Toplumsal ve bireysel olarak teknolojiye açık ve bağımlı hale geldiğimiz bir gerçek. Bu yazıda sizlere bir önceki cümlede bahsi geçen gerçekliği yakından sunmak istiyorum. Ancak anlatacaklarıma geçmeden önce bir parça kendimden bahsetmek istiyorum. Ben, lisanslı psikolog Neslihan Karadeli. Çorum 15 Temmuz Şehitleri Fen Lisesi'ni bitirdikten sonra Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi'nde Psikoloji eğitimime başladım. Lisans eğitimimi gereken zamanda tamamladım ve lisans eğitimim boyunca edindiğim teorik ve pratik tüm bilgilerin ışığında sizlere bazı aktarımlar gerçekleştirmeyi hedefliyorum. Şimdi, bu kısa otobiyografik bilgileri bir kenara bırakıp size hakimiyetin kimde olduğundan bahsetmek istiyorum.

Toplumsal anlamda çağa ayak uydurmanın internetin taşlı ve çetrefilli yollarından geçtiğini bilmeyen yoktur. Ortak bir sanal sistem olarak internet, tüm yeryüzünde başta gençler olmak üzere 7'sinden 70'ine tüm nesilleri etkisi altına alıyor. Özellikle ergenlik çağındaki gençleri etkileyen bu küresel güç sıcak aile evlerindeki huzuru tehdit ediyor. Bu tehdit, ailedeki ebeveyn otoritesini sarsmakla kalmayıp tüm aile fertlerine ciddi psikososyal zararlar veriyor. Bu psikososyal zararın en bilinen etkisi ergen bireyin beğenilme ve onaylanma isteğinden geçiyor. Bu iki istek, evinde ergen bir genç bulunan her ailenin karşısına hakimiyet problemi, güç savaşı, dengelerin bozulması ve otorite sarsılması gibi birçok formda çıkabiliyor. Şimdi, sizinle birlikte internetin girdiği evlerde hakimiyetin kimde olduğuna daha yakından bakalım.

Her ailenin kendi içerisinde kuralları ve sınırları bulunuyor. Buna aile sistemi demekle birlikte bu sistem aileden aileye değişkenlik gösterebiliyor. Ancak ailedeki bazı olaylar bu sistemin dengesini bozabiliyor. Özellikle evdeki çocuklardan birisinin ergenlik dönemine geçmesi bu bazı olayların başını çekiyor. Ergenlikteki hormonal değişikliklerle birlikte artan yalnızlık ihtiyacı genç bireyi ailesinden uzaklaştırırken onaylanacağı başka ortamlara transferini kolaylaştırabiliyor. İşte, bu noktada internet bu transfer işlemini seve seve üstleniyor. Ergen bireyi ailesinden uzaklaştırıp gerçek hayattan kopararak sanal aleme aktarıyor. Ailesinde arayıp da bulamadığı pozitif onaylanma ihtiyacını internetten kolayca elde eden ergen birey bağımlı olma yolunda hızlı adımlarla ilerliyor.

Beard ve Wolf'a göre internet bağımlılığı yeni doğum yapmış bir annenin bebeğine karşı tutumlarıyla örtüşüyor. Tıpkı yeni doğum yapmış bir annenin bebeğinden başka hiçbir şeyle ilgilenmek istememesi, bebeğinden ayrı kaldığı zamanlarda kendini kötü hissederek hemen ona kavuşmaya çalışması ve depresyondan, kaygıdan, kötü düşüncelerden kurtulmak için bebeğiyle ilgilenmesi gibi internet bağımlısı bir genç de ailesinin olumsuz tutum ve davranışlarından kurtulmak için internete sığınabiliyor. Ergenlikteki bir gencin sığındığı limanın internet gibi çok geniş bir sanal dünya olması aileleri tedirgin etmenin de ötesinde büyük bir korku veriyor. Bu korkma hali ebeveyn- çocuk ilişkisinde çatışmalara sebep olurken yasaklar da beraberinde geliyor. Ancak bu noktada hakimiyetin kimde olduğu oldukça mühim bir değer taşıyor. Otorite sarsılmış, aile sisteminin düzeni bozulmuş ise böyle bir evde hakimiyeti ebeveynlerde aramak bir hata olur. Çünkü hakimiyetin yeni sahibi internet, ailenin en güçlü üyesi gibi baş köşede kanlı canlı duruyordur. Bir insanın varlığını aratmayan bu duruş ergenlik çağındaki gençleri adeta büyülü dünyaya davet etmekle

kalmayıp onlara gerçek hayattaki reddedilmiş tüm duygu ve davranışlarını kabul ettirme şansı sunuyor. Ailesinin eleştirdiği ders notları, giyim tarzı, arkadaş seçimi ve daha birçok konuda başkalarından yakınlık ve kabul görmek ergen bireyin internetle duygusal bağ kurmasına ve ona bağımlı olmasına sebep oluyor.

Sözün özü; aile içi dengelerin düzgün çalışması ve sağlıklı nesiller yetiştirilmesi adına internet bağımlılığına dikkat çekmenin önemli olduğunu düşünüyorum. Maddi kazanç elde etmek gibi mühim hayati meselelere bile ev sahipliği yapan internet dünyasının ergen bireyleri kendine bağımlı kılmasındaki aile merkezli faktörler saymakla bitmez ancak bu noktadaki en esaslı tavsiyelerime başvuracak olursanız çocuğunuzu eleştirmeden önce onun üzerindeki hakimiyetinizi doğru kontrol etmeyi öğrenmenizi istiyorum. Hakimiyetten kastım da zorbalık ya da güç gösterisi olmamakla birlikte doğru ve sağlıklı yönlendirilmiş otorite demekte bir sakınca görmüyorum. Ergenler üzerindeki en işlevsel mekanizmanın da doğru üslupla ifade edilmiş ebeveyn görüşü olduğuna inanıyorum. Bir ergenle ne arkadaş yakınlığında ne de bir öğretmen edasında konuşulmaması gerektiğini savunmakla birlikte kendinize de sıkça çocuğunuzun anlaşılmaya ve takdir edilmeye ihtiyacı olduğunu hatırlatmanızı tavsiye ediyorum. Unutmayın evinizde kan bağı sizden olmayan yabancı bir kişinin varlığını istemiyorsanız -ki bu internet oluyor- çocuğunuzun üzerindeki hakimiyetinizi korumalı ve sağlıkla yönlendirmelisiniz.