DÜNYA ENGELLİLER GÜNÜ

Organları veya vücutlarının bir kısmı iş göremez hâle gelenlerle, zihinsel açıdan yetersizlik ve dengesizlik gösteren kişilere engelli (sakat) diyoruz. Sakatlık, insanların istemleri dışında oluşan bir durumdur. Doğuştan olabileceği gibi sonradan da ortaya çıkabilir.3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Sakatlık, insanlığın ortak sorunudur. Engelliler Günü boyunca sakatlık sorunu, sakatlığın önlenmesi ve engellilerin eğitimi üzerinde durulur. Radyo ve televizyonda konu ile ilgili programlar yayınlanır. Okullarda her gün farklı bir engellilik konusu işlenir. Türkiye'de nüfusun %12,29'u, yani yaklaşık 8,5 milyon kişi engellidir. Erkeklerde bu oran %11,10; kadınlarda ise %13,45'tir.

Günlük hayatta "özürlü, engelli, sakat" kelimelerini sık sık duyarız. Bazen de kaba ve halk tabiriyle "lom sözlü" denilebilecek insanlara rastlarız. Bu tür insanlar, ağızlarından çıkan sözün nereye gittiğini hesap etmezler; daha doğrusu edemezler. Yoksa bilinçli bir insan, bu tür kelimeleri kullanırken iki kere düşünür. Engelli bir şahıstan bahsederken "kör, topal, çolak" gibi kelimeler sarf ederek veya engelli vatandaşın taklidini yaparak incitmeyi alışkanlık hâline getirirler. Ben çocukken bir yakınım için böyle bir kelime duyunca ve taklidi yapılınca çok üzülmüştüm. Aradan 50 yıl geçmesine rağmen, o şahsı gördüğümde (kendi de son dönemde ayakta namaz kılamadı) kullandığı kelimeyi ve yaptığı taklidi hâlâ hatırlıyorum. Ve "Men dakka dukka" tabiri ile şu mısralar aklıma geliyor:

"Bacağımla alay etme, pek topal diye / Bir sorsana o topallık nereden hediye?" (Kul Sadi)

Biliyoruz ki incitici sözler ve alay kastı taşıyan taklitler dinimizce de yasaklanmıştır.

Özellikle son yıllarda, engelli vatandaşlarımızın daha az engelle hayatlarını sürdürebilmeleri için maddi-manevi takdire şayan çalışmalar yapıldığını görüyoruz. Bu bağlamda emeği geçenlere teşekkür ediyoruz. Peki yapılanlar yeterli mi? Elbette yetersiz. Fakat tüm engellerin bir çırpıda ortadan kaldırılması da mümkün değildir. Yine de gösterilen gayret ve hassasiyeti görmek, engelli vatandaşlarımızı ve yakınlarını rahatlatır; belki de dualarını almaya vesile olur. Kim bilir, o dualar kabul olur da nice bela ve musibetleri bertaraf eder.

Yıllar önce ilçede bir engelli vatandaş, belediyenin yaptığı çalışmalar nedeniyle evinden işe giderken çukura düşer. İş yerine gidince telefonu eline alır ve belediye başkanını arar:

"Şuradaki çalışmayı bir an önce bitirseniz, hiç olmazsa kazdığınız kanaldan karşıya geçmek için geniş tahtalar koysanız da rahat yürüyebilsek. 100 metrelik yolda on defa düşüyorum. Ailenizde engelli varsa beni ancak o zaman anlarsınız…" diye serzenişte bulunur. Peki Reis Bey ne yapar? Hemen engelli personelin amirini arar ve şikâyet eder. Akabinde müdür bey, engelli personeli çağırır ve "Niye telefon ediyorsun?" diye bir de fırça atar. Düşünüyorum da nereden nereye gelmişiz…

Bir öğretmenimiz, "Çocuklar, yetkili olmasanız da şimdiden kafa yorun; çevrede gördüğünüz aksaklıkları, hayallerinizi ve önerilerinizi günlüğünüze yazın. Gün gelir daha iyisi yapılır da en azından siz de mutlu olursunuz" derdi. Ben de etkisiz de olsam birçok konuda karalamalar yapıyorum. 20-25 sene önce belediye başkanı olsam; hastaneden saat kulesine, oradan diğer bölgelere doğru kaldırımlara tek hat profil demir çekerim, görme engelliler onu takip ederek kendi başlarına çarşıya pazara gider gelirler diye hayal ederdim. Yıllar sonra belediyemizin engellilere yönelik farklı bir parke taşıyla yol rehberi yaptığını görünce çok sevindim. Bu noktada önceden hayal ettiklerimizin farklı kurumlarda (okullarda, camilerde, kütüphanelerde vb.) hayata geçirildiğini görmek insanı gerçekten mutlu ediyor.

