M.BURAK YALÇIN

Elvan Çelebi panelinde konuşan Hitit Akademi Derneği Başkanı ve Hitit Üniversitesi MYO Müdürü Yrd. Doç. Dr. Zekeriya Işık, “Biz Elvan Çelebi’yi Çorum olarak çok iyi temsil edemiyoruz. Şu zamana kadar adına yapılmış ne ulusal ne de uluslararası bir kongre, toplantı, sempozyum yapılmış değil” dedi.

İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ve Hitit Akademi işbirliğinde “Anadolu Kültüründe Babailik ve Elvan Çelebi” konulu panel düzenlendi.

Bugün Turgut Özal Konferans Salonu’nda düzenlenen programa SGK İl Müdürü Duran Cesur, İl Kültür ve Turizm Müdür Yardımcısı İbrahim Yıldız, Cihannüma İl Temsilcisi Halil İbrahim Aşgın, Büro Memur-Sen Şube Başkanı Erdoğan Cengiz, öğrenciler ve davetliler katıldı.

Moderatörlüğünü Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Azimli’nin yaptığı panele Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Taşğın ile Hitit Akademi Derneği Başkanı ve Hitit Üniversitesi MYO Müdürü Yrd. Doç. Dr. Zekeriya Işık konuşmacı olarak katıldı.

İlk olarak konuşan Hitit Akademi Derneği Başkanı ve Hitit Üniversitesi MYO Müdürü Yrd. Doç. Dr. Zekeriya Işık, Elvan Çelebi’nin Baba İlyas-ı Horasani gibi yaşadığı dönemin hem inanç ve zihin dünyasında hem de siyasi ve toplumsal hadiselerine yön veren önemli bir tarihi şahsiyetin dip torunu olduğunu belirterek,  “Dedesi Muhlis Paşa da Karamanoğullarının kuruluşunda etkili olmuştur. Babası Aşık Paşa Türk tasavvuf ve edebiyat tarihimiz açısından kendisinden sonraki dönemlerde yaşayan akrabası Aşıpaşazade ise Osmanlı Devletinin kuruluş dönemini yazması nedeniyle tarihi açıdan kültür tarihimizde son derece önemli bir yere sahiptirler.” dedi.

Işık, Çorum’un Elvan Çelebi’yi çok iyi temsil edemediğini de ifade ederek, “Şu zamana kadar adına yapılmış ne ulusal ne de uluslararası bir kongre, toplantı, sempozyum yapılmış değil. Bu bizim açımızdan son derece büyük bir eksiklik. Oysaki biz Elvan Çelebi ailesini çıkarttığımızda ne Babali isyanı ne ordaki büyük tufanı, ne oradaki devletle toplumlu karşı karşıya getiren enstrümanları, Aşık Paşa’yı çıkarttığımızda Türk tasavvuf tarihini ve Türk tasavvufuna dair değerleri, Aşıkpaşazadeyi çıkarttığımızda da koskoca bir Osmanlı tarihinin kuruluşunu tamamen bir meçhule terk etmiş oluruz. Bu alanı izah edemiyoruz, idrakten uzaklaşıyoruz. Bir ayağı siyasette, bir ayağı edebiyatta, bir ayağı tasavvufta olan bir aile ve o günkü şartlarda toplum nezdinde büyük bir karşılığı var. Bir ayağı da koskoca 6 asırlık bir Osmanlı Devletinin en önemli birinci kaynaklarından birisi olan Aşıkpaşazade tarihini var eden şahsiyetin yetiştiği, doğduğu tekkeyi Çorum’a anlatabilmiş ve bir farkındalık oluşturabilmiş değiliz.” diye konuştu.

Işık’tan sonra konuşma yapan Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Taşğın da Elvan Çelebi’nin Doğu Roma’nın feodal temelli, halkı ayıran ve tahkir eden yaşam felsefesinin aksine Allah’ın bütün kullarına gönlünü ve zaviyesini açmak suretiyle bölgenin sosyo-kültürel ve demografik olarak değişmesinde, dönüşmesinde ve yeniden ilahi bir perspektifle mayalanmasında önemli bir rol oynadığını söyledi.