BİLANÇO DÖNEMİNDE TEMEL ANALİZ DETAYLARI

2023 yılı ilk çeyrek bilançoları açıklamaya başlarken, yatırımcıların, yatırım kararı alırken halka açık şirketlerin bilanço tablolarını temel düzeyde analiz edebilmeleri önemli.

Öncelikle finansal tablolar şirketlerin belirli bir dönem içerisindeki mali durumunu gösterir. Finansal tabloların amaçları; kullanıcı kitlesine ekonomik kararlar alırken işletmenin finansal durumu, finansal performansı ve nakit akışları hakkında faydalı olacak bilgileri sağlamaktır.

Finansal tablolar ayrıca, kullanıcılarının ve yöneticilerinin işletmenin gelecekteki nakit akışlarını ve performansını daha doğru ve akılcı tahmin etmelerine yardımcı olurken, finansal faaliyet dönemleri arasında kıyas yapabilmeleri için de imkân tanır.  Finansal tabloların unsurları; Varlıklar, Yükümlülükler ve Özkaynaklardır.

Varlıklar; geçmişte meydana gelen olaylar sonucunda ortaya çıkan, hâlihazırda işletmenin kontrolünde olan ve gelecekte işletmeye ekonomik fayda sağlaması beklenen değerlerdir. Duran varlıklar ve dönen varlıklar olmak üzere ikiye ayrılırlar. Dönen varlıklar, işletmenin sahip olduğu, faaliyet döngüsü içerisinde (en fazla 1 yıl) paraya çevrilmesi, satılabilmesi ya da tüketilmesi öngörülen ticari amaçlı elde tutulan varlıklardır. Bir varlığın dönen varlıklar içerisinde yer alabilmesi için bilançonun açıklandığı tarihten itibaren 12 ay içerisinde paraya dönmesi esası aranır. Dönen varlıklarda periyotlar arasındaki artış, şirket iş hacminin genişlediğini gösterir ki bu da genelde olumlu bir sonuçtur. Duran varlıklar ise, gelecek faaliyet dönemi içerisinde paraya dönüştürülmesi, tüketilmesi öngörülmeyen ve 1 yıldan daha uzun bir sürede işletmenin yararlanabileceği varlıklardır. Özellikle maddi duran varlıkların artması uzun vadede üretim faaliyetinde bulunan işletmeler açısından işlerin büyümesi, kapasitenin artması, üretimin artması ve doğal olarak kazançların artması olarak yorumlanabilir. Duran varlıklar ve dönen varlıkların toplamı ise aktiflerdir. Aktifler dediğimizde ise yatırımlar aklımıza gelir. Kısa vadeli yatırımlar dönen varlıklarda, uzun vadeli yatırımlar duran varlıklarda gösterilir. Eğer bir işletme nakdini kasa da kullanıyorsa bu da bir yatırımdır ancak karlı değildir.

Eğer bir finansal tabloda duran varlıklar dönen varlıklardan fazla ise; bu işletmenin üretime dayalı bir işletme olduğunu, yatırımlarını makine, tesis, fabrika gibi daha uzun vadede getiri sağlayabilecek alanlara yaptığını düşünebiliriz.  Tam tersi durumda ise; işletmenin dönen varlıkları duran varlıklardan fazla ise daha fazla nakit ve stok olduğunu düşünebiliriz. İşletme bir ticari malı üretim yapmadan alıp satıyor olabilir. Kısa vadeli yatırımlarda hazır değerler, menkul kıymetler, ticari alacaklar ve stoklar kalemleri bulunur. Para hazır değerlere yaklaştıkça likidite artar. Likiditenin belli oranlarda yüksek olması işletme açısından olumludur. Likiditesi yüksek olan bir işletmenin kredi bulması da daha kolaydır. Dönen varlıklar içerisinde en riskli olan ise stoklardır. Stokları satamama riskiniz vardır. Diyelim ki stokları sattınız önce alacak olarak yazılır sonrasında tahsil edilmesi gerekir. Ticari alacaklarda yer alacak bu paranın tahsil edilememe riski vardır. Para kasanızdaysa likiditeniz en yüksek seviyededir. Peki, yüksek likidite her koşuldu olumlu bir durum olarak mı nitelendirilmelidir? Şöyle düşünün; bir işletme sahibisiniz, paranızın tamamını ya da büyük bir kısmını kasaya koyuyorsunuz. Kasa paranızda diye likiditeniz yüksek evet ama para kasada beklerken çalışmıyor, enflasyon karşısında değer kaybediyor. İşte buna da atıl fon deniyor. Özetle hazır değerlerin fazlası atıl fonu oluşturuyor ki bu da çalışmayan para demek, boşuna bekleyen para demek. Menkul kıymetlerde de nakit benzeri gibi risk daha azdır. Menkul kıymetlerde paranızı tahvil, bono ve senet gibi menkul kıymetlerin alıp satımını gerçekleştirerek faiz geliri elde etmenizi sağlar. Bu sebeple atıl fonun değerlendirilmesi açısından olumludur. Getirisi vardır. Menkul kıymetlere yapılan yatırımlar geçici yatırımlardır. Paranın sürekli burada durması ya da işletilmesi de stokların ya da üretimin olmaması, işletmenin ana faaliyetini gerçekleştirmemesi anlamına gelir. Bir işletmenin ticari alacağının olması o alacak karşısında bir ürün ya da hizmet sattığı anlamına gelir ki bu olumlu karşılanır. Burada da ticari alacağa karşın satışı gerçekleştirilen ürünün vadeli satışından kaynaklanan tahsilat riski mevcuttur. Ticari alacak kaleminde yükseliş likiditeyi düşürür. Dönemler arası ticari alacaklarda yükseliş vadeli satış yapıldığını, peşin yapılan satışların düştüğünü gösterir. Alacakların azalması ve paraya hızlı dönmesi işletme için olumludur. Stoklar ise satışlardan etkilenir. Satışlar fazla ise stokların erimesini az ise büyümesini bekleriz. Bir diğer ihtimal ise şirketlerin stok bulundurma stratejileri olabilir. İşletme maliyetleri ve enflasyonu göz önünde bulundurarak maliyetlerin artacağı beklentisine sahip ise ucuzken stokları artırabilir. Stokların artması maliyetleri arttırır. Azalması ise depolama maliyetlerinden dolayı giderlerin azalmasına neden olur. Bu sebeple stoklarda az ya da kontrollü gidilebilir. Burada önemli olan faktör iletme üretiminde aksaklığa neden olmayacak kadar emniyet stoklarının altına düşmemektir.

