HABER-YORUM/EROL TAŞKAN

İki evlatları da engelli olan Özdemir ailesi, birbirlerine kenetlenip üzerlerine çöken bu ağır yükü sevgi ve merhametleriyle ortadan kaldırmış. 18 ve 16 yaşlarındaki engelli gençler Yiğit Han ve Ali Han, ailenin yükü olmaktan öte, hayata bağlanma sebepleri olmuş.

Baba İbrahim Özdemir ve anne Birdane Özdemir, adeta vatan nöbeti tutarcasına gözlerini kırpmaksızın çocuklarının başında 18 yıldır nöbet tutuyorlar. Sanıldığının aksine, hüzün ve hayal kırıklığının asla uğramadığını bu muhabbet yuvasında, onlara göre her şey normal seyrinde gidiyor.

Her evde olduğu gibi elbette bu hanede de ufak tefek sıkıntılar olabiliyor. Ancak bunların hiç birisi çocukların engel durumlarından değil, hayatın olağan akışından kaynaklanabiliyor.

Çocukların her ikisi de 6 yaşlarına kadar yürüyebilirlerken, DMD denilen hastalığın pençesinde, yatağa ve tekerlekli sandalyeye bağlı bir hayatın içine hapsolmuşlar.

Hastalık bedenleri hapsetiyor olsa da, ruhlarını, akıllarını ve mutluluklarını hapsetmeyi başaramamış. Olabildiğince kendine güven duyan, hayattan zevk alıp, hayata tutunan dev yürekli bu delikanlılar, anne ve babalarından bahsederken, cennet meleklerinden bahseder gibi özel ve sevgi dolu cümlelerle bahsediyor.

Özdemir ailesinin son beşiği olan Yiğit Ali'nin hikayesi ise bambaşka. Özellikle Ali Han, ısrarla küçük kardeş istemiş. Türkiye'de ilk olan bir tedavi yöntemi ile Primetasyon yöntemi olarak ifade edilen Sağlıklı Embriyo uygulaması ile tüp bebek tedavisi uygulanan aile, her iki evlatlarının da ismini verdikleri Ali Yiğit'i kucaklarına aldı.

Nur topu gibi olan iki yaşındaki Ali Yiğit, ağabeyi ile aynı doğum gününe sahip. Evin neşesi, evin huzuru olmuş. Ağabeylerinin bakımı ile ilgili üzerine düşen her vazifeyi yerine getiriyor. Bu söz belki abartılı gelebilir ancak, Ali Yiğit'in yataktan sarkan kolunu, yastığın üzerine koyması için işaret eden babasının sözünü anlayıp, hemen ağabeyinin kolunu öptükten sonra, yastığın üzerine koyduğunu gördükten sonra, dilimizden dökülen tek söz "Maşallah" demek oldu.

Sevgi yumağıyla örülü Özdemir ailesinin yuvasında, elem keder uğramamış. Belki de en çok elem keder görülmesi muhtemel bu hanenin duvarlarını sevgileriyle kale burcu gibi ören anne ve baba, adeta evlatları için canını ortaya koymuş. Of bile demedikleri evlatlarını bir an bile gözlerinin önünden ayırmıyorlar.

Her gece en az 10 kez sağa sola dönmesi gereken çocuklar, 18 yıldır anne baba tarafından istisnasız olarak yatakta çevriliyor.

Fotoğraftan önce, oğullarının ipek gibi olan saçlarını itina ve sevgiyle tarayan anne Birdane hanım, "Oğullarım yakışıklı çıksın." diyerek, en küçük ayrıntıda bile onların mutluluğunu düşündüğünü ortaya seriveriyor.

Yiğit Han pek konuşkan olmasa da, kendinden iki yaş küçük olan kardeşi Ali Han, kendisini asla engelli görmediğini, bunu üzüntü kaynağı yapmadığını söylüyor.

O'nu üzen en önemli konunun, kendisine acıyası ifadelerle bakan gözlere sahip insanlardan rahatsız olduğunu belirtiyor. Kendisini de, kardeşini de acınası bir halde görmüyor. Ama sağlığın ne anlama geldiğini çok iyi biliyor ve hususen kendi yaşıtlarına küçük ama çok önemli bir öğütte bulunuyor; "Herkes sağlığının kıymetni bilsin, ayakkabı alamadık ya da şunum yok-bunum yok diye kimse üzülmesin. Hayatta en önemli şey sağlıktır, sağlıkları yerindeyse, hiç bir şey üzülmeye ve kalbinize yük etmeye değmez."

İşte bu sözler kitabın tam orta yerinden ve yürekten söylenmiş sözler.

PLAYSTATİON 4 İSTİYORLAR

Dışarı çıkabilme imkanları kısıtlı olan bu gençler, doğal olarak günlerinin çoğunu yataklarında geçiriyor. Böyle olunca da vakit geçirmek için oyun ya da internet onlar için hayati bir önem kazanıyor. Zar zor ağızlarından cımbızla aldığımız isteklerinin Playstation 4 olduğunu öğrenince, bunu da bu sütunlardan okurlarımızla paylaşalım istedik. Olur da bu genç kardeşlerimize bu oyun setini hediye etmek isteyen çıkarsa, biz de bu mutluluk ve onura ortak olmak istiyoruz.