Hitit Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Uçar, yazdığı yazıda işgalci İsrail karşısında insanlığın neden Filistin’e destek olması gerektiğine değinmiş.

Prof. Dr. Metin Uçar’ın konuyla ilgili yazısı şöyle:

"Emperyalist güçler, Amerika, Siyonistler, kâfirler, insan hakları karşıtları, faşistler yani KÖTÜLER ne dersek diyelim sonuç değişmiyor, vicdan sahibi herkes BUNLARA karşı Filistin'in yanında olmalı. Neden mi? Çünkü bunlar bize, Filistinli şair Mourid Barghouti’nin dediği gibi, hep hikâyenin ikinci yarısını gösteriyorlar.

Mesela, mutlu mesut beyaz Amerikalı bir aileye saldırın bir Kızılderili’nin saldırısı ile başlattılar hikâyeleri, Hollywood filmlerini… Öncesinde beyaz adamın Kızılderili’nin ailesini, evini, köyünü nasıl yok ettiğini, acımasızca ateşe verdiğini YANİ hikâyenin birinci yarısını hiç anlatmadılar… Bizi Kızılderililere düşman edip KOVBOYLAŞTIRDILAR.

Afrika'yı sömürüp, vahşilere medeniyet götürüyoruz dediler. İnandık... Daha sonra bizlere medeniyet getirdiler. Meğerse VAHŞİLİĞE medeniyet diyorlarmış. .. Anladık…. Ya da anladık mı?...

Amerika'da onca evsiz, yoksul varken Amerikalı yöneticilerin (KÖTÜLERİN) İsrail'e milyarlarca dolar aktarmalarından anlamalıydık, en azından şüphelenmeliydik. İsraillilerin ücretsiz sağlık hizmeti alırken ya da üniversiteye ücretsiz giderken gariban Amerikalıların (İYİLERİN) bu hizmetleri çok pahalı olduğu için alamamaları bize çok şey söylüyordu oysa…. Mazlum Amerikalıların hallerini görmeli ve empati kurmalıydık. Aslında Malcolm X bize bunu söylüyordu. H.D. Theoreau Meksikalılara yapılan vahşeti anlatırken, Muhammed Ali Vietnam’a savaşı haksız bulurken tek dertleri bunları anlatmaktı. Fransız hükümetinin, İngiliz hükümetinin ya da diğerlerinin vahşetleri de ortada… Bunlara karşı mücadele eden yerli yabancı vicdan sahibi İYİLERE selam olsun.

Az önce çocuğu öldürülen bir babanın öfkesini, evi elinden zorla alınan aile fertlerinin tepkisi anlayabiliriz. Filistin’in tepkisi, çırpınışı bunu anlatır. Ama bir eli yağda bir eli balda Amerika’dan, Batı Avrupa’dan, Orta ve Doğu Avrupa’dan, Eski Sovyet bölgelerinden gelip mazlumların evlerini, tarlalarını, ibadethanelerini ellerinden alan yasadışı yerleşimcileri hoş göremeyiz. Üstelik tüm KÖTÜLERİN desteğini alarak bir apartheid rejimi kurup, hayatı oranın yerlilerine zindan eden bir rejime asla sempati ile bakamaz ve onu normalleştiremeyiz. Bunun için İsrail’i tanımamalı, lanetlemeli, boykot etmeliyiz.

Sosyal medya yeni hikâye anlatıcı aracımız. Maalesef sosyal medya da hikâyelerin hep ikinci yarısından başlıyor. Mazlumla zalimin birbirine karışmasını sağlıyor. Her gün ama her gün Filistinlilere yapılan zulmü gizlerken İsrail’i haklı çıkaracak şekilde, hikâyeleri yeniden kurguluyor.  Düşünsenize KÖTÜLERİN sonuna kadar desteğini alan, hiçbir uluslararası hukuk kuralını tanımayan İsrail Devleti yanına YASADIŞI YERLEŞİMCİLERİ alarak - evinizde otururken- evinizi işgal ediyor, aile ferlerinizden bazılarını öldürüyor, bazılarını yaralı bırakıyor, bazılarını tutukluyor… Siz bu zulme karşı çıktığınızda terörist ilan ediliyorsunuz. Hatta sizi çok daha iyi anlamasını beklediğiniz bazı insanlar “oh olsun!” diyebiliyor. KÖTÜLERİN yalanlarına onlarda ipe sapa gelmez yalanlar ekliyorlar.

