Me­mur-Sen İl Tem­sil­ci­si ve Sağ­lık-Sen Ço­rum Şu­be Baş­ka­nı Ah­met Sa­at­cı, Türk eko­no­mi­si­ne kar­şı ya­pı­lan ma­nüp­la­tif sal­dı­rı­lar­la il­gi­li de­ğer­len­dir­me­sin­de, “Hü­kü­me­ti­mi­zin oluş­tur­du­ğu di­re­niş hat­tı­na şim­di­ye ka­dar ol­du­ğu gi­bi bü­tün gü­cü­müz­le kat­kı ve­re­ce­ğiz.” de­di.

Son ay­lar­da Türk eko­no­mi­si­ne kar­şı ya­pı­lan ma­nüp­la­tif sal­dı­rı­la­rın, Trump’ın twit­ter üze­rin­den yap­tı­ğı “Türk li­ra­sı do­lar kar­şı­sın­da hız­la dü­şer­ken, Tür­ki­ye’yle çe­lik ve alü­min­yum ti­ca­re­tin­de güm­rük ver­gi­le­ri­nin iki ka­tı­na çı­ka­rıl­ma­sı­nı az ön­ce onay­la­dım. Bun­dan böy­le ver­gi alü­min­yum­da yüz­de 20, çe­lik­te yüz­de 50 ola­cak. Tür­ki­yey­le iliş­ki­le­ri­miz şu an­da iyi du­rum­da de­ğil.” açık­la­ma­sıy­la bir­lik­te ye­ni bir ev­re­ye gir­di­ği­ni be­lir­ten Sa­at­cı, “As­lın­da ABD baş­ka­nı­nın bu açık­la­ma­la­rı aşi­ka­rın be­ya­nın­dan baş­ka bir an­lam ta­şı­ma­mak­ta­dır. Zi­ra biz, son za­man­lar­da eko­no­mi­mi­ze kar­şı ya­pı­lan ope­ras­yon­la­rın em­per­ya­liz­min Tür­ki­ye’ye dö­nük ola­rak ge­liş­tir­di­ği “grand stra­te­ji­nin” da­ha ön­ce te­rör ör­güt­le­ri eliy­le ger­çek­leş­tir­di­ği sal­dı­rı­la­rı, 15 Tem­muz iş­gal gi­ri­şi­mi gi­bi bir tak­tik­sel de­va­mı ol­du­ğu­nu bi­li­yo­ruz.

