Ahlatcı Yatırım Genel Müdür Yardımcısı gazetemiz yazarı Tonguç Erbaş, bu haftaki yazısında savaşın piyasaları etkisini  kaleme aldı.

İsrail-Filistin gerginliği piyasalarda belirsizliği beraberinde getirdi. Küresel piyasalar çatışmaların getirdiği belirsizlik ve tedirginliğin gölgesinde haftaya negatif bir seyir ile başladığını anlatan Erbaş, yazısında şu ifadelere yer verdi;

"Yakın coğrafyamızda binlerce kişinin ölümüne neden olan ve hala yıkımları devam eden bir insanlık dramı ile burun burunayız. Bütün dünyanın yakından takip ettiği İsrail – Filistin savaşının bilançoları yavaş yavaş kendini belli etmeye başladı.

Jandarma Öbektaş Köyü öğrencileriyle buluştu Jandarma Öbektaş Köyü öğrencileriyle buluştu

Müslümanların kutsal mekânı Kudüs’teki Mescid-i Aksa Camii’nde geçtiğimiz Nisan ayında yaşanan şiddet olayları aslında iki ülke arasında gerilimin yeniden alevlenmesine neden olmuştu. Sonrasında ise Gazze şeridini yöneten Filistinli militan grup Hamas’ın geçtiğimiz hafta sonu 7 Ekim’de İsrail’e yönelik başlattığı Aksa Tufanı Operasyonu ve İsrail’in karşılık olarak savaş ilan etmesi bütün dünyada ses getirdi. İşte tam da bu gelişmeler altında işin insani boyutuyla birlikte piyasalara olan etkileri açısından baktığımızda belki de ekonomik verilerden daha ziyade, yaşanan sıcak gelişmelerin ve jeopolitik risklerin konuşulduğu bir haftayı geride bıraktık. Rusya-Ukrayna savaşından sonra bütün dünyanın tanıklık ettiği en büyük çatışmanın hem toplumsal hem de ekonomik bilançosunu tahmin etmek için henüz erken ancak iki ülke arasındaki gerilimin tırmanması para piyasalarında denge unsurlarında oynaklığa neden oluyor.

İsrail-Filistin gerginliği piyasalarda belirsizliği beraberinde getirdi. Küresel piyasalar çatışmaların getirdiği belirsizlik ve tedirginliğin gölgesinde haftaya negatif bir seyir ile başladı. ABD endeksleri satıcılı bir görünüm sergilerken gün içerisinde gelen tepki alımları ile birlikte günü yükselişle kapadı. Hafta genelinde de New York borsasının prim kaydettiği gözlenirken iki ülke arasındaki gerilimin devam ettiği hafta kapanışında S&P 500 endeksinde kayıpların olduğunu ve risk iştahının düştüğünü gördük. Avrupa borsaları da ilk gün İngiltere’de FTSE100 endeksi hariç düşüşle güne başlarken kapanışta da toparlayamadı. Hafta ortasında karışık seyreden Avrupa borsası haftanın son işlem gününde de düşüşle açıldı. Haftayı ise kapatırken satıcılı görünüm devam etti. Yurtiçinde politika yapıcıların yeni dönem ekonomi modelleri ile birlikte Türkiye Ekonomisi için temel taşları atılırken hemen yakınımızda yeni bir savaşın başlaması gündemi değiştirmekle beraber tarihinin zirvesinde seyreden Borsa İstanbul’da da kayıplara neden oldu. Yurtiçine baktığımızda da Borsa İstanbul’da hafta başlangıcında prim kaybı yaşandı. Piyasanın ilk tepkisi olarak böyle bir başlangıç olası beklentiler içerisinde değerlendiriliyordu. Borsa İstanbul endeksi haftanın ikinci gününü primle kaybetmeyi başardı ancak hacimlerin sınırlı kalması, panik satışları ve hâlihazırda karda olan yatırımcıların değişen gündemin etkisiyle karlarını kaybetmek istememesi hafta genelinde kayıplara neden oldu. Bist100 endeksi 8054 puan seviyesine varan geri çekilmeler yaşarken gelen tepki alımları güçsüz kaldı ve hafta kapanışında da negatif seyir devam etti. Yurtiçinde siyaset yapıcılardan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından art arda yapılan ılımlı açıklamalar ve bir taraf olmaktan ziyade arabuluculuk hususunda elinden geleni yapmak konusunda hazır olduğunu ifade eden Erdoğan’ın yönetimindeki Türkiye’nin dengeli bir strateji izleyeceğini düşünüyoruz. Bu sebeple bu geri çekilmelerin hâlihazırda kendi zirvelerine yakın seyreden Borsa İstanbul’da makul karşılanabileceğini ancak sınırlı kalacağını düşünüyoruz. Şu anki konjonktürün dışında, bu gerilimin daha geniş çapta devam etmesi halinde borsalar üzerinde olumsuz etkilerinin derinleşmesi beklenebilir. Ortadoğu hem demografik yapısı gereği hem de üzerinde bulunduğu coğrafya itibari ile gerilimin yüksek olduğu topraklar. Son yaşanan gelişmeler bu gerilimin tırmandığını, en son İsrail’in Lübnan’ı bombalaması ile birlikte belki de İran, ABD ve başka devletlerin de dahil olabileceği ihtimalini beraberinde getiriyor. Savaşın mevcut seyri daha geniş kitlelere yayılır ve hem toplumsal hem de ekonomik daha büyük enkazlara neden olabilecek bir yöne doğru giderse şüphesiz bütün dünyaya sirayet edecek yeni bir dönemi de ilerleyen süreçlerde konuşabiliriz.

