Bun­dan yak­la­şık iki ay ön­ce bu kö­şe­de yaz­dı­ğım ya­zı­da AK Par­ti ik­ti­da­rı­nın PYD-PKK ile Esed re­ji­mi ara­sın­da ter­cih yap­ma­ya zor­lan­dı­ğı­nı ve kırk sa­tır mı, kırk ka­tır mı an­la­mı­na ge­len iki se­çe­ne­ğin de ik­ti­da­rı bi­tir­me­ye yö­ne­lik bir tu­zak ol­du­ğu­nu an­lat­ma­ya ça­lış­mış­tım. Amaç Cum­hur­baş­ka­nı Er­do­ğan'ı, Esed ca­ni­si ile doğ­ru­dan ol­ma­sa bi­le el sı­kış­ma­ya ra­zı et­mek ol­du­ğu aşi­kar­dı. Öy­le ya he­nüz baş­ba­kan­lı­ğı dö­ne­min­de hiç­bir si­ya­set­çi­nin ala­ma­ya­ca­ğı bir ris­ki gö­ze ala­rak baş­lat­tı­ğı çö­züm sü­re­ci­ni bi­le bal­ta­la­yan bir PKK ile ye­ni­den ma­sa­ya otur­ma­sı as­la dü­şü­nü­le­me­ye­ce­ği­ne gö­re ge­ri­ye zor da ol­sa Esed'le an­laş­mak ka­lı­yor­du. 
Su­ri­ye re­ji­mi, hem ha­la BM'de meş­ru bir dev­let ka­bul edil­di­ği, hem de Tür­ki­ye'nin gü­ney sı­nır­la­rı bo­yun­ca çe­kil­mek is­te­nen ba­ri­ye­rin ön­le­ne­bil­me­si­nin tek yo­lu ola­rak gö­rün­dü­ğü için, sa­de­ce Esed se­vi­ci mu­ha­le­fe­tin de­ğil, hü­kü­met için­den bi­le ba­zı­la­rı­nın sı­cak bak­tı­ğı for­mül, ça­ğı­mı­zın Dra­ku­la­sı Esed'le bir şe­kil­de uz­laş­mak­tı. Ama Al­lah'tan Cum­hur­baş­ka­nı bu ko­nu­da za­af gös­ter­me­di­ği, ak­si­ne bü­tün bas­kı­la­ra rağ­men "ka­til ile ne­yi gö­rü­şe­ce­ğiz" di­ye­rek ön al­dı­ğı için şü­kür­ler ol­sun ki, bu­gü­ne ka­dar böy­le bir utan­cı ya­şa­ma­dık, in­şal­lah bu­gün­den son­ra ya­şa­ma­ya­ca­ğız.     
Tür­ki­ye uzun sü­re­dir yap­mak is­te­di­ği ama ön­ce Rus uça­ğı­nın dü­şü­rül­me­si son­ra­sın­da ise 15 Tem­muz iş­gal gi­ri­şi­mi ne­de­niy­le er­te­le­di­ği gü­ne­yi­miz­de oluş­tu­ru­lan ko­ri­do­ra mü­da­ha­le işi­ni geç­ti­ği­miz yıl ön­ce Fı­rat Kal­ka­nı ile ger­çek­leş­tir­di. O böl­ge­de DA­EŞ ha­ki­mi­ye­ti ol­du­ğu için doğ­ru­dan kar­şı çı­ka­ma­yan ABD ve ba­tı­lı müt­te­fik­ler, söz ko­nu­su PYD-PKK'nın iş­gal et­ti­ği yer­ler olun­ca en­gel­le­mek için çok uğ­raş­tı­lar. Ama Tür­ki­ye, ken­di gö­be­ği­ni ken­di­si kes­me­ye ka­rar ve­re­rek bir ak­şam üs­tü baş­lat­tı­ğı Af­rin ope­ras­yo­nu­nu hem de hiç kim­se­nin bek­le­me­di­ği ka­dar kı­sa sü­re­de ve bek­le­nen­den çok da­ha az za­yi­at­la so­nuç­lan­dır­dı. Ope­ras­yon sa­de­ce PKK-PYD'ye kar­şı de­ğil, ör­gü­tün ar­ka­sın­da yer alan baş­ta ABD ol­mak üze­re tüm kü­re­sel em­per­ya­list­le­re kar­şı ya­pıl­dı. 
Zi­ra ha­re­kat bo­yun­ca gör­dük­le­ri­miz, bir ör­gü­tün bo­yu­nu çok çok aşan, an­cak  dev­let ak­lı ve im­ka­nı ile ya­pı­la­bi­le­cek bü­yük­lük­te iş­ler­dir. PKK'ya bu tah­ki­ma­tı yap­ma­sın­da yar­dım­cı olan dev­let­le­rin hiç­bi­ri­si, -suç­lu­luk psi­ko­lo­jin­den ol­ma­lı ki,- ha­re­ka­ta açık­tan kar­şı çı­ka­ma­dı. "Ope­ras­yon uzun sür­me­sin, si­vil­ler ko­nu­sun­da has­sa­si­yet gös­te­ril­sin" gi­bi şey­ler ge­ve­le­di­ler ağız­la­rın­da o ka­dar. Ga­vu­ra ni­ye ga­vur­luk ya­pı­yor­sun di­ye kı­za­cak ha­li­miz yok ta­bi ama ope­ras­yon bo­yun­ca ben­zer söz­ler söy­le­yen ba­tı dev­şir­me­si yer­li ga­vur­la­ra kız­ma­mak müm­kün de­ğil. 
