, solist, mikrofon, amfi, hoparlör… Bu kavramların en güzel harmanı ile karşı karşıyaydık. Ne çaldığımızın ne söylediğimizin de bir önemi yoktu. Buradaydık ya! Bir sene öncesine kadar kuru, boğuk, mat seslerle, okul sınıfında bir şeyler yapmaya çalışan birkaç öğrenci, birkaç öğretmendik… 
En güzeli program sonu seremonisi oldu. Şehrin ileri gelenleri "aferin çocuklar" dedi. Vali Yardımcısı Dr. Hakan Kubalı, Belediye Başkanı Dr. Halil İbrahim Aşgın, Milli Eğitim Şube Müdürü Müslüm Kılıç, Milli Eğitim Atama Müdürü Hüseyin Kır… Daire müdürleri, vatandaşlar, herkes tebriklerini iletti. Çalışmalar, çabalar, meyvesini vermişti… Halil İbrahim Bey "biz boşuna dışarılarda sanatçı arıyormuşuz" dedi. Takıldı çocuklara… Vali Yardımcısı Hakan Bey de memnuniyetini ifade eden sözler söyledi. Belediye başkanı çocukları kahvaltıya davet etti. En çok da Milli Eğitim yetkililerinin takdirleri anlamlıydı. Zira okulumuza verilen malzemelerin yerinde kullanıldığını müşahede ettiler. "Hak etmek, hakkını vermek" şu dünyadaki en güzel duygu…
Konser sonrası Çevre Müdürü bizle irtibata geçip, aynı programın ertesi gün de mümkün olup olmayacağını sordu. Bu teklif de sevincimizi tavan yaptı. Hiç nazlanmadık. Çocuklar "sahnede ölürüz hocam" dedi. 
Ertesi gün yine Kent Meydanı'ndaydık. Yine mutlu… Çaldık, söyledik… Tüm Çorum duydu sesimizi… Daha ne olsundu! 
Teşekkür ederiz Sayın Valim…
Teşekkür ederiz Sayın Belediye Başkanım,
Teşekkür ederiz Sayın Milli Eğitim Müdürüm,
Teşekkür ederiz Okul Müdürüm, 
Teşekkür ederiz bizleri görenler…
Teşekkür ederiz… 
Biz, siz gördüğünüz için varız, siz gördükçe de var olacağız…