Doğrudan olmasa da savaşın geniş çapta devam etmesine yönelik endişelerin tetiklenmesiyle risk iştahı baskılanırken, başta petrol fiyatları olmak üzere emtia piyasası artan talep karşısında bu gelişmelerden pozitif etkileniyor. Küresel petrol tedarikinde İsrail’in rolü kısıtlı ancak çatışmaların ABD’nin İran’ı suçlamasıyla birlikte daha geniş çapta yaşanma endişesi ve İran Hükümetinin herhangi bir misillemeye karşı petrol tarafında yaptırımlara gidebileceği düşüncesi şüphesiz petrol fiyatlarının yükselmesine neden oldu. Brent Petrol küresel faiz artışları ve son ABD verilerinin ardından 83 dolar seviyesine varan geri çekilmeler yaşamıştı. Yükselen tansiyonun küresel petrol arzını olumsuz etkileyebileceğine yönelik endişeler petrol fiyatlarında yukarı yönlü fiyat hareketine neden oldu ve yaşanan gelişmelerin ardından Brent Petrolün varil fiyatı yeniden 90 dolara yaklaştı. Hafta ortasında yaşanan gerilimin fiyatlamalar üzerinde etkisinin daha sınırlı kalması ve normalleşmeye dönmesi ile birlikte petrol fiyatlarında nispeten geri çekilme gözledik. Ancak hafta kapanışı itibari ile iki ülke arasındaki gerilimin 1 haftayı tamamlaması ancak gerilimin tırmandığını gösteren gelişmeler ile birlikte fiyatlamanın yeniden 90 doların üzerine çıktığını görüyoruz.

Hamas’ın İsrail’e saldırması ile birlikte Ortadoğu’da yaşanan bu gerilim, finans piyasalarında dalgalanmaya neden olurken özellikle döviz ile altın tarafında belirsizliklerin ve endişelerin ani değişen fiyatlamalara etkilerini gördük. Döviz ve altın tarafında artan talep ile karşı karşıyayız. Altının onsu artan jeopolitik riskin ardından yeniden güvenli liman olma özelliği ile öne çıktı ve kendini 1850 dolar seviyesinin üzerine atmayı başardı. 6 Ekim ile biten haftada altının onsu 1.832 dolar seviyesinde kapanış görürken yaşanan gelişmelerin ardından ilk işlem gününde 29 dolar birden yükseldi ve 1861 dolar seviyesinde kapanış gerçekleştirdi. Geçtiğimiz hafta sonu ise 1932 dolar seviyesinden kapanış yükselişin devamı ile gerçekleşti. Spartan Capital Securities'in baş ekonomisti Peter Cardillo artan altın talebi ve altının yeniden öne çıkması ile alakalı olarak ise; "Bu, insanların portföylerinde neden altına ihtiyaç duyduklarının iyi bir örneği. Uluslararası çalkantılara karşı mükemmel bir koruma sağlıyor" ifadelerini kullandı. Yukarı yönlü benzer hareketler Borsa İstanbul’da Altın Sertifikasında da yaşandı. Yurtiçi gram altın da ise hem ons altının hem de DolarTL kurunun pozitif fiyatlanmasının etkisi ile birlikte 50 Günlük ortalamasının üzerinde fiyat hareketi görüyoruz. Altının yanı sıra gümüş, bakır ve platin gibi diğer değerli metallerde de yukarı yönlü bir trend hareketinin hakim olduğunu görüyoruz.

Petrol fiyatlarında belirsizliklerin devam etmesi ve çatışmaların daha geniş çapta yaşanması durumunda Brent Petrolün varil fiyatı 100 dolara varan seviyeleri test edebilir. Altın ise hem petrol fiyatlarındaki artış hem de yaşanan gerilimler sonrası kritik 1900 dolar seviyesinin üzerinde fiyatlanıyor. Bu durum ons altında yeniden 2000 dolar seviyelerine doğru yükselişe olanak tanıyabilir. Yükselen petrol fiyatlarının küresel bazda enflasyon endişesini de artırabileceği beklentisini atlamamak gerek. Burada da Merkez Bankaları’nın yılın geri kalanı için faiz artırım döngülerinde hangi seviyelerde ne kadar uzun süre kalacakları ve para unsurlarındaki fiyatlamaların tekrar ne zaman normalleşeceği olacak.

Bu tarz jeopolitik gelişmeler piyasalar üzerinde volatiliteye neden olur. Özellikle altının yeniden yatırımcılar tarafında öne çıktığını görürüz. Daha önceki dönemlerde yaşanan benzer gelişmelerde gösteriyor ki; İsrail-Filistin gerilimi petrol arzı üzerinde sınırlı etkiye sahip ve bu nedenle buradaki fiyat artışları geçici oluyor. Ancak geçtiğimiz hafta sonu itibari ile aniden dünyayı etkisi altına alan bu gelişmelerin finans piyasasına etkilerini ve gidişatın ne olacağını önümüzdeki süreçte gelen haber akışı ve bu sürecin ne kadar devam edeceği belirleyecek. Bu süreçte fiyatlamaların normalinden ne kadar saptığını ve trendin yönünü iyi takip etmek, bütün riskleri ve ihtimalleri değerlendirerek her zaman güvenli bölgede kalabilecek yatırım stratejilerini belirlemek gerekiyor.