Hitit Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi mezunu Savaş Hoştaş, evlilik yolunda ilk adımı attığı nişanlısı Elif Nida Keçeli ile birlikte sosyal medyada dikkat çeken bir akım başlattı.
 

Gerçekleştirdikleri sade nişan törenini Twitter hesaplarında paylaşan genç çift, halka halka büyüyen sosyal bir kampanyanın başlamasına vesile oldular.
Yeni Şafak'ın Pazar ekine haber olan bu akım israfa karşı sadeliği öne çıkaran bir akıma dönüştü.
Merve Akbaş imzasıyla yayımlanan 'Şatafat değil sadelik kazanacak' başlıklı haberde şu ifadelere yer verildi:
"Kınada sadece iki kıyafet mi giyeceksiniz? Damadın kahvesi süslü olsun diye özel tasarım fincan mı arıyorsunuz? Ama biliyorsunuz ki iş bunlarla da bitmiyor. Gelinliğe yüzlerce lira verdikten sonra, sırada ev eşyası, fotoğrafçısı, kuaförü, organizasyon şirketi de var. Peki bunlar yeterli olacak mı? Tam bu nedenle çoğu genç evlenmek istediğini bahsedilince ‘ama masraflar’ diye ekliyor. Aile ve çevre baskısı da işin içine girince tatsızlıklar başlıyor. Geçtiğimiz hafta nişanlanan Elif Nida Keçeli ve Savaş Hoştaş isimli genç çift ise oldukça sade ama özenli bir tören yapıp, bunu Twitter’da paylaştılar. Bu paylaşım, halka halka büyüdü ve bir kampanyanın başlangıcı oldu. Önce askıdagelinlik etiketi altında gelinliğini paylaşmak isteyenler bir araya geldi. Sonra da ücretsiz bir şekilde davetiye, düğün hatırası logosu gibi tasarımları yapan gönüllüler devreye girdi. Şimdi bu kampanya daha büyük bir oluşuma doğru gidiyor. Ortaya çıkan ilgiyi şaşkınlıkla karşılayan Elif Nida Keçeli ise gereksiz israfın karşısında sadeliğin kazanacağına inandığını söylüyor. Peki bir etkileşim büyüyerek nasıl bu hale geldi? Gelin bunu bize Elif Nida Keçeli anlatsın. 

 

HERKESİN DERDİ ORTAK
“Yıllarca akrabalarımın nişan, düğünlerine gittiğimde neden böyle derdim hep. ‘Neden bu kadar masraf yapılıyor?’ diye sorardım. Çünkü geleneklerin haricinde olanlar, yani düğün evinin yemek sunması ve misafirlerin de hediye vermesi gibi adetler dışındaki ayrıntılar her zaman saçma gelirdi. Ben de nişanlımla ortak bir karar alarak bu israfa giren uygulamalardan kaçmaya karar verdik. Elbise olarak iki sene önce ablamın düğününde giydiğim bir abiyeyi tercih ettim. Bir salon tutmak yerine ailemin de yaz aylarını geçirdiği yaylamızda töreni yaptık. Ufak bir masamız ve süslemelerimiz oldu. Onların hepsini de kendim yaptım. Normal şartlarda çok daha yüksek fiyatlara satın alınacak bu süslemeleri çok küçük bir çabayla oldukça cüzi fiyatlara mal ettik. Masa örtüsü olarak iki perdeyi kullandık. İkramları kendimiz hazırladık. Bunlar için zaman harcadım, ama yeni bir elbise almak için harcanacak vakitten daha fazlası değildi. Nişandan sonra başka nişan törenleriyle kendimizinkini karşılaştırınca gerçekten çok iyi bir şeye imza attığımızı fark ettim. İlk başta bu duruma mesafeli olan akrabalarım da töreni oldukça beğendi. Bu sadece az para harcamakla ilgili de değil. İsraftan kaçmakla, gereksiz yüklerin altına girmemekle, üstelik dünyanın nimetlerine saygı duymakla da ilgili. Bu karşılaştırmayı yapınca Twitter’a fotoğraflarla beraber ekledim. Paylaşımı yaptıktan sonra uyudum. Uyandığımda binlerce bildirim ve mesaj gördüm. Meğer herkesin derdi ortakmış.”

 

BORÇLARINDAN KURTULAMAYANLAR VAR
Keçeli süreç içinde bu gereksiz gerekliliklerin neden olduğu sorunlar yaşayan çok sayıda insanla tanıştığını söylüyor. “Çok dertli olan sadece kuaföre bile 6 bin lira ödeyen bi kardeşimiz vardı. Gelinlik yüzünden kavga edenler, bu masraflar yüzünden evliliğinin ilk yıllarını borç ödemekle geçirenler İşte o zaman daha iyi anladık, israftan kaçınarak, yaptığımız şey aslında herkesin yapmak istediği bir şeymiş. Çok fazla mesaj aldım, ben de sizi örnek alıyorum artık ben de sizin gibi yapacağım, diyenler oldu” ifadelerini kullanıyor.

 

PAYLAŞARAK BÜYÜDÜ
Keçeli, sade nişan törenini “Yaylada nişan olur mu olur, yeni kıyafet alınmasa olur mu olur, süsler el ile yapılır mı yapılır, kuaföre gitmeden olur mu olur, fotoğrafçı tutmadan olur mu olur, hiç tohum hediye edilir mi demeyin edilir. Ben içime sineni yaptım” diyerek paylaştı. Bu paylaşımdan sonra çok sayıda destek mesajı almaya başladı. Hatta kendisiyle gelinliğini, kına kıyafetini paylaşmak isteyen insanlarla da tanıştığını söylüyor. Keçeli dalga dalga büyüyen bu samimi etkileşim sonucunda, nişanı için hazırladığı süslemeleri de ihtiyacı olanlarla paylaştı. Gerisini yine ondan dinleyelim: “Bana gelinliğini, kına kıyafetlerini vermeyi teklif edenler oldu. Hatta düğün fotoğraflarımı çekmek isteyen bir arkadaş da çıktı. Bu istekler üzerine ben de bundan herkesin faydalanması gerektiğini düşündüm. Askıdagelinlik etiketiyle paylaşımlar başladı. Onları da Muhalif Gelinlik oluşumuna yönlendirdik. Hatta, organizasyon şirketlerine yüzlerce lira verilmesini gönlü razı olmayan gönüllü bir arkadaşımız ücretsiz davetiye ve kına afişi gibi ayrıntıları tasarlayacaklarını söyledi. Tasarımı gönüllülerden, baskısı gelinden. Tabi ufak tefek kurallar da koyduk. Herkes bu paylaşılan eşyaları daha sonra başka biriyle paylaşacak”

 

BÜYÜKLERİMİZ GELİNLİKLERİ PAYLAŞIYORDU
Keçeli, bu paylaşım kültürünün zaten Anadolu’da yaygın olduğunu da hatırlatarak şunları söylüyor: “Bu aslında yeni bir adet değil. Annelerimiz, anneannelerimiz döneminde de böyleydi. Annem evlenirken tüm köydeki genç kızların giydiği bir gelinlik giymiş. Bu gelinliği yaşıtlarıyla paylaşmaktan kimse gocunmuyormuş. Ben tek başıma ufak bir şey yaptım. Şimdi ise yanımda daha önce hiç tanımadığım insanlar var. Birlikte, paylaşarak israfın önüne geçebiliriz. Bu adımın büyüyeceğine inanıyorum. Sadelik inşallah kazanır diyorum.” (Yeni Şafak)