Tarikatın yayılışı:
Uşşaki tarikatın ait İstanbul Kasım Paşa’da kurulan tekke, tarih boyunca hizmetine devam etmiştir. Ancak İstanbul dışındaki Uşşakilerin nerelerde faaliyet gösterdiklerine dair tam bir bilgi yoktur. Buna rağmen Anadolu’nun her tarafında dervişleri ve müritleri olduğu bilinmektedir.

Çorum havalisine de Müdülü Hüseyin Hüsnü Gülzarı vasıtasıyla Uşşaki kolu gelmiştir. Hünü Gülzari’den Hayrullah Efendi, İdris Efendi, Tirkeşli Fehmi Efendi ve İpek Efendi icazet almışlardır. Tirkeşli Fehmi Efendi’den Paşabolatlı Osman Bahri, ondan Yozgatlı Ahmet Lütfi ders alarak tarikat görevini sürdürmektedir. İpek Efendi’den Hüseyin Murat, Hasan Mansur, Fatih Nurullah ve Esedi Celali ders almışlardır. Tarikat, Esedi Celali’den de Resül Mürsel, ondan da Bahri İrfanî tarikiyle devam etmektedir. Biz, bu çalışmamızda sadece İbrahim İpek Efendi’yi dile getireceğiz.

HACI BAYRAM-I VELİ VE BAYRAMİLİK
Hacı Bayram-ı Veli’nin hayatı:
Asıl adı Numan olan Hacı Bayram-ı Veli, Ankara’nın Çubuk nehrinin güneyinde Zülfazl (Solfasol) Köyü’nde doğmuştur. Doğum tarihinin 1340 veya 1352 olduğunu söyleyenler vardır. Bu nedenle doğum tarihi ihtilaflıdır. Babası Koyunluca Ahmet, annesi Fatma Hanımdır.

Annesi, ona hamileyken derede çamaşır yıkıyormuş. Eşkıyalar köyü basmışlar. Annesine de bir eşkıya, kötü niyetli olarak saldırmış. Kadıncağız kaçmaya başlamış. Haydutlar tam kadıncağızı yakalayacakları sırada gaipten bir nida gelmiş: “Dokunmayın o hatuna. O, bir veli anasıdır.”Eşkıyalar, bu sesten korkup o bölgeyi terk etmişler.

İlk tahsilini Arapça hocası Şeyh İzzettin’den yaptığı söylenmektedir. Bir diğer hocası da Hallaç Mahmut Efendi’dir. Medrese eğitiminde Tefsir, Fıkıh, Hadis, Tasavvuf, Matematik, Astronomi, Felsefe, Arapça, Farsça, Edebiyat gibi çeşitli dersleri okumuş ve icazet almıştır. Bundan sonra Ankara’da Kara Medrese’de, Bursa’da Çelebi Sultan Mehmet Medresesi (Yeşil Medrese)’de müderrislik yapmıştır. Daha sonra Kayseri’ye giderek Somuncu Baba unvanıyla meşhur olan Aksaraylı Şeyh Hamidüddin Hazretlerine intisap etmiştir. O sırada Somuncu Baba’nın Bursa’da bulunduğu ve Hacı Bayram’ın da şeyhine Bursa’da intisap ettiği rivayeti vardır. Bu tespit, daha doğru olsa gerektir. Zira Somuncu Baba’nın bazı menkıbeleri, Bursa’da cereyan etmiştir. Emir Sultan ile buluşmaları orada olmuştur.

Şeyhine intisaptan sonra Hacı bayram-ı Veli, müderrisliği bırakıp tasavvuf yolunu tercih etmiştir. Böylelikle girdiği tasavvuf yolunda kemalatın en yüksek derecesine ulaşmıştır. Artık şeyhinin yanından ayrılmaz olmuştur. Onunla birlikte Şam’a, oradan da hac mevsiminde Mekke’ye gitmiş, daha sonra tekrar Ankara’ya dönüp vaaz ve nasihatle halkı irşada çalışmıştır.
Tekrar Ankara’ya dönüşünde şeyhinin tavsiyesi üzerine buğday, arpa, özellikle burçak ekmiş ve çiftçilikle meşgul olmuştur. Bu dönemde şeyhi vefat etmiştir. O irşat faaliyetlerinin yanı sıra çiftçiliğe de devam etmiş, elinin emeğini yemeyi ilke edinmiştir.

Hacı Bayram-ı Veli, Anadolu halkının toprağa bağlanmasını sağlamış ve bu konuda da bizzat örnek olmuştur. Evliya Çelebi de seyahatnamesinde “Seyr ü süluk erbabının önde gideni, evliya ve ariflerin kutbu, hak ve yakîn yollarına delalet eden ve Allah’a vasıl olanların sırlarına vakıf, alemlerin beğendiği, bütün halkın mürşidi, Mahmut oğlu Ahmet mahdumu Şeyh Hacı Bayram” olarak bahsetmektedir.

Vakıf belgelerinde de “Ankara’da kâin kutbu’l-arifîn gavsü’l vasilîn Hacı Bayram-ı Veli kuddise sırruhu” hazretleri” şeklinde geçmektedir.

Ethem ERKOÇ
ethemerkoç@corumhakimiyet.net