FATİH AKBAŞ
Vali Mustafa Çiftçi, İskilipli Atıf Hoca ile ilgili yapılan tartışmalara yayınladığı belge ile son noktayı koydu.

Vali Mustafa Çiftçi’nin yayınladığı 16.7.1938 tarih ve 3961 sayılı Resmi Gazete nüshasında İstiklal Mahkemeleri kararları ile mahkum edilmiş olanların affedildikleri belirtiliyor.

1924’te yazıp Maarif Vekâleti’nin ruhsatı ile bastırdığı Frenk Mukallidliği ve Şapka adlı risâlesi yüzünden İstiklâl Mahkemesi tarafından verilen kararla 4 Şubat 1926’da idam edilen İskilipli Atıf Hoca da dahil İstiklal Mahkemeleri kararı ile mahkum edilenlerin tamamı 16.7.1938 tarih ve 3961 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Af Kanunun 1.maddesi ile affedilmişler.

Vali Mustafa Çiftçi kişisel sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda 16.7.1938 tarih ve 3961 sayılı Resmi Gazete’nin Af Kanunu ile ilgili kısmını yayınlayarak aslında İstiklal Mahkemeleri kararları ile mahkum edilenlerin İskilipli Atıf Hoca da dahil affedildiğine dikkat çekti. 

Resmi Gazete’de yayınlanan maddenin “İstiklal Mahkemeleri kararı ile mahkum edilmiş olanlar affedilmişlerdir. Bu af; infaz edilmemiş cezalarla, mahkumiyetleri infaz olunanlar hakkında bütün hukuki ve fer’i netayiç (sonuçlar) ve tesiratına (etkilerine) şamildir.” kısmına vurgu yapan Vali Çiftçi,  paylaşımını “Acaba bu kanun İskilipli Mehmet Âtıf Efendi hakkında geçerli değil midir? 3527 sayılı Af Kanunu, mahkumiyetleri infaz olunanların suçlarıyla ilgili bütün hukuki ve fer’i sonuçlarını ve etkilerini ortadan kaldırdığına göre bundan sonra artık bir suç ve suçludan bahsedilebilir mi ? Cevabı olan buyursun…” notunu ile tamamladı.

İSKİLİPLİ ATIF HOCA’NIN İDAM SÜRECİ
1924’te yazıp Maarif Vekâleti’nin (Milli Eğitim Bakanlığı) ruhsatı ile bastırdığı Frenk Mukallidliği ve Şapka adlı risâlesi yüzünden şapka kanununa muhalefetten dolayı 7 Aralık 1925’te tutuklandı ve Ankara İstiklâl Mahkemesi tarafından Giresun’a sevkedildi. Ankara İstiklâl Mahkemesi Of, Erzurum, Rize vb. yörelerdeki şapka kanununa aykırı hareketlerle ilgisi olup olmadığını araştırdı. Söz konusu eserini, ilgili kanunun çıkmasından yaklaşık bir buçuk yıl önce yazmış olması ve suçunun sabit görülmemesi üzerine berat ettiyse de serbest bırakılmayarak İstanbul’a getirildi, oradan da tekrar Ankara’ya gönderildi. 1926 yılı başlarından itibaren Ankara İstiklâl Mahkemesi tarafından tutuklu olarak yargılandı. Savcı Necip Ali’nin (Küçüka) iddia makamı olarak istediği üç yıllık kürek cezasına karşılık mahkeme heyetince idama mahkûm edildi. 4 Şubat 1926’da Ankara’da eski meclis binası yakınlarındaki Karaoğlan Çarşısı’nda Babaeski müftüsü Ali Rızâ Efendi ile beraber idam edildi.