‘ME­SE­LE RA­HİP BRUN­SON DE­ĞİL’
Yi­ne biz bi­li­yo­ruz ki; özel­lik­le 2008 fi­nan­sal kri­zi ile bir­lik­te bü­yük bir dar­bo­ğa­za gir­miş olan ka­pi­ta­list em­per­ya­lizm ve onun en te­pe­sin­de­ki elit­le­rin yö­net­ti­ği ABD’nin özel­lik­le 1945’ten son­ra ge­liş­tir­di­ği tak­tik stra­te­ji­ler bir bir if­las et­mek­te­dir. Tam da bu se­bep­ten do­la­yı bü­yük bir “akıl tu­tul­ma­sı” ya­şa­mak­ta­dır. Do­la­yı­sıy­la Ame­ri­ka kri­zin ve şid­de­tin mer­ke­zi­dir; ül­ke­mi­zin de için­de bu­lun­du­ğu otuz ül­ke­ye kar­şı ne­re­sin­den ba­kar­sa­nız ba­kın kü­re­sel çap­ta bir yı­kı­mın ka­pı­sı­nı ara­la­ya­cak olan “ti­ca­ret sa­vaş­la­rı” stra­te­ji­si baş­ka na­sıl açık­la­na­bi­lir. Ba­zı ke­sim­le­rin gör­mez­den gel­di­ği böy­le bir ger­çek or­ta­day­ken, özel­lik­le evan­je­lik­ler ve neo­con­la­rın “ra­hip Brun­son’ı tes­lim et­mez­se­niz...” ile baş­la­yan teh­dit­le­ri­nin kri­zin mer­ke­zi Ame­ri­ka’nın he­ze­yan­la­rı ol­du­ğu­nu da bil­me­miz ge­re­ki­yor.Evet; me­se­le ra­hip Brun­son de­ğil­dir. Me­se­le, bat­mak­ta olan bir stra­te­ji­dir. Ül­ke­miz­de ba­zı ke­sim­le­rin ya­şa­dı­ğı­mız sü­re­ci ha­la Brun­son üze­rin­den oku­ma­ya ça­lış­ma­la­rı ve hat­ta hu­ku­ku hi­çe sa­yar­ca­sı­na “ver Brun­son’u kriz­den kur­tul” ko­lay­cı­lı­ğı 15 Tem­muz’da bü­yük bir ye­nil­gi­ye uğ­rat­tı­ğı­mız em­per­ya­liz­min ye­ni­den mev­zi ka­zan­ma­sın­dan baş­ka bir şe­ye hiz­met et­me­ye­cek­tir. As­lın­da me­se­le açık ve se­çik bir şe­kil­de kar­şı­mız­da dur­mak­ta­dır. Kü­re­sel em­per­ya­liz­min ön­cü­sü ABD, ken­di için­de­ki kri­zi giz­le­mek için dün­ya dev­let­le­ri­ne sa­vaş aç­mış du­rum­da­dır. Öte yan­dan, ge­çen yüz­yıl or­ta­sın­da Ame­ri­kan he­ge­mon­ya­sı­nı sağ­la­mak için sa­ha­ya sü­rü­len bü­tün kav­ram­lar ve bu kav­ram­la­rın ku­rum­sal ya­pı­la­rı­nın gü­ve­nir­li­li­ği kal­ma­mış­tır. Bu­na kar­şı­lık dün­ya­nın bir çok ye­rin­de ye­ni ara­yış­lar, ba­ğım­sız po­li­ti­ka­lar ge­liş­ti­ril­mek­te­dir. Ya­ni; kü­re­sel em­per­ya­list ABD’nin ge­rek eko­no­mik an­lam­da ge­rek­se si­ya­si an­lam­da ken­di için­de ya­şa­dı­ğı kriz­ler, bir he­ge­mo­nik boş­luk oluş­tu­rur­ken, dün­ya­da her dev­let ye­ni it­ti­fak­lar ye­ni pakt­lar oluş­tur­mak için ça­ba­la­mak­ta­dır. Bu du­rum ye­ni bir dün­ya­nın ha­ber­ci­si­dir. Ve bu dün­ya­nın ku­rul­ma­sı nok­ta­sın­da ge­rek ta­ri­hi de­rin­li­ği ile ge­rek­se de ta­ri­hi de­rin­li­ği­ne ko­şut ola­rak ge­niş bir coğ­raf­ya­ya hi­tap eden Tür­ki­ye’ye bü­yük im­kan­lar sun­mak­ta­dır. Ni­te­kim, son yıl­lar­da atı­lan adım­lar bi­zim umut­la­rı­mı­zı ar­tı­rır­ken, em­per­ya­liz­min his­te­ri­ye va­ra­cak de­re­ce­de ag­ra­sif­leş­me­si­ne ne­den ol­mak­ta­dır. Bu­gün ya­şa­dık­la­rı­mı­zın bir veç­he­si/yü­zü de bu­dur. Bu ha­ki­ka­ti gö­re­me­yen, ha­la ge­çen yüz­yıl as­ke­ri ve si­ya­si dar­be­ler­le ül­ke­mi­ze yer­le­şen ve­sa­ye­tin di­lin­den kur­tu­la­ma­yan­la­rın, Ame­ri­kan he­ge­mon­ya­sı­nın /em­per­ya­liz­mi­nin te­mel ay­gıt­la­rın­dan bi­ri olan ve “kü­re­sel re­zerv pa­ra” ola­rak dek­la­re edi­len do­la­rı tek ha­ki­kat ola­rak gör­me­le­ri de ka­çı­nıl­maz­dır. Onun için­dir ki, ve­sa­yet dö­ne­min­de olu­şan ez­ber­le ko­nu­şan­la­rın mil­le­ti­mi­zin hi­la­fı­na kur­duk­la­rı cüm­le­ler bi­zim için fe­la­ket tel­lal­lı­ğı me­sa­be­sin­de­dir.

Bü­tün bun­lar­dan ha­re­ket­le; em­per­ya­liz­min ya­şa­dı­ğı kri­zin oluş­tu­ra­ca­ğı muh­te­mel yı­kın­tı­lar­dan kur­tul­ma­nın ve son yıl­lar­da bü­tün olum­suz­luk­la­ra, bü­tün sal­dı­rı­la­ra rağ­men adım adım ha­ya­ta ge­çir­di­ği­miz “güç­lü ve bü­yük Tür­ki­ye” ide­ali­nin tam an­la­mıy­la te­cel­li­si­nin sağ­lan­ma­sı­nın tek yo­lu top­lum­sal te­sa­nü­tü­mü­zü ko­ru­ya­rak dev­let ve mil­let bir­lik­te­li­ği­ni güç­len­dir­mek­tir. Güç­lü ve Bü­yük Tür­ki­ye ide­ali­ni sen­di­kal an­lam­da ken­di­si­ne mis­yon edin­miş ME­MUR-SEN ai­le­si ola­rak, kü­re­sel ba­ron­la­rın ve on­la­rın eko­no­mik te­tik­çi­le­ri ola­rak gör­dü­ğü­müz ba­zı ulus­la­ra­ra­sı ku­ru­luş­la­rın ma­nüp­la­tif sal­dı­rı­la­rı­na kar­şı hü­kü­me­ti­mi­zin oluş­tur­du­ğu di­re­niş hat­tı­na şim­di­ye ka­dar ol­du­ğu gi­bi bü­tün gü­cü­müz­le kat­kı ver­di­ği­mi­zi ilan edi­yo­ruz.” şek­lin­de açık­la­ma­lar­da bu­lun­du.