Fetvalar arasında

Hocam hayırlı günler. Sevgi, saygı ve hürmetlerimi sunarım.
Uzun zamandır cevabını öğrenmek istediğim bir sorum hakkında size yazıyorum. Bu konuda dinimizin uygulamasını bizlere, tavsiyesini bana anlatabilirseniz çok mutlu olurum. Günümüzde karşılaştığımız problemlerle ilgili sıradan Müslümanlar olarak sizin gibi din konusunda bilgili hocalarımıza soruyorum. Fetva sorduğum hocamız da o konunun hükmü hakkında caiz / caiz değildir diye belirttikten sonra helâl olanı, dinen uygun olanı yapmaya çalışıyorum. Şimdi örnekler vererek aşağıda sorularımı sormak istiyorum. Bu örneklerle sorumu daha iyi açıklayacağımı düşündüğüm için bu şekilde soracağım. Sizin fetvalarınızdan çok yararlandığım için vereceğim örnekte sizi ve karşısında da isim vermeyeceğim (hayali). İslâm hukuku alanında bir hocamız veya Din İşleri Yüksek Kurulunda bir hocamız veya fıkıh alanında bilgili bir hoca ya da müftü vb. bir X hocamız olsun.
Hayreddin hocam size örneğin; ekonomi alanında katılım bankası işlemleri, sigorta, kasko, borsa vb gibi herhangi bir soru sormuş olduğumda o konunun dini hükmüyle ilgili bana cevabınız “caiz değildir” olursa:
1) Ben bu fetvayı ilk olarak size sorduğum için dinen bunu uygulamak zorunda mıyım? Yoksa bu konuda caiz diyen X hocalarımız var mı diye araştırma yapma, aldığım bu fetva sonrası başka birine danışma hakkım var mıdır? Yoksa artık bu konuda bu aldığımız fetvaya uymayarak “Caiz diyen var mı?” diye başkasına danışmak nefsine uymak- şeytanı sevindirecek bir iş midir?
Cevap
Bir başkasına daha sormaktan maksat; kolay olanı uygulamak, karşılaşılan problemi çözmek, sıkıntılı durumu aşmak, İslâmî-ictihâdî hükmün bir konudaki genişliğini ve ümmete rahmet oluşunu idrak etmek gibi meşru maksat olduğu sürece elbette yetkili olan birden fazla âlime sorma hakkınız vardır.
2) Birinci sorumun devamı olarak danışma hakkım varsa danıştığım X hoca caiz derse, bu durumda ilk fetva benim işimi çözmediği, nefsime zor geldiği için ikinci aldığım X hocamızın caiz fetvasına göre (benim işimi gören / işimi halleden / bana uygun / maddi olarak beni zarara sokmayacak vb. gibi işime yarayan fetva ile) olan hareket etmemde dinen bir mahzur var mıdır? Fetva konusunda caiz/caiz değildir diyen iki farklı görüş olursa caiz/dinen uygun diyenlerde var diye o işi yaparsak bundan dolayı ahirette mesul olur muyuz?
Cevap
“Benim işimi gören/işimi halleden/bana uygun/maddi olarak beni zarara sokmayacak vb. gibi işime yarayan” dediğiniz fetva ile amel etmeniz, onu uygulamanız caizdir. Hz. Aişe’nin rivayet ettiği bir sahih hadise göre, “Peygamberimiz (s.a.) dine ve dünyaya ait bir işin iki çözümü arasında muhayyer bırakıldığında -biri günah olmadıkça- kolay olanı seçerdi…”.
Müctehidlerin ve yetkili âlimlerin bir konuda verdiği farklı fetvaların hiçbiri günah değildir.
3) Okuduğum bazı yazılarda farklı fetvaların olduğu durumda şüpheli durumlardan kaçınılması tavsiye edilmiş. Fetva konusunda caiz/caiz değildir diyen iki farklı görüş olursa bu konuda iki görüş olup, iki farklı hocamızdan fetva aldığımız için ayrıca caiz değil diyenler de olduğundan bu işi yapmaktan vazgeçmek dinen gerekli midir? Bu, takvalı olmak mıdır?
Cevap
Takvâlı olmak, yetkili âlimin verdiği fetva ile amel ederek şeriatı uygulamaktır. Yetkili âlimlerin verdiği farklı fetvaların tamamı şeriattır.
4)Sorduğum soruda siz caiz değildir, X hocamız caizdir dediği konuyu üçüncü bir hocaya taşımak, ona mı sormak gerekir?
Cevap
Böyle bir şer’î gereklilik yok. Soranın, meşru sebeplerle gerekli görmesi yeterlidir.
