Türkiye’de kurulan ilk üç güneş enerjisi kooperatifinden ikisi Çorum’da hayata geçirildi.

Örnek temiz enerji modeli hem diğer kooperatiflere hem de yaygın medyada gündem oldu.
Konuyla ilgili yazı kaleme alan Milliyet Köşe Yazarı Gürkan Akgüneş, Çorum’u köşesine taşıdı.

İşte Gürkan Akgüneş’in “Çorum’da Güneş Rönesansı” başlıklı yazısı; “Karşı karşıya olduğumuz iklim krizini durdurabilmenin tek yolu; temiz enerjiye geçiş.
Enerji-çevre ilişkisi, termik santrallere filtre vetosuyla yine gündemde. Nasıl olmasın! Fosil yakıt kirliliği zaten dünyanın baş belası. Atmosferde biriken karbon, iklimimizi altüst etti. Z kuşağı da bunun için sokakta, “Evimiz yanıyor” diye bağırıyor. Karşı karşıya olduğumuz iklim krizini durdurabilmenin tek yolu; temiz enerjiye geçiş. Özellikle güneş, tüm cazibesiyle parıldıyor. O cazibeye kapılanlar bugün oldukça mesut. Çevre ve insan sağlığına hiçbir zarar vermeden enerji üretebilmenin hazzını yaşıyorlar. Aynı 74 Çorumlu gibi.

Çorum’daki o 74 kişi, Çorum Yenilenebilir Enerji Üretim Kooperatifi’nin üyeleri. Kimi ev kadını kimi emekli kimi de esnaf. Seydim Kasabası’nda 10 dönümlük araziye güneş enerji santrali kurmak için bir araya gelmişler. Yaptıkları yatırıma devlet de yüzde 50 oranında hibe desteği sağlamış. Bugün 2 bin 200 güneş paneliyle üretim yapar haldeler. 6 aydır elektriğe 1 kuruş para ödemedikleri gibi, aylık ortalama 1000’er lira da güneşten para kazanıyorlar. Ve bu kazanç, santralin ekonomik ömrü olan 25-30 yıl boyunca sürecek. Kooperatifin başkanı Seyfettin Zengin, santralin sadece maddi kazanç sağlamadığını söylüyor; “Yenilenebilir enerji kaynaklarının tabana yayılmasının toplumu nasıl etkilediğini bire bir gördük. Üye aldığımız herkes, zamanla çevreye duyarlı bireylere dönüştü. Temiz enerjinin, kaynakların korunmasının, fosil yakıt kirliliğinin bilincine varınca artık yere kağıt dahi atmıyorlar. Kooperatifçilik hem yatırıma hem de çevreye duyarlı gönüllü bireyler yetiştirmeye olanak sağlıyor.” Zengin, sistemin nasıl işlediğini de şöyle anlattı: “TEDAŞ’la 10 yıllık sözleşmemiz var. Ürettiğimiz elektriği kilovatı 13.3 dolar sentten TEDAŞ alıyor. Üyelerimizin evlerinde sayaç var. Kullanımları o sayaca yansıyor. TEDAŞ kullanılan miktarı toplam üretimden düşüyor ve kalan bedeli kooperatifin hesabına yatırıyor. Biz de üyelere bölüştürüyoruz. ‘Nasıl olsa bedava’ diye üyelerin evlerinde kullanım artmış da değil. Bilinçsiz tüketim yok. Tasarruf arttırdıkça gelirlerinin arttığını biliyorlar. Aslında hedefimiz üye sayımızı ve kapasitemizi artırmaktı. Şu an tesisimizin yatırım büyüklüğü 500kw. Arazimizin 15 dönümü boş. Oraya da yeni paneller kurmayı istiyorduk ama 12 Mayıs’ta çıkan yönetmelik enerji kooperatifçiliğinin önünü kesti. O yönetmeliğe göre kooperatifin tüm üyeleri artık üretim yapılan adrese kayıtlı olmalı. Aynı apartman veya sitede yaşama zorunluluğu var. Bu da ancak büyük sitelerde olabilir. Bina veya sokak bazında kooperatif kurmak artık zor.”

Zengin’in dile getirdiği adres şartı, güneşin önünü kesebilir. Oysa, Türkiye’de çok iyi bir ivme yakalanmıştı. 20’ye yakın enerji kooperatifi kuruldu kısa sürede. Lisanslı-lisanssız binlerce güneş enerjisi santrali (GES) yapıldı. Özel yatırımlarla, güneşin toplam enerji üretimindeki payı; son 1 yılda yüzde 2.6’dan yüzde 6’ya ulaştı. Bu rakamı yüzde 60’lara ulaştırmak hayal değil. Zaten hem bizim hem de gezegenin geleceği için buna mecburuz. Özellikle çatı tipi GES’ler yaygınlaşınca elektriğin sudan ucuz olduğu bir dünyaya uyanmamız olası!”