Âyet ve hadisler ışığında kurulacak müessesenin ismi, ister Prof. Mannan’ın tabiriyle Faizsiz Banka olsun, ister Namık Zeki Aral’ın tabiriyle İslam Bankası olsun, temel prensibi faizsizliktir. Yalnız bu konuda yapılan incelemeler çok az ve yetersizdir. Biz de bu incelememizde yeni bir şey söyleyecek değiliz. Ancak söylenilenleri yeni bir uslupla yeniden sunacağız.
Faizsiz kredi müessesesi, tam anlamıyla devlet tarafından işletilebilir. Faizsiz ödüncün devletleştirilmesi, geniş ölçüde Hz. Ömer zamanında tatbik sahası bulabilmiştir. Bu işin tahakkuku için devlet hazinesinden bir fasıl /fon bu işe tahsis edilmişti. Ödüncü geri ödeyeceğine dair teminat gösterilmesi üzerine ikrazda bulunuyordu.
Devlet tarafından yönetilecek olan faizsiz bankanın muamele masraflarının nereden karşılanacağı önemli bir konudur. Prof. Sabahattin Zaim, Faizsiz Banka’nın giderlerinin devlet tarafından karşılanmasını adalet yönünde haksız olarak nitelendirmektedir.
Buna itiraz eden Süleyman Karagülle, şöyle diyor: ‘Bu görüşe katılmıyoruz. Paraya mutlak olarak kazanma şansı tanımıyoruz. Kâr, sermaye karşılığı olmayıp bir riziko karşılığıdır. Ancak bu rizikoyu sermaye taşıyabileceğinden kâr, sermayenin görünmektedir. Binaenaleyh rizikosuna katılmadığımız müddetçe banka masraflarını müstakrize/kredi alana yüklemek haksızlık olur.’
Prof.Dr.Enver İkbal Kureşi şöyle diyor; ‘Hastane, okul gibi kamu yararına kurulmuş müesseselerin kuruluş ve işletme masrafları devlete aittir. Şayet bankalar gerçekten modern cemiyetin temel yapısını teşkil ediyor ve bunların gördüğü hizmet, bu cemiyetin saadeti için esaslı bir unsur sağlıyorsa niçin diğer esas ve temel müesseseler gibi bunlar da cemiyete mal edilip kazandırılmasın ve netice olarak bunların kuruluş ve işleyiş masrafları devlete yüklenmesin? Bu hizmetlerin bedelsiz görülmesiyle cemiyet ve memleketin iktisaden kalkınıp sıhhate kavuşacağını ve memleketin vergi ödeme kabiliyetinin artacağını nazar-ı itibara alacak olursak bu masrafların çok ağır olmadığını görürüz. Aynı zamanda devlet, kendi gelirlerinde vergi yoluyla sağlayacağı bir artışla, bu hizmetin karşılığını kolayca ödeyebilir.’
Muhammed Hamidullah da şöyle diyor;
‘Bugün bankaların esas itibariyle üç ayrı vazifesi vardır.
1- Bir yerden bir yere para nakletmek. Bu, çalışma ve emek sarfı gerektirir. Bununla ilgili uygun bir ücretin taler edilmesi normaldir.
2- Nakdi mevduatı muhafaza etmek; Banka muhafaza ve muhasebe ücretini talep eder. Bu da normaldir.
3- Ödünç/kredi vermek: İslami esaslara göre ödünç, faizsiz verilecektir. Bunu temin etmek için iki imkan söz konusu olabilir: a- Devlet, b- Halk Kooperatif Şirketleri.’ Yıl 1973