Deprem: Arzın içindeki bir noktada meydana gelen kırılmanın doğurduğu sismik dalgaların arz (dünya) yüzeyine kadar ulaşarak, onu sarsmasına denir.
Deprem büyüklüğü: Deprem enerjisinin aletsel değerine denir.
Fay (kırılma): Jeolojik katmanların dikey doğrultuda yer değiştirmeleri sonucunda, kırılmaları, yarılmaları ve bir düzlem boyunca kayıp çökmeleri yoluyla oluşan yer biçimine denir.
Şiddet: Her hangi bir derinlikte olan depremin, yer yüzünde hissedildiği bir noktadaki,  etkisinin ölçüsüne denir.
Odak noktası: yerin içinde deprem enerjisinin ortaya çıktığı noktadır.
Dış merkez: Odak noktasına en yakın olan, yer yüzündeki noktadır.
Odak derinliği: depremde enerjinin açığa çıktığı noktanın, yer yüzünden en kısa uzaklığına denir.
Mikro deprem: Büyüklüğü M= 3 ve daha küçük olan depremlerdir.
Sismoloji: Depremleri, daha genel olarak toprağın çeşitli hareketlerini inceleyen bilim dalına denir.
Sismograf: Depremin saatini, süresini ve şiddetini kaydetmeye yarayan aygıta denir.Türkiye'de buna bağlı 115 tane cihaz vardır.İlimizde de Çatak bölgesinde ve Sungurlu ilçesinde bulunmaktadır.Bu bölgelerde meydana gelen depremleri İstanbul'daki Kandilli rasathanesine sanal ortamda ulaştırmaktadır.
Aktif fay: Etkin, canlı,  olup, her an deprem üretebilecek konumda olan faylar.
Pasif fay: Tepki göstermeyen fay hatları.Mecitözü fayı gibi. 
Öncü deprem: Büyük depremlerden önce gelen, küçük depremlere denir.
Artçı deprem: Büyük depremlerden sonra devam eden, küçük depremlere denir.1996 Mecitözü depreminden sonra, 790 tane, 17 Ağustos depreminden sonra 3145 tane artçı deprem meydana gelmiştir. 4,5 şiddetindeki bir depremin artçıları genelde bir hafta, on gün sürerken; 7 şiddetindeki bir depremin artçıları bir iki yıl gibi uzun süre devam edebilir. Genelde meydana gelen depremin artçısı, en fazla bir derece altında olabilir.Yani 5 şiddetinde meydana gelen bir depremin artçısı, en fazla 4,9 şiddetinde olur.
Deprem ve Türkiye: Ülkemiz,yeryüzünün en önemli deprem kuşaklarından birisi olan  ''Akdeniz-Alp Himalaya''  deprem kuşağı içerisinde yer almaktadır.Bu nedenle;
* Topraklarımızın % 96 'sı deprem bölgesi,
* Nüfusumuzun  % 98 'zi buralarda yaşamakta,
* Bunların % 66 'sı her an deprem olabilecek yerler olup; nüfusumuzun % 70 'şi bu alan içerisinde
* 81 ilimizden, 57 bu bölgede,
* Sanayimizin % 75 'şi bu bölgede,
* Barajlarımızın % 92 'si deprem bölgesi içerisinde yer almaktadır.
Günümüzde; teknolojinin son surat ilerlediğini, ilmin, fennin baş döndürücü bir hızla geliştiğini görüyoruz.İlmin ve fennin ışığında  ilim adamları; (onların ışığında da  sivil savunmacılar) olası doğal afetlerde nerelerin daha çok tehlike arz edebileceğini önümüze sermektedir. Bize düşen sadece  bu mesajı çok iyi okumak, ciddiye almak ve ''Kuşku duyanın olumlu yönü, her şeyi mühim kabul etmesidir '' (Thomas Mann) sözünden hareketle,   gereken ne ise geç kalmadan yapmaktır. Başka bir ifade ile; TOPLUMDA TEMEL AFET BİLİNCİNİN YÜZEYSEL DEĞİL, CİDDİ ANLAMDA OLUŞTURULMASI ŞARTTIR! bunu başarabilirsek, problem olarak gözümüzde büyüttüğümüz bir çok husus gelişmiş ülkelerde olduğu gibi zamanla kendiliğinden ortadan kalkacaktır. İnanmazsanız bir deneyin efendim!