Tasavvufi Görüşleri:
Hacı Bayram-ı Veli, müritleriyle yapmış olduğu sohbetlerde ve uyguladığı zikir usulünde tasavvufi düşüncelerini ortaya koymuştur. Ayrıca yazmış olduğu dört şiirde tasavvufi görüşlerini tespit etmek mümkündür. Değerli ilim adamımız Ethem Cebecioğlu da şiirlerinin tasavvufi yorumunu yaparak bu tespiti kolaylaştırmıştır.
Hacı Bayram-ı Veli, tasavvufta ilahi aşkı esas almıştır. Ona göre Allah’ı sevmenin yeri kalptir. Kalp, mesken-i canandır. O, canana kavuştuğu günü “bayram” yani sevinç günü olarak görür.
Ona göre fakirlik, kulun sadece Allah’a muhtaç olmasıdır. Bunun temelinde kulun Allah Teala’ya vasıl olması söz konusudur. Bu anlayışın tabii sonucu olarak Hacı Bayram, müderrislik maaşı gibi yüksek bir maaşı terk edip mütevazı bir geçimi kabullenmiştir. Gösterişli elbiseler değil, kaba yün elbiseler giymeye tercih etmiştir. Uzun zaman aç kalması, açlığını hissetmemek için Peygamber Efendimiz (sav) gibi karnına taş bağlaması ona has adetlerdendi.
Hacı Bayram-ı Veli, sohbete çok önem veriyordu. Tekkesinde müritlerini günün belli zamanlarında toplayıp onlarla ilmi, ahlaki, tasavvufi sohbetler yapmaktaydı. Sohbetlerinde ilim, edep, hal hakimdi.
Hacı Bayram’a göre şeyh, kendisini topluma adamış kişidir. O, bütün insanların geçimini kendi üzerinde görür. Bu nedenledir ki o, küçümsenme duygusuna kapılmadan nefsini dizginleyerek toplumun zenginlerine avuç açıp para toplamış, onları bölgesindeki fakirlere ve yoksullara dağıtmıştır.
Şeyhi Ebu Hamid hazretleri Halveti olduğu için Hacı Bayram-ı Veli de halvete büyük önem atfediyordu. Tekkesinin altında bu amaçla hazırlanmış üç halvet hücresi vardı.
Hacı Bayram-ı Veli, tasavvuftaki “Kendini bilen, Rabbini bilir” ilkesini benimsemiştir. Bir insanın kendisinden hareketle Allah’a nasıl vasıl olduğunu, aslını ve özünü nasıl bulduğunu şiirlerinde dile getirmiştir. İnsanın O Yüce Zat’a ulaşması için önce insanın önce kendi fillerini bilmesi, sonra onların ortaya çıkmasına sebep olan nitelikleri bilmesi ve bu niteliklerin yüklendiği özü tanıması şarttır kanaatindedir.
Dünyanın vefasız, güvenilemeyecek bir mekan, sıkıntı ve mihnet yeri olduğunu, insanı halden hale soktuğunu ifade eder. İnsanoğlu, bu bilinçle yaşamalıdır, der.
Bilindiği üzere tasavvufta esas olan kalptir. O; kalbi, gönlü bir şehre benzetir. Gönül ehli olmak, bir bakıma şehir hayatının karmaşasına yönelmek demektir. Ona göre kalp, madde ve mânâ dünyasının birleştiği yerdir. Gönül, toprak gibi olmalıdır. Zira gül, yumuşak toprakta biter.
Hacı Bayram-Veli’ye göre makbul olan kalbin imanıdır. Kalbin, gönlün imanı için bir ustaya yani bir şeyhe ihtiyaç vardır. Onun gözetiminde gönül şehri, manevi olarak imar edilir. İşin özü; tasavvuf yolunda mutlaka şeyhe ihtiyaç vardır.
Şiirleri:
Hacı Bayram Veli, eserleri gibi şiirlerini de Türkçe yazmıştır. Yunus tarzında yazılmış dört adet şiiri vardır. İşte onlardan biri:

Bilmek istersen seni
Geç canından bul ânı.
Kim bildi ef’alini
Anda görür zatını.

Kim ki hayrete vardı
Tevhid-i zatı buldu

Bayram özünü bildi
Bileni anda buldu.

Hacı Bayram-ı Veli’nin günümüzde de ilahi olarak okunan en ünlü şiiri şudur:
N’oldu bu gönlüm n’oldu bu gönlüm
Derd ü gamınla doldu bu gönlüm.

Yandı bu gönlüm yandı bu gönlüm
Yanmada derman buldu bu gönlüm.

Gerçi ki yandı gerçeğe yandı
Rengine aşkın cümle boyandı.

Kendi de buldu kendi de buldu
Matlabını hoş buldu bu gönlüm.

Elefkaru fahrî elfakru fahrî
Demedi mi alemlerin fahri

Fakrını zikret fakrını zikret
Mahv u fenada buldu bu gönlüm.

Sevda-yı a’zam sevda-yı a’zam
Bana k’olupdur arş-ı muazzam.

Mesken-i canan mesken-i canan
Olsa acep mi şimdi bu gönlüm.

Bayrami imdi Bayrami imdi
Yar ile bayram eyledi şimdi.

Hamd ü senalar hamd ü senalar
Yar ile bayram etti bu gönlüm.