FATİH AKBAŞ

Hitit Üniversitesi Mühendislik Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Vedat Deniz, Bartın'ın Amasra ilçesinde meydana gelen ve 41 işçinin yaşamını yitirdiği maden faciası ile ilgili yaptığı değerlendirmede Dünya’da gelişmiş ülkelerin çoğunda grizu patlaması sorunu çözüldüğünü belirterek, “Günümüzdeki madencilik sektöründeki teknolojik gelişmeler sayesinde güvenli bir madencilik yapmak mümkündür”dedi.

Grizunun, metanla ile havanın karışımını ifade ettiğini belirten Prof. Dr. Vedat Deniz, grizu patlamasının, maden içerisinde ki havada % 4 ile %15 oranında metan gazı bulunduğu durumlarda ancak gerçekleşebileceğini söyledi.

‘METAN GAZI İNSANLAR TARAFINDAN FARK EDİLEMEZ’

Ocak havası içerisindeki metan oranını tespit etmek için son 50 yıldır farklı tiplerde gaz ölçerlerin kullanıldığını kaydeden Prof. Dr. Vedat Deniz, “Fakat, gaz ölçer aletlerinin belirli periyotlarda doğru çalışıp çalışmadığının kontrol edilmeleri çok önemlidir. Kimyasal formülü CH4 olan metan, renksiz, kokusuz ve tatsız bir gazdır. Dolayısıyla insanlar tarafından fark edilemez. Metan zehirli bir gaz olmayıp, ancak ortamda yüksek konsantrasyona ulaşan metan gazı havanın oksijen miktarını azaltır ve insan üzerinde önce baş ağrısı sonrada boğucu özelliği gösterir. Bugün evlerimizde kullandığımız Doğalgaz’ın %80-90’ı metan içerir. Doğalgaz dağıtıcıları gaz kaçağının insanlar tarafından fark edilmesi için gaz içerisine sarımsak kokusuna benzer bir koku ilave etmişlerdir” dedi. 

‘ÖNEMLİ OLAN METANIN VARLIĞI DEĞİL ORANIDIR’

Başta kömür olmak üzere organik maddelerin metan gazı ürettiklerini dile getiren Prof. Dr.Deniz, “Kömür’ün bünyesinde C, N, S, H, O gibi elementler içerir ve zamanla karbon (C) ve hidrojen (H) ile reaksiyona girerek metan (CH4) gibi gazlar çıkarırlar. Dolayısıyla, metan kömürün bünyesinde var olan ve kendi kendine sürekli ürettiği bir gazdır. Önemli olan metanın varlığı değil, metanın ocak içeriğinde yayılmasını ve kritik seviye olan metan oranının %4’ün üzerine ulaşmasını engellemektir” ifadelerini kullandı.

METAN KÖMÜR OCAĞI İÇERİSİNDE NASIL YAYILIYOR? 

Açıklamasında metanın kömür ocağı içerisinde nasıl yayıldığı hakkında da bilgiler veren Prof. Dr.Deniz, metanın yeraltı maden işletmelerinde iki şekilde maden havasına yayıldığını dile getirerek, bunları şöyle sıraladı:
Kömürü kazarak çıkarırken ocak içerisine metan yayılması; Kömürü ocaktan çıkarmak için el ile veya makineler ile kazarken kömürün bünyesindeki gözle görülemeyen gözenekler içerisinde var olan metan gazı doğal olarak ocak içerisine yayılır. Bazen, küçük çatlakları içerisinde biriken metan daha fazla ocak içerisine yayılır. Bu durumu kontrol etmek için, kömür ocağına havalandırma sistemleri ile yeterli miktarda hava basarak ve havanın çıkış tarafında ise havayı emerek dışarı atılarak metanın %4’ün üzerine çıkması engellenir ve metan miktarı kontrol edilir.