Ba­tı­lı ağa­ba­ba­la­rı gi­bi Tür­ki­ye'nin Ak Par­ti ik­ti­da­rı ne­de­niy­le git gi­de da­ha faz­la din­dar­laş­tı­ğı­nı dü­şün­dük­le­ri için ne­re­dey­se PKK'yla ay­nı çiz­gi­ye sav­ru­lan bu ba­tı­cı elit, ha­re­ka­ta olan ka­mu­oyu des­te­ği­nin yük­sek­li­ğin­den do­la­yı açık­tan kar­şı çık­ma­ya ce­sa­ret ede­me­di­ler ama mo­ral boz­mak, or­ta­lı­ğı ka­rış­tır­mak için de­me­dik­le­ri­ni de bı­rak­ma­dı­lar. Or­ta­do­ğu ba­tak­lı­ğı­na sap­la­nı­la­ca­ğın­dan, çok sa­yı­da za­yi­at ve­ri­le­ce­ğin­den, Esed'le kar­şı kar­şı­ya ge­le­ce­ği­mi­ze ka­dar PKK söz­cü­sü gi­bi ko­nu­şup dur­du­lar. 
Meh­met­çi­ğin önün­de ca­nı­nı si­per ede­rek top­rak­la­rı­nı iş­gal­den kur­tar­ma­ya ça­lı­şan Su­ri­ye'nin o yi­ğit ço­cuk­la­rı­na te­rö­rist di­ye­cek ka­dar vic­dan yok­su­nu ol­duk­la­rı­nı gös­ter­di­ler.  "ÖSO, Su­ri­ye'nin Kuv­vai Mil­li­ye'si­dir" de­nil­di­ğin­de o ek­ran gü­lü emek­li as­ker­ler böy­le bir ben­zet­me­nin as­la ya­pı­la­ma­ya­ca­ğı­nı söy­le­ye­rek ce­lal­len­di­ler. He­le bi­ri var­dı ki, bir tar­tış­ma prog­ra­mın­da bu­nu di­le ge­ti­ren ga­ze­te­ci­yi az kal­sın dö­ve­cek­ti. Na­sıl olur­muş da Arap­la­r’a kuv­vai mil­li­ye pa­ye­si ve­ri­le­bi­lir­miş, kuv­vai mil­li­ye ola­bil­me­si için ba­şın­da M. Ke­mal ol­ma­lıy­mış gi­bi bir sü­rü zır­va. Ama yi­ne Al­lah'tan Cum­hur­baş­ka­nı zıl­gı­tı çek­mek­te ge­cik­me­di de, ses­le­ri­ni kıs­tı­lar. 
Bu ara­da Zey­tin Da­lı Ope­ras­yo­nu’n­dan aca­ba ve­sa­yet gün­le­ri­ne ge­ri dö­nüş müm­kün olur mu di­ye yok­la­ma çe­ken­ler de çık­tı. Af­rin mer­ke­ze gi­ril­sin gi­ril­me­sin tar­tış­ma­la­rı sı­ra­sın­da CHP mil­let­ve­ki­li es­ki bir al­bay, "bu­na böl­ge­de­ki ko­mu­tan­lar ka­rar" ve­rir gi­bi bir laf et­ti. Ay­nı gün­ler­de bir ön­ce­ki ge­nel­kur­may baş­ka­nı da "ope­ras­yo­nu si­ya­se­te alet et­me­yin" di­ye­rek gö­rev­de iken ya­pa­ma­dı­ğı­nı yap­ma­ya, si­ya­se­te ayar ver­me­ye kal­kış­tı. Ama yi­ne ve de yi­ne Al­lah'tan Cum­hur­baş­ka­nı öy­le bir azar çek­ti ki, as­ke­ri ve­sa­ye­te alan aç­ma­nın ar­tık müm­kün ol­ma­dı­ğı­nı gör­müş ol­ma­lı­lar. 
Cum­hur­baş­ka­nı­nın o çı­kı­şı­nı çok sert bu­lan­lar da ol­du ama bu ko­nu­da ve­ri­le­cek en kü­çük ta­vi­zin kaç yı­lın eme­ği­ni bo­şa çı­kar­ta­ca­ğın­dan kim­se­nin şüp­he­si ol­ma­sın. Her­kes ken­di işi­ni ya­pa­cak, as­ker as­ker­li­ği­ni, si­ya­set­çi si­ya­se­ti­ni. Bir ope­ras­yon ya­pı­la­cak­sa bu­nun ka­ra­rı­nı ül­ke­yi yö­ne­ten si­ya­set­çi ve­rir, as­ker ise uy­gu­lar. Bir ba­şa­rı­sız­lık du­ru­mun­da da he­sa­bı si­ya­set­çi ve­rir. 15 Tem­muz'dan son­ra za­afa uğ­ra­dı­ğı id­dia edi­len TSK, hem Fı­rat Kal­ka­nı ope­ras­yo­nun­da hem de Zey­tin Da­lı ha­re­ka­tın­da düş­ma­nı kıs­kan­dı­ran bir ba­şa­rı­ya im­za at­tıy­sa bu­nun ne­de­ni, her­ke­sin işi­ni en iyi şe­kil­de yap­mış ol­ma­sın­dan­dır.