Mevlana’nın bazı düşünceleri:
Mevlana Celaleddin-i Rumi, yüzyıllar ötesinden bizlere sesleniyor ve şöyle diyor:
*Cömertlik ve yardımda akarsu gibi ol.
Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.
Kusurları örtmede gece gibi ol.
Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.
Tevazu ve alçakgönüllülükte toprak gibi ol.
Hoşgörü konusunda deniz gibi ol.
Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol.
*Mademki insanın yaratılışından maksat Allah’a ibadet etmesidir, şu halde ibadetten baş çeken, ibadete yanaşmayan kişinin ibadet yeri cehennemdir.
*İlk âlem imtihan yeridir. İkinci âlem de insanların yaptıklarının karşılığını görme yeridir.
*Ahret deve katarı gibidir, bu cihan da devenin yünü. Yünü tercih edersen deven olmaz. Deveye sahip olursan çok yünün olur.
*Kulluk düşünce ve manadan ibaret olsaydı, bize oruç ve namaz emredilmezdi. Ancak ibadetlerin netice vermesi için zevk, aşk gerek. Tohumun ağaç olması için de iç gerek.
*İnsana kol kanat akıldır. Akıl, insanı dünya nimetlerine kavuşturur. Ancak aşk, gökleri insanın ayakları altına serer.
*İşleri danışarak yapmak, şunun içindir; istişareden hata ve eğrilik az meydana gelir. Bu akıllar, aydın kandillerine benzer. Elbette yirmi kandil, bir kandilden daha fazla aydınlık verir.
*Bilgiyle uyumak uyanıklıktır. Vay bilgisizle oturan uyanık kişiye!... Be hey alim; ‘Ben caiz olan şeylerle caiz olmayanları bilirim.’ dersin ama kendin caiz misin, işe yarar mısın, yoksa bir koca karı mısın?Bundan haberin yok!..
*Sevgi, acıyı tatlılaştırır. Sevgi, bakırı altın eder. Bulanıklar, sevgiyle duruldu. Dert, sevginin feyziyle şifa bulur.
*Ey Müslüman, edep nedir diye arar sorarsan bil ki edep, ancak her edepsizin edepsizliğine tahammül etmektir.
*Biz, pergel gibiyiz. Bir ayağımız şeriat (din) üzerinde sağlamca durur. Öteki ayağımız yetmiş iki milleti dolaşır.
*Baht sana yar olur yaver kesilirse,
Aşk, seninle işe güce girişir.
Aşksız ömrü hesaba katma;
O, sayıdan dışarıda kalacaktır çünkü.
*Belayı def etmenin çaresi sitem değildir. Bu çare cömertliktir, aftır, keremdir.
*Hürmet eden, hürmet görür. Şeker getiren, badem şekerlemesi yer. Hoş tut, hoşluk gör. İncitme, incin.
*Alelade otlar, iki ayda yetişir. Fakat kırmızı gül, ancak bir yılda yetişir, gül verir.
*Hangi gönülde sevgi gizli değilse, kafirdir o gönül, Müslüman olamaz. Bir şehirde padişahın heybeti yoksa, yıkılmamışsa bile yıkılmış say o gönlü.
*Kanaatten hiç kimse ölmedi. Hırsla da hiç kimse padişah olmadı. Hırs, insanı kör ve ahmak eder, bilgisiz hale sokar, ölümü kolaylaştırır. Kendi kızgınlığını kır, onu kırma. Senin kızgın gözün, sana sütü kan gösterir.
*Denizin dibinde inciler, taşlarla karışık bulunur. Övülecek şeyler, ayıplar ve kusurlar arasında saklıdır.
*Yetmiş iki millet, sırrını bizden dinler. Biz, bir perde ile yüzlerce ses çıkartan bir neyiz.
*Adalet nedir? Bir şeyi layık olduğu yere koymaktır. Zulüm nedir? Layık olmadığı yere koymaktır.
*Yürü, iyilik et; zaman iyiliği tanır. İyilerin iyiliğini unutmaz o. Herkesin malı kaldı, senin de kalacak; şu halde mal yerine iyiliğin kalması daha iyi değil mi?
*Diken ekersen gül devşiririm mi dersin?
Gül dikmezsen hiç bir fidan gül vermez sana.
Dereler buğdaydır adeta, bu dünya ise değirmen;
Değirmene kerpiç götürürsen, ancak toprak elde edersin.
*Hiçbir ölü, öldüğüne üzülmez, azığının azlığına hayıflanır. Yoksa ölen kimse; kuyudan ovaya, düzlüğe çıkmış, zevk ü sefa meclisine ulaşmıştır.
*Hayat, imanla ebedileşir. Yoldaşın iman olursa asla ölmezsin.
Ey Mevlana, asırlar ötesinden seni iyi anlayan dostun Şeyh Sadi Şirazi ne güzel söylemiş: “Bundan daha güzel sözler hiç söylenmemiş, hiç de söylenmeyecektir. Keşke Anadolu’ya gidip yüzümü onun ayağının toprağına sürebilsem…”