Çağımızda pek çok sosyal çalkantılarla birlikte yaşayan insanların da gülmeye ve rahatlamaya ihtiyaçları vardır. Millet olarak bunun farkında ve bilincindeyiz. En ciddi konuları bile bazı nüktelerle süsleme yeteneğine sahibiz. Sosyal hayatın çeşitli hadiseleri karşısında gören ve düşünen insanımız; olayları mizahi bir dille aktararak herkesin zihninde kalmasını sağlayacak bir üslup kullana gelmişlerdir.
İnsanlar, olayları naklederken ya fıkralardan veya tarihi kıssalardan örnekler vererek hem dikkati çekmek hem de mesajını nükteli ve dolaylı bir biçimde vermek gibi bir yöntemi seçmektedirler.
Fıkra; kısa ve özlü anlamı olan, nükteli, güldürücü, latifeli küçük hikayelerdir. Bazen mizahi yönüyle tarihe mal olmuş kişiler üzerinden, bazen de yöresel esprilerden hareket ederek fıkra anlatılır.
Tarihi nitelikli fıkralar ile kıssalar, bazen birbirinin yerine kullanılır. Kıssa; hikaye, rivayet, macera, masal, destan, anlamlı fıkra diye de tarif edilir. Kıssada esas olan, anlatılan hikayeden veya olmuş bir şeyden ders almaktır. Kur'an-ı Ke rim, peygamberlerin hayatlarından bir kısmını takdim ederken örnek ve ibret alınmasını özellikle vurgulamıştır: "Yemin olsun ki onların hayal hikayelerinde akıl sahipleri için çeşitli ibretler vardır. " (Yunus 111)
Menkıbeler de bir kahraman veya ermişin olağanüstü hallerini anlatan hikayelerdir. Onları da doğru yanlış terazisin de iyice tarttıktan sonra ibret nazarıyla değerlendirmek, yaşantımız için ders çıkartmak lazımdır.
Aslında fıkra, kıssa ve menkıbelerin ortak noktası, içinde ince nükteler barındırmasıdır. Nükte; iyi düşünülmüş, ince mana ve zarif söz, espridir. Dolaylı aıılalımlarla ince ve derin anlamları içeren, iyi düşünülmeden kolaylıkla anlaşılamayan sözdür.
Nükteler, tek başına bir cümle halinde söylenince o kadar elkili olmayabilir. Ama tarihi ya da günlük bir olayın anlatımı sırasında nakledilirse söz yerini bulmuş olur.
Fıkra, kıssa ve nükte de tarih içinde var olmuş ve orada kalmış değildir. Günlük olaylar karşısında söylenmiş nükteli sözler, mizahi şakalar da hayatın devam ettiği gibi sürüp git mektedir. Komedyenlerin malzemeleri de bu kaynaklardan beslenmekledir.
Nükte ve espri, bence eğitim sırasında da gereklidir. Öğrencilere bazen bir kitapla anlatılamayan bir bilgiyi bir fıkra ile özetleyebilirsiniz. Onların zihinlerinin yorulduğunu hissettiğin anda konuyla ilgili bir fıkra, bir anekdot onların tekrar kendilerine gelmelerini sağlayabilir. İleride de hazır cevap olmalarına zemin hazırlayabilir.
Ben bu duygularla öğretmenliğim süresince pek çok fıkra anlattım. Yıllar sonra öğrencilerim, konuları hatırlamasalar bile fıkralarımı, anlattığım kıssaları hep hatırlamaktadırlar. Başlıyorlar onlardan bir veya bir kaçını anlatmaya. Bana da bunları kaleme almam konusunda ısrarlı oluyorlar. İşte bu eser, bunun sonucu ortaya çıkmıştır.
O nedenle “Bir Fıkra Bir Nükte” adlı kitabımı baskıya hazırladım. Şimdilik fotokopi baskıyla kitap şeklini aldırdım. Ama okuyucularıma ulaştıramadığım için beni mazur görmelerini diliyorum.