Geçenlerde yolda yürürken aynı istikamete giden görme engelli genç bir delikanlının koluna girdim. Biraz sohbet ettik. Çarşı pazarda karşılaştığı zorlukları sordum.

"Abi, bugün çarşıda yürürken bilmeden birine çarptım. Adam az kalsın beni dövecekti. 'Kör müsün?' dedi. 'Evet, körüm.' deyince çekip gitti." Dedi. "Peki sonra özür diledi mi?" diye sorunca, "Ne gezer…" diye cevap verdi.

Netice olarak; hepimiz her an engelli olmaya adayız. Engellileri anlamalıyız.

Özellikle depremler, yangınlar, seller ve ikaz-alarm durumları için yapılan planlarda engelli vatandaşların mutlaka özel olarak düşünülmesi gerekir. (Belki vardır ama ben uygulamada pek görmedim.) Örneğin doğal afetlerde engelli tahliyesi, akabinde engelliler için özel tasarlanmış çadır alanları, farklı güvenlik tedbirleri ve bu planlamaların tatbikatlarla kamuoyuna duyurulması sağlanabilir. Maalesef başına gelmeyen pek düşünmüyor…

* Siz hiç gözlerinizi bağlayıp annenizi görmeyi denediniz mi?

* Siz hiç kollarınızı bağlayıp birinin size yemek yedirmesini beklediniz mi?

* Siz hiç engelli bir çocuğu kucağınıza alıp apartmanın 4. katına çıkarmaya çalıştınız mı?

*Ayakkabım yok derken ayaksız bir adam gördüm." sırrınca, engelli ve ailelerinin Allah yar ve yardımcısı olsun. Engelliler engelsiz olsun…

ÇOK AĞLADIM ANNE!

Karşıdan karşıya geçecektim,

Üst geçidin dibine kadar geldim,

Yukarı çıkamayıp aşağıda kaldım,

Kahırlandım da, çok ağladım anne!

Gözüm görmüyor, elim ermiyor,

Başına gelmeyen derdimi bilmiyor,

Bu yüzden mi insanlar tedbir almıyor?

Kahırlandım da, çok ağladım anne!

Resmî daireden çağırmışlar da acele geldik,

Binada asansör yokmuş, merdivende kaldık,

Ancak babamın sırtında 3'üncü kata vardık,

Kahırlandım da, çok ağladım anne!

Eve gelmek için dolmuş bekliyorum,

İki kişinin yardımıyla zor biniyorum,

Düzenleme yapılamaz mı bilmiyorum,

Kahırlandım da, çok ağladım anne!

Apartmanlara yangın merdiveni yapılıyor,

"Burada engelli de yaşar" diye hesaba katılmıyor,

Uzman demiş ki: "Yangında asansöre çıkılmıyor."

Kahırlandım da, çok ağladım anne!

Merak edip bu cuma namaza camiye gittim,

"Sorsana ana, yavrum yağmurda yaşta ne ettin?"

İçeriye giremedim, dışarıda zoraki eda ettim,

Kahırlandım da, çok ağladım anne!

Cami avlusunda biri elime para verdi,

"Dilenci değilim!" desem de dinlemedi,

Niyeti iyiydi ama onurumu zedeledi,

Kahırlandım da, çok ağladım anne!

Babam askerlik muayenesi için şubeye götürdü,

Dosyayı elime verdi, kendi bir kenarda oturdu,

Önümdeki dedi ki: "Bu askerliği şimdiden bitirdi."

Kahırlandım da, çok ağladım anne!

Kaldırımda sıkıldım da yavaş yavaş yürüyordum,

Esnaf kapağı açık bırakmış, kendimi bodrumda buldum,

Yaralandım ama ölümden kıl payı döndüm,

Kahırlandım da, çok ağladım anne!

ODABAŞI der, yalanı yok; doğrudur sözüm,

Yazdıklarımı ya yaşadım ya da bir bir gördüm,

Hepimiz engelli olmaya adayız, o hâlde acil çözüm;

Kahırlanıp ağlamasınlar, engelli de engelsiz de bizim!