‘İYİ BİR HAVALANDIRMA SİSTEMİ VE METAN ORANI TAKİBİ İLE OCAKTA GRİZUYU KONTROL ETMEK MÜMKÜN’

Ayrıca, yasalarımızda kömür ocağı içerisinde %2 metan oranına çıktığında çalışanlar ocaktan çıkartılmak zorundadır. %1.5’un üzerine çıktığında otomatik olarak elektrikli aletlerin sigortalarının kapatılması zorunludur. %1’ün üzerinde ise patlayıcı kullanarak yapılan kömür üretiminde metan oranı %1’in altına inene kadar patlatma yapılamaz. Dolayısıyla, iyi bir havalandırma sistemi ve metan oranı takibi ile ocakta grizuyu kontrol etmek mümkündür.

‘MADENLERDEN ÇIKARTILAN METAN GAZI İLE ELEKTRİK ÜRETİLEBİLİR’

Kömür damarının kırık ve ezik bölgelerinde birikmiş olan metanın ani metan çıkışı veya püskürmesi (degaj) ile ortama yayılır.  Yüksek metan oluşumunu yaratan ocaklarda bu durum çok sık görülür. Degaj tehlikesi olan kömür ocaklarında uzun ayak (kömür üretilen bölgenin adı) içerisinde metan oranı aniden %4’ün üzerine çıkabilir ve bu esnada bir patlatma işlemi, bir elektrik arkı veya bir metalin metale veya taşa sürtünmesi sonucu oluşacak kıvılcım gibi herhangi bir ateş kaynağı ile grizu patlaması gerçekleşebilir. Gelişmiş ülkelerde degaj tehlikesi olan kömür ocaklarında; yeryüzünden ocak içerisine yapılacak deşarj sondajlar ile kömür üretimine geçilmeden önce dışarı atılması sağlanır. Hatta, buradan çıkarılan metan gazı enerji santrallerinde kullanılmak üzere değerlendirilir.” 

Bakan Işıkhan iftar programına katıldı Bakan Işıkhan iftar programına katıldı

‘DEŞARJ SONDAJLARI YATIRIM MALİYETİ YÜKSEK OLDUĞU İÇİN TERCİH EDİLMİYOR’

Türkiye’de ise, deşarj sondajlarının yatırım maliyetinin yüksek olduğu gerekçesi ile tercih edilmediğini kaydeden Prof. Dr. Deniz, Genellikle ya hiç bir şey yapılmamakta ya da ocak içersinde 8-12 m uzunluğunda sondajlar ile metanın ocağın içerisine aniden yayılmasını engellenmeye çalışılır ve yavaş yavaş yayılmasına izin verilerek havalandırma sistemi ile metanın kontrollü bir şekilde dışarı atılması sağlanır. Bartın’ın Amasra ilçesinde meydana gelen olayın nedeninin de grizu patlaması olduğu duyurulmuştur. Kömür ocaklarında grizu patlaması sonrasında esas tehlike ardışık kömür tozu patlamalarıdır. Nitekim Amasra’da birden fazla patlamadan bahsedilmektedir. Dolayısıyla, grizu patlaması sonucu oluşan hava şoku ile ocak içerisinde bulunan kömür tozları havaya kalkmakta ve havada bir toz bulutu halinde iken bir ateş kaynağı ile buluştuğunda grizudan daha şiddetli patlama meydana gelir. Bartın’da da oldukça fazla sayıda can kaybı olması buna işaret etmektedir. Kömür tozları patladığı gibi tüm organik maddelerin hepsi (un, talaş tozu v.b.) havada sis gibi belirli bir konsantrasyona ulaştığında bir ateş kaynağı ile patlar”dedi.

‘KÖMÜR TOZU PATLAMALARI KONTROL EDİLEBİLİR’