Uzun vadeli yatırımlar açısından bakacak olursak; duran varlıklar daha uzun vadeli yatırımları ve üretimi ifade eder. Makine, Üretim tesisi, arazi, bina, araç vs. işletmede artması üretim adına olumludur. Uzun vadede üretim yapılması beklenir. Buraya yapılan yatırım uzun vadede kazandırabilir, işlerin büyümesi açısından olumludur. Ana faaliyete yatırılan para maddi duran varlıklarda yer alır ki, bunun fazla olması istenir.

Kısa vadeli yükümlülükler ve uzun vadeli yükümlülükler finansal borçları temsil eder. Kısa vadeli finansal borçlar şirketlerin kullandıkları kredi ve finansman araçları ile temin ettikleri borçları gösterir. Borçların faiz giderleri de finansal giderler kısmında yer alır. Yüksek faiz ortamında kısa vadeli borcun artması finansman giderlerini yükselteceği için de karlılığın düşmesine neden olur. Uzun vadeli finansal borçlar ise şirketlerin 1 yıldan uzun vadeli kullandıkları kredi ve borçları ifade eder. Faiz giderine sebep olur. Burada finansal borcun düşük faiz oranları ile temin edilmesi önemlidir. Ticari borçlar ise; ticari faaliyetlerden doğan borcu ifade eder ve finansman gideri oluşturmaz. Ticari borç devir hızı önemli olmakla birlikte bu kalemde artış şirketin borç ödemede sıkıntı yaşaması olarak yorumlanabilir.

Öz kaynaklar ise şirketin yatırımlarını finanse ettiği iç kaynakların toplamıdır. Aynı zamanda şirketin defter değeri olarak bilinir. Bu kalemde artış şirket için olumludur. Net işletme sermayesi ise dönen varlıklardan kısa vadeli yükümlülüklerin çıkarılmasından sonra kalan likit varlıkların toplamını gösterir. Net işletme sermayesinin negatif olması işletme sermayesi eksikliği nedeni ile borçlanmaya, finansal giderlere ve karlılığın düşmesine yol açar. Yatırımcılar açısından hangi şirkete yatırım yapabileceklerini belirlemek, kıyaslama yapabilmek ve şirket finansallarını değerlendirebilmek açısından finansal durum tablolarını daha detaylı analiz etmek doğru kararlar almak açısından önemlidir.

Merkezi İstanbul Maslak’ta bulunan Ahlatcı Yatırım Menkul Değerler A.Ş. İstanbul Göktürk, Ankara İrtibat Büroları ve Çorum Şube ile BİST, VİOP, Forex, Opsiyon ve Yurtdışı Vadeli Ürünler (Futures), Bireysel Portföy Yönetimi ve Kurumsal Finansman alanlarında hizmet vermektedir. Ahlatcı Yatırım markasıyla sermaye piyasası faaliyetlerine başlayan kurumumuz, kalite ve güven prensiplerine bağlı, kurumsal bir yönetim yapısına sahiptir. Sizde yatırımlarınızı Ahlatcı Yatırımda değerlendirebilirsiniz.

Çorum Şube İletişim Bilgileri;

Gülabibey Mahallesi, Eğridere Sokak No:17 Merkez-Çorum

Çağrı Merkezi:

444 0 968 - 0850 450 0066

İletişim:

Tel :  +90 364 211 1019

Fax : +90 212 290 2141

+90 538 406 7166

E-mail:

bilgi@ahlatciyatirim.com.tr