Rahmetli ilim adamı Prof.Dr.Oktay Sinanoğlu şöyle diyor: '' TÜRKÇE GİDERSE TÜRKİYE GİDER.'' 
Tarihimizi yeterince bilmemek ve anlamamakla, kültürümüze yabancılaşmakla, dilimizi yozlaştırmakla ilgili o kadar önemli toplumsal problemlerimiz var ki, bazen hangisini gündeme getireceğimi bilemiyorum. Bir toplumu millet yapan değerlerden birisi dildir.   
Yüz yıla yakın zamandır Türk diline yönelik şer kuvvetler tarafından bir yozlaşma hareketi yapılmasına rağmen, ülkemizde devam eden dil tahribatına karşı ne bir çalışma, ne bir gayret görememek geleceğe umutla bakmamıza engel olan sebeplerden bir tanesi olarak karşımızda durmaktadır. Yine üzülerek ifade etmek gerekir ki, bu yozlaşmaya ülkemizin önemli kurumlarından olan Türk Dil Kurumu ve devlet televizyonu olan TRT seyirci kalmaktadır. Üniversitelerimiz, tiyatrolarımız, sanatçılarımız, aydınlarımız, gazeteci ve yazarlarımız bu yozlaşmanın adeta bir parçası haline gelmiş, birçok yabancı kelime ve deyimin dilimize yerleşmesine bilerek veya bilmeyerek katkı sunmaktadırlar. Eski kitapları anlamayan bir nesil yetişmiştir. İşyeri tabelalarının, kullanılan isimlerin çoğunluğu yabancı kelimelerden oluşmaktadır. Sosyal medyanın gençlerimizi esir almasıyla birlikte adeta Türkçe unutulmuş argo tabiriyle'' tarzanca'' adı altında bir dil icat edilmiştir. Hiçbir konuda tasarrufa gidemeyen halkımız dili kullanmada son derece tutumlu davranmakta sınırlı sayıda kelimeyle dar kalıplara sıkışmış Türkçe konuşmaya çalışmaktadır. Okullarımızda okutulan ders kitapları bile bu kötü gidişi körüklemekte ve bir fayda sağlamamaktadır.
Bir milletin ''millet'' olabilmesinin ana direklerinden biri de dildir. Bir milletin dilini bozmak ve yozlaştırmak en büyük kötülüktür. Sürekli değişen ve yozlaşan dillerde ölümsüz eserler kıymetini yitirir, yalnızlığa mahkum olur. Ne yazık ki, bu dil yozlaşması girdabına kapılmış masum gençliğimizin çoğu bu acı gerçekten habersizler.
Dil manevi değerlerimizin temel taşlarından biridir. Bu temeli sarsmak ve yıkmak isteyenlerle mücadele etmek her Türk vatandaşının asli görevi olmalıdır. Dilimizi tahrip etmeye çalışanlara fırsat vermemeliyiz. 
Rıza Akdemir ''Türk Gençliğine Mektuplar'' adlı eserinde şunları yazmıştır:
(''Milletimizin kültür hazinesine, tarihine, edebiyatına yöneltilmiş en sinsi, en hain hücumlardan biri ve şüphesiz en tehlikelisi, dilimize yapılan tecavüzdür. İmparatorluk dili olan,  bayrağımızla birlikte büyük muhteşem günler yaşamış olan Türkçe, tarihin akışı içinde gelişmiş, güzelleşmiş, her manayı, her fikri ifadeye muktedir, zengin, renkli, şiir dolu bir özellik kazanmıştır.Bu dil çağlar boyunca Türk zevkinin, irfanının, idrakinin en güzel tercümanı olmuştur.
Türk zevkinin, kültürünün mihenk taşı olan masallar, hikayeler, bu dilin kelimeleri ile örülmüş şiirlerimiz, şarkılarımız, destanlarımız, manilerimiz bu dilin sıcak sütü ile yoğrulmuştur.
Dilleri aynı olmayan insanların aynı ülkü bayrağı altında toplanmasına, aynı şeyi sevmesine, aynı heyecanı duymasına imkan var mıdır? Zaman akışı içinde bir millet büyük felaketlere uğrayabilir. Bayrağı çalınabilir, ordusu mağlup ve esir olabilir, toprakları işgal edilebilir. İman gücünü kaybetmemiş bir millet bu zor durumdan yine de sağ salim ve zaferle çıkabilir. Ama bir milletin dili çalınırsa her şeyi bitmiş, bütün fikri eserleri, bütün sanatı, şiiri derin bir kuyuya atılmış olur. Beşikler sallanmaz, kalemler yazmaz, insanlar birbirleri ile anlaşmaz olur, milli birlik çözülür. Geçmişi geleceğe bağlayan köprü yıkılır. Tonlarca kitap, binlerce cilt mezara gömülür. İçlerinde tek bir fikir eserine sahip olanları göremezsiniz. İçlerinde milletimize mal olmuş tek şiir sahibi olanları yoktur. Zevke, iyiye, güzele, tarihe doğuştan düşmandırlar. Kerkük'ün gözyaşını bilemezler, Kuzey Vietnam'a ağıtlar yazarlar. İstiklal Marş'ından ezan sesi duymuş şeytan gibi ürkerler. Enternasyonal marşı iyi bilirler, ''Safahat''tan haberleri yoktur.
Sevgili Çocuğum!
Asırlar önce batılı bir bilim adamı '' yalnız Türkçe konuşarak Viyana'dan Pekin'e gidebilirsiniz.'' Demişti. Korkarım ki bu gidişle ve dışarıda tarihi düşmanımızın, içeride bazı bozguncuların gayreti ile Türkçe konuşarak Ankara'dan Kars'a gidemeyeceğiz. Bu dil anarşisi kimlerin ekmeğine yağ sürer takdir edersin sanırım. Bu yangını söndürmek de senin neslinin vazifesidir. Unutma!...)