Ey oğul;
Üç çeşit bürokrat vardır. 
Birincisi; atanmış: sadece rutin işleri yapıp ''bahçem kadar yağmur, pencerem kadar güneş, umurumda değil dünya yıkılsa kardeş'' misali sadece günü kurtarmaya çalışır.
İkincisi; adanmış: gecesini gündüzüne katmaya, bugünlere ve doğmamış torunlara yaşanabilir bir ülke bırakmaya çalışır. Gün gelir, malından mülkünden, sağlığından, aile efradından fedakârlık yapar. Kendinden sonra kurutulacak değil özenle büyütülecek eserlere kafa yorar. Rüyaları bile bu aziz millete hizmet edebilmekle ilgili görülür. Eserleri bugün olmazsa yarın övülür.
Üçüncüsü ise; dadanmış: bulunduğu makamı mevkii her fırsatta kendi şahsi menfaatlerine kullanmaya çalışır.  Sen daima adanmış olmaya çalış ki, dünya ahiret kazanan olasın oğul.
*
Ey oğul;
Kim olursa olsun insanları sev ama aşırı olup % 100 bağlanma. Buna annen - baban, evlatların, kardeşlerinde dâhil. Arada bir milim de olsa küslük payı bırak. Yarın çok değer verdiğin, sevdiğin kişinin bir milimlik küslüğü hiç sevmediğinin birinin yüz milimlik küslüğünden çok ağır gelir de kaldıramazsın oğul.
*
Ey oğul;
Vatandaş bir konu hakkında 'ben olsam' diyorsa o vatandaşa söz hakkı vermek lazımdır. Bazen en lezzetli meyveler çöplükte yetişen ağaçta görülebilir oğul.
*
Ey oğul;
Dualarımız -MIŞ gibi değil, kabul olacak-MIŞ gibi olmalı, olmalı ki makbul ola oğul.
*
Ey oğul;
Zorda kalan bir esnafa umut olamazsan hiç olmazsa bire bin katıp karalayarak kara- BULUT da olma. Çünkü herkes aynı konuma düşmeye adaydır oğul.
*
Ey oğul;
Emek ver olduğu ''kadar'' ama buna rağmen olmazsa üzülme, razı ol çünkü o da ''kader'' oğul.
*
Ey oğul;
Eskiden köye kente gidince, 'bize de uğra, bir acı kahvemizi içmeden gitme' diyenlerin sayısı epey olurdu. Ama şimdi değişti artık nesil. Akraban bile olsa canı gönülden 'bize de buyurun' demekten aciz. Lakin sen sen ol, yine eskisi gibi gurbetten gelenleri bir acı kahve içmeye davet et. Kazanan sen olursun oğul.
*
Ey oğul;
Gerçek dostluklar menfaat kavşaklarında belli olur. Çünkü bu kavşaklar kontrolsüzdür kaza çok olur. Bunun için kavşağa yaklaşırken çok dikkatli ol, sakın ola illa önce 'ben… ben'' geçem hissiyle davranma. Otuz kırk yıllık dostlukları otuz kırk saniye de bitirme. İş olacağına varır kaderinde yazılı ise bir şekilde alır oğul. 
*
Çocuklarımızı üniversiteye gönderirken cebine para, banka kredi kartı koyarken gönüllerine de birazcık öğütler / nasihatler koymaya çalışalım. Çalışalım ki, öğütlerimizi bitirmeden kredi kartların limitlerini bitirmesin. ''Hocam şimdi dinlemiyorlar ki''  desek te mutlaka tesir eder. İnanmazsanız deneyiniz.  (Sürçü lisan ettikse af ola!)