Saadet Partisi Çorum İl Başkanı Faruk Cıdık yaptığı açıklamada, Plan Bütçe Komisyonu’nda görüşülmeye başlanan 2019 bütçesi hakkında değerlendirmede bulundu.
Tasarıya göre, 2019 yılında, 880 milyar 360 milyon lira gelir, 960 milyar 976 milyon lira ise harcama hedeflendiğini kaydeden Faruk Cıdık, “Yani 80 milyar 360 milyon liralık bütçe açığı var. Tarihten ders almak lazım. Bu kısır döngü Osmanlı’yı çökermiştir. Bu tablo Osmanlı Devleti’nin çöküşünden önceki son 80 yılın özetidir.
Çünkü açık verdikçe borçlanırsınız, borçlandıkça açık verirsiniz. Sonra bu açığı kapatmak için menkul, gayri menkul sahip olduğunuz bütün değerleri elden çıkarmak zorunda kalırsınız. İşte maalesef bu noktaya gelmiştir. Elde kalan bütün varlıkların bir bir elden çıkarılması bunun sonucudur” dedi.
Bu kısır döngünün borç alarak değil ancak üç yolla çözebileceğini kaydeden Cıdık, “Bun üç yol ise; kaynak bularak, bulduğunuz kaynakları tüketime değil üretime yatırarak ve israf ile yolsuzluğu önlemektir. Bütçedeki en dikkat çekici rakam ise yine faiz ödemeleri. 2018 bütçesindeki faiz gideri 71.7 milyar liraydı. Peki 2019 bütçesindeki faiz ödemesi ne kadar? 117.3 milyar lira. Gerçekten korkunç bir tablo. Bunun bir tek anlamı var? Yine milletin alın teri, emeği faiz yoluyla bir avuç rantiyeciye aktarılacak. Siz faize bir yılda 117 milyar lira ödeyeceksiniz, sonra kalkıp emeklilikte yaşa takılanları yük olarak göreceksiniz. Bu ülkenin üzerindeki en büyük yük sizsiniz. Borç almayı maharet sayan anlayışınız maalesef ülkeyi ekonomik bir felaketin eşiğine getirmiştir. Ekonomideki endişe birçok kurumu da yeni arayışlara yönlendiriyor. TÜSİAD Ekonomi Toplantıları gibi çeşitli kurumlar konuyu masaya yatırıyor çare arıyor. Aslında bu arayış “yanlışı nerede yapıyoruz?” sorusunu sorduruyor. En büyük endişe ise, “kısa vadede çözüm olabilirmiş gibi görünen, oysa uzun vadede daha büyük sorunlara neden olabilecek uygulamalardır. İşte bütçede yükselen faiz kalemi bunun en önemli göstergesidir. Bütçe rakamları bir iktidarın kimliğini ele verir. Bu rakamlar üzerinden 2019 bütçesinin röntgenini çektiğimizde 4 sonuç görüyoruz. Bu bütçe Türkiye bütçesi değil külliye bütçesidir.