5) Caiz/caiz değildir konusunda örneğin caizdir diyen iki hocamız, caiz değildir diyen sekiz hocamız olursa bu konuda niceliğe bakılması yani sayının fazla olduğu tarafın fetvası ile amel etmek dinen gerekli midir? Yoksa az sayıda buna fetva veren X hocasının görüşü ile amel edilebilir mi? Bu dinen bizi ahirette neden çoğunluk görüşle amel etmediğimiz konusunda mesul yapar mı?
Cevap
Mesela dört mezhebin birini taklit eden ve onun fetvaları ile amel eden her Müslüman, birçok defa çoğunluğun (mesela diğer üç mezhebin) fetvasına uymuyor. Caiz olmasaydı daima çoğunluğun fetvasını taklit etmek gerekirdi ve böyle bir gereklilik yoktur.
6) Beşinci sorumda bahsettiğim durumun devamı olarak bir kesim insan caiz değildir diyen sizin diğer kesim insanlar da X hocamızın fetvası ile amel ettiğinde bu işi caiz değildir fetvasına göre yapmayan kişiler, X hocamızın caizdir fetvasına göre o işi yapan insanlara günahkâr gözüyle bakması dinen uygun mudur? Caiz fetvasını uygulayanlara Müslümanca bir bakış açısıyla nasıl bakmalıdır?
Cevap
“…X hocanın caizdir fetvasına göre o işi yapan insanlara günahkâr gözüyle bakmak” günahtır, bölücülüktür, fitneciliktir.
7) Hocam eskiyi bilgim olmadığı için bilmiyorum ama günümüzde bir konu hakkında özellikle de bankacılık, katılım bankası işlemleri sigorta, kasko, borsa gibi ekonomi alanında bunların uygunluğu, içeriklerindeki işlemlerin uygunluğu gibi konularda fetvalara baktığımızda görüş birliği olmaması dinimiz açısından birlik olamayışımızın getirdiği bir sorun mudur? Yoksa bu farklılıklar benim gibi sıradan bilgisi az Müslümanların o konuda tercih sebebi oluşturup rahmet midir?
Çok uzun zamandır aklımı kurcalayan bu sorularımı anlayıp-bundan sonraki yaşamımda uygulamak için cevaplandırırsanız sizin değerli bilgilerinizden istifade etmiş ve dinimizin fetva konusunda bizden nasıl davranmamızı istediğini öğrenmiş olurum. Saygılarımla…
Cevap
Kaynaklarda Peygamberimizin “Ümmetimin ihtilafı (farklı ictihadları) rahmettir” buyurduğu naklediliyor. Hadis ve fıkıh âlimleri böyle bir hadisin mevcut olmadığını, ama manasının İslâm’a uygun olduğunu söylemişlerdir. Yetkili âlimler fetvayı, vahiy kaynağından (Kur’an ve Hadislerden) çıkarırlar; bu çıkarma işi ictihad ve tefsir ile olur. İctihad ve tefsiri yapanlar beşerdirler, hata da isabette de edebilirler. İslam’ın bütün çağlara hitabını sağlayan özelliği işte bu ictiadlardır. Efendimiz (s.a.) ictihad eden -elbette yetkili olup yerinde yaparsa- hata etse bile Allah Teâlâ ona sevap verir” buyurmuştur. Böylece ümmet, “hangi müctehid isabet ettiğini arayıp bulmak?” gibi içinden çıkılamaz bir araştırma ile mükellef olmaktan kurtulmuştur. İctihad eden, fetva veren, söylediğinin doğru olduğuna inanmaktadır, ondan farklı fetva veren de kendi fetvasının doğru, diğerinin hatalı olduğuna inanmaktadır; ancak fetva verenin karşı taraf hakkındaki bu hükmü, onu geçersiz kılmaz. “İctihad ictihadı geçersiz kılmaz”. İhtilafın sebebi, vahye dayalı sözü anlama ve yerinde uygulama konusunun farklı düşünme ve anlamaya müsait olmasıdır; bu da normaldir. Taassup olmadığı sürece farklı ictihadların ve mezheblerin ümmetin birliğine olumsuz tesiri olmamıştır.
Asıl kaynaklarından hükmü çıkarma (anlama) ilmî donanımı olmayan Müslümanların, fetva verenin dayandığı delili öğrenmesinin -mümkün ise- iyi olacağı söylenmiştir ki, bu da her kulun, itaatle yükümlü olduğu Allah ve Resulünün buyruklarını öğrenmesini sağlayacağı için uygundur, doğrudur.