Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa, Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun. (Şahitlik ettikleriniz) zengin veya fakir de olsalar (adaletten ayrılmayın). Çünkü Allah ikisine de daha yakındır. (Onları sizden çok kayırır.) Öyle ise adaleti yerine getirmede nefsinize uymayın. Eğer (şahitlik ederken gerçeği) çarpıtırsanız veya (şahitlikten) çekinirseniz (bilin ki) şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. (Nisa; 135) 
Allah, size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. (Nisa; 58) 
Çiçero’ya sormuşlar; Roma İmparatorluğu nasıl yıkıldı? - “İşi ehline vermedik.” diye cevap vermiş. Aslında bu soruyu tarihte yıkılan tüm devletlere sormalıyız. Devletlerin yıkılışının en büyük iki sebebi, adaletsizlik ve işi ehline, hak edene vermemektir.
Adalet, haklı ile haksızın ayırt edilmesidir. Hakkın gözetilmesi ve yerine getirilmesidir. Bu hukuk kuralları ile doğrudan ilgili olduğu gibi, toplum ve din kuralları ile de doğrudan ilişkilidir. Adaletsizliği yine adalet ile sağlamak gerekir. Peygamberimiz Hz. Muhammed, "Adaleti çiğneyen devlet adamlarını cezalandırmayan milletler çökmek zorundadır," demiştir ve çok yakından bildiğimiz "Adalet Mülkün Temelidir" deyişi Hz. Ömer?e aittir. Ülkeler kılıçla alınır fakat adaletle yönetilir sözü, adaletten uzaklaşan devletlerin fazla yaşamadan yok oldukları tarihi gerçeği çok güzel ortaya koymaktadır.
Adalet, Müslümanlar için ibadetten sonra en önemli hususlardan biridir. Allahın yarattıklarına zulmetmemek, eşit davranmak, adalettir. Adalet, bir milletin geleceğinin teminatı ve bir devletin temelidir. Temelinde adalet olmayan şeyin geleceği tehlikededir. Adalet olmayan yerde hak hukuk güven ve huzur olmaz. Hayatımızın her alanında, tüm insanlara karşı adil davranmak zorundayız. Herkese eşit muamele etmek ve fırsat eşitliği tanımak gerekir. Eğitimde fırsat eşitliği, sağlıkta herkese eşit hizmet, işe alımlarda torpilden uzak durmak, ihalelerde kayırmacılık, sosyal yardımlarda eşit dağıtım, ücretlerde adaletsizlik, cezaların uygulanmasında tarafsızlık, toplumda adalet inancını yok eden adaletsizliklerdir. Adalet adliyelerden ibaret değildir.
Bir işte ehliyet ve liyakat sahibi olanları tercih etmek adaletin tecellisidir. Bugün birçok işte hak etmeyen, liyakat sahibi olmayanların yani topal koyunların yönetici olduğu o kadar çok örnek var ki, şairin söylediği  bize bu konuyu çok güzel bir şekilde vurguluyor. 
“Güden çoban sürüyü döndürünce ters yöne Geçmez mi sürüdeki topal koyun en öne.” (Laedri)
Orhan Gazi’ye sormuşlar; "En büyük zulüm nedir? "Geciken adalettir.” demiş. Şeyh Edebalı’nın da söylediği gibi; ''İnsanı yaşat ki devlet yaşasın? Bir yerde adalet yoksa orada zulüm vardır, zulmün olduğu yerde merhamet yoktur. Merhametin olmadığı yerde insanlık da yoktur. 
İşin özeti: ALLAH HER İŞİNDE VE HER DURUMDA ADİL DAVRANANLARI SEVER.