Kömür tozu patlamalarının da kontrol edilebilir olduğunu ifade eden Deniz, “Bunun için kömür tozlarının havaya kalkmaması için su ile ıslatılabilir veya ocak tavanlarına plastik torbalar içerisinde su bariyerleri ile toz havaya kalkmadan tabanda ıslatılmış olarak tutulabilir. Bir diğer yöntem de ocaktaki kömür tozlarının üzerlerine kireçtaşı tozu dökerek patlama etkisi durdurulur veya azaltılabilir” ifadelerini kullandı.  
Her kömür ocağında teknik anlamda hem grizu hem de kömür tozu patlamalarının önüne geçebilecek çözüm yöntemleri olduğunu dile getiren Deniz, “Türkiye’de Maden Mühendisliği eğitimi almış mühendislerin hepsi grizu ve kömür tozu patlamalarına nasıl önlenebileceği bilinir. Önemli olanın, Dünya’da bilinen ve uygulanan tekniklerin ülkemizde de uygulanıp uygulanmadığıdır. Ayrıca, iş yeri sahipleri tarafından çalışanlarına işin ciddiye alınması gerektiği ve sürekli şartların kontrol edilmesi anlayışının verilmesine bağlıdır”şeklinde kaydetti. 

‘YERALTI KÖMÜR MADENLERİNDE TECRÜBELİ USTALARIN VARLIĞI KAZALARIN ÖNLENMESİNDE ÖNEMLİDİR’

Yer altı madenciliğinin en tehlikeli iş kolu olduğunu vurgulayan Deniz, “Ayrıca, tüm iş kollarında olduğu gibi ustalığın ve tecrübenin kazaların ortaya çıkmasını engelleyen önemli bir unsur olduğu bilinir. Dolayısıyla, kömür madenlerinde aynı vardiyada ve hazırlık çalışmalarında çalışanların çoğunun tecrübeli işçilerden tercih edilmesi gerekmektedir. Ayrıca, tüm iş kollarında olduğu gibi çalışan sayısının az olduğu durumlarda da İş Sağlığı ve Güvenliğine olumsuz etki yaratacağı da bilinir. İş yükünün fazla olduğu iş yerlerindeki çalışanların aşırı yorgunluk ve dikkat dağılması sonucu kaza risklerini artıracağı da her kez tarafından bilinmektedir. Bugün en tehlikeli iş kollarından birisi kullanılan silah ve ekipmanlar açısından askerliktir. Askerlik, hem geniş bir yaş aralığında (18-65 arasındaki yaşlarda olan kişiler) olan kişilerin bir arada olması hem de geniş bir eğitim düzeyi yelpazesine sahip (okuma-yazma bilmeyenden üniversitede öğretim üyesine kadar) toplulukta gerçekleşmesine rağmen tüm Dünya’da en az iş kazasının olduğu iş koludur. Bu başarı, sürekli risk analizleri yapmak, yapılanları denetlemek ve tatbikatlar yapmaktan geçer” diye belirtti.

‘DÜNYA’DA GELİŞMİŞ ÜLKELERİN ÇOĞUNDA GRİZU PATLAMASI SORUNU ÇÖZÜLMÜŞ’

Amasra’da gerçekleşen grizu patlaması ile ilgili teknik bilginin henüz bilim insanları ve toplum ile paylaşılmadığını dile getiren Deniz, “Konu paylaşılırsa, nerelerde eksik yapıldığı bilimsel olarak tartışılabilir. Diğer taraftan, Dünya’da gelişmiş ülkelerin çoğunda grizu patlaması sorunu çözülmüştür. Son kırk yıldır, ABD, Kanada ve Almanya gibi gelişmiş ülkelerde grizu patlaması yaşanmamaktadır. Türkiye’de ise maalesef 40 yılda grizu patlaması sebebiyle 678 can kaybı gerçekleşmiştir. Günümüzdeki madencilik sektöründeki teknolojik gelişmeler sayesinde güvenli bir madencilik yapmak mümkündür. Gelişmiş ülkelerde iş kazaları madencilik sektöründen daha çok diğer sektörlerde olmaktadır. Bu konuda ülkemizde madencilik alanında yetkin bilim insanlarına ve maden mühendislerine sahibiz. Bu tür sorunların ve faciaların son bulabilmesi için çözüm odaklı projelere başta devletin ve tüm kömür üreten şirketlerin destek vermesi şarttır. İnşallah bir daha böyle acı bir facia ile karşılaşmayız ve bu son olur”diyerek sözlerini tamamladı.

Editör: Haber Merkezi