KÖTÜLER, Siyonist yalanları Amerika’da; “ıssız çöle medeniyet götürmekle” süsleyip servis ediyor. Amerikalı için metruk çölü ihya etmek kulağa hoş geliyor, Avrupalılar ve bazı çok gelişmişler! içinde durum aynı...  Oysa dünyanın en önemli yerleşim alanları, kültür ve ticaret merkezlerinden söz ediyoruz.

KÖTÜLER, az çok oraları bildiğini bildiklerinden “yakın coğrafyadakileri” bu şekilde manipüle edemeyeceklerini biliyorlar. Ancak onları da iyi tanıyor ve nasıl etkileyeceklerini biliyorlar. Onlardan bazılarını “arkadan vurma” ve “toprak satma” hikâyeleri ile kandırabileceklerini biliyorlar. Tarihsel bazı olayları çarpıtarak saf zihinleri bulandırmak kolay olabilir. Üstelik potansiyel gruplar da buna hazır. Kim bu gruplar:

-Okumayı sevmeyen ama dizi filmleri tarih zannedenler (bunlar için fazla çabaya gerek yok, senaryoyu duymaları yeter). 

-Kendilerini entelektüel zanneden yarı-okumuşlar (bunlar zaten çantada keklik).

-Self-oryantalistler (hepsi propagandayı yaymaya da gönüllüler).

-Halkları düşmanlaştıranlar (özellikle doğulu halklara ve tabii ki Araplara karşı düşmanlıkları onları zaten hemen içine çeker).

-İdeolojilerini “din düşmanlığı” üzerine kuranlar (Arapları İslam’la özdeşleştirdiklerinden taraflardan birinin Arap olması onları kandırmaya yeter).

-Sempati duyana antipati duyanlar (Mazlum Filistinlileri savunanları sevmedikleri için Filistinlilere düşmanlık besleyenler kendiliğinden bu propagandaya inanırlar).

-“Bize yapıldığında neden sessiz kaldınızcılar” (bunlar sapla samanı karıştırır asıl sorumluları görmezler).

-Bir Filistinlinin bir beyanını/eylemini göstererek tüm Filistin tarihini ve on milyonlarca Filistinliyi mahkum edenler…

 Her yerde o yerin yapısına uygun propaganda. Propagandaya kanmadan Filistin’i destekleyenlere selam olsun.

‘Küçük esnaf can çekişirken  bir darbe de Bakanlık’tan yedi’ ‘Küçük esnaf can çekişirken bir darbe de Bakanlık’tan yedi’

 Filistin; Müslümanı, Hristiyan’ı, Yahudi’si, Ateisti ile Filistinlilerindir. KÖTÜLERİN teşviki ve desteği ile gelen, yerlilerin evlerine, kentlerine, köylerine, okullarına, hastanelerine, limanlarına, tren istasyonlarına, havaalanlarına, fabrikalarına, atölyelerine, çarşılarına, tarlalarına, zeytinliklerine zorla el koyan YASADIŞI YERLEŞİMCİLER asıl problemdir. Filistin mücadelesini desteklemek; sadece Mescid-i Aksa’nın değil ayrıca Doğuş Kilisesi’nin ve hatta Ağlama Duvarı’nın da gerçek özgürlüğe kavuşması demek.  Zira KÖTÜLERin desteğini alan YASADIŞI YERLEŞİMCİLERin kurduğu düzen sadece Müslümanlara zulmetmekle kalmıyor, Hıristiyanlara ve bazı Yahudi gruplara da zulmediyor. İşte bunun için “denizden nehire tüm yerel grupları ile özgür bir Filistin”i destekliyoruz.

 ÖZGÜR FİLİSTİN için çabalayanlara selam olsun…"