Bu bütçe üretim bütçesi değil tüketim bütçesidir. Bu bütçe geçim bütçesi değil seçim bütçesidir. Bu bütçede. Emekli yoktur. Asgari ücretli yoktur. Memur, işçi, emekçi yoktur. Kıt kanaat ayakta durmaya çalışan esnaf ve sanatkar yoktur. Çiftçi, üretici yoktur. Aslan payı her yıl olduğu gibi bu yılda rantiyeciye, bir avuç mutlu azınlığa aktarılacaktır. Yine en çok faiz lobisi kazanacaktır. Rakamlar bunun habercisidir. Hiç sözü uzatmaya gerek yok, denk bütçe yapmadan faiz lobisini engelleyemezsiniz. Havuz sistemini kurmadan sömürüyü önleyemezsiniz. Üretim ve ihracat seferberliği başlatmadan ekonomiyi düzeltemezsiniz. Her işin başına, önce ahlak ve maneviyat düsturunu koymadan haksızlığı ve ahlaksızlığı önleyemezsiniz. Şahsiyetli bir dış politikaya geçmeden sözü dinlenir itibarlı bir devlet haline gelemezsiniz. Biz bunları deyince iktidar diyor ki: “Efendim bizde havuz sistemini kurduk, işte varlık fonu bunun için kuruldu” şeklinde serzenişte bulunuyorlar. Bizde diyoruz ki milletin istifade etmediği. Dibi delik bir havuz sistemine havuz sistemi denmez. Andımız tartışması malumunuz olduğu üzere bu haftanın önemli başlıklarından biriside Danıştay’ın almış olduğu andımız kararıdır. Biranda sanki yıllardır yaşanılan problemlerin temeli buymuş gibi bir atmosfer ortaya çıktı. Bakınız çok açık ve net söylüyorum bugün ülkemizin asıl meselesi andımızın okunması veya okunmaması değildir. Ekonomimiz alev almış kriz her yeri sarmış durumdadır. İçinde bulunduğumuz coğrafya ciddi karışıklıklar ile karşı karşıyadır. Sosyal politikalar iflas etmiş, toplum cinnet hali içerisindedir. Gençlerimiz bugün elimizden kayıp gitmekte alkol ve uyuşturucu ilkokul sıralarına kadar inmiş vaziyettedir. Adalet yara almış, yargıya güven ortadan kalkmıştır. Peki bunca badire ve felaketin içerisinde biz neyi tartışmak zorunda kalıyoruz” şeklinde kaydetti.
Cıdık, açıklamasını şu ifadelerle tamamladı: “Ülkemizin içinde bulunduğu durum ortadadır. Bu durumun içerisinde yepyeni meseleler ortaya çıkmaktadır. Şimdi bir kırmız çizgi açıklama yarışı aldı başını gidiyor. Elbette herkesin kırmızı çizgileri var. Bu konuda bizimde bir takım kırmızı çizgilerimiz var. Bizim kırmızı çizgimiz; adalet arayan mağdurlardır. Fitre parasına muhtaç hale getirilmiş asgari ücretlilerdir. Şeker fabrikası işçileri ve mahsulü para etmeyen çiftçilerimizdir. Borç mağduru milyonlardır.
Atanamayan öğretmenler, iflas eden esnaf ve tüccarlardır. Oğluna okul pantolonunu alamayan babalardır. Velhasılı kelam bizim kırmızı çizgimiz bu memleketin selameti ve insanlarımızın huzurudur. Bir başka önemli meselemizde haftalardır tartışılan af konusudur. Sayın Cumhurbaşkanı yaptığımız çağrılara kulak vermiş olması lazım ki; bizim dediklerimizi tekrarlayarak, Devletin şahıslara karşı işlenen suçlarda af yetkisinin olmadığını belirtti. Bu konuda elbette ki memnuniyetimizi belirtiriz.
Sayın Cumhurbaşkanın dediği gibi devletin ancak kendisine karşı işlenen suçlarda af yetkisi vardır. Lakin bu açıklama yeterli değildir. Bugün binlerce mağdur söz konusudur. FETÖ ile irtibatı olmayan ve yahutta tıpkı kendileri gibi kandırılan gariban insanlarla hapishaneler doludur. Hala 28 Şubat mağdurları hapis yatmaktadır. Bunların bu mağduriyetlerinin giderilip bu insanların tekrar topluma adapte olması için gerekli çalışmayı yapmak devletin görevidir. Yoksa toplum sosyal bir infialin bir çöküşün eşiğine gelmiş bulunmaktadır. Her zaman söylediğimiz gibi biz bütün uyarılarımızı bir kardeşlik vazifesi olarak yapıyoruz. Şüphesiz ki güç ve kudret sahibi cenab-ı Allah’tır. Allah (cc) ülkemizin, bölgemizin ve bütün insanlığın yardımcısı olsun.” (Haber Merkezi)