Hacı Bekir Baba -7-

Kendinden sonrasını düşünmek:
Bekir Baba, ihtiyarlık döneminde de hizmetlerini hiç aksatmamıştır. Ama kendinden sonra görevi bırakabileceği bir kişi yetiştirememekten dolayı üzüntülüdür. Gerçi çevresinde halifeliği devralmak için bekleyen pek çok kişi vardır. O, müritlerine nasihatleri arasında sık sık “Halifeliği biz vermeyiz. Allah Teala kime izin verirse ona verilir.”derdi.
Bir gece tefekkür ve zikir esnasında kudret-i ilahiden bir ses, bir ilham gelir. “Ömrünün son beş senesinde Ahıska tarafından, elinde kılıçla at üzerinde haşin görünümlü biri gelecek. Emaneti ona vereceksin.”talimatı üzerine Bekir Baba beklemeye başlar.
Aradan yıllar geçer. Önce Çerkez Şeyhi Ömer Lütfi Efendi’nin kapısına giden Ahıskalı Ali Efendi, mana aleminde aldığı işaretle Bekir Baba’nın dergahına gelir. Zira nasibi oradadır. Bekir Baba, Ahıskalı Ali Efendi’yi beş yıl gibi bir zaman diliminde yetiştirir. Bütün makamları kısa sürede aşmasını sağlar. Halifelik makamına kadar getirir.
Bekir Baba, bir gün Ahıskalı Ali Haydar Efendi’ye gördüğü tecelliyatı ve aldığı ilhamı anlatır. Bu gece herhalde emaneti teslim edeceğim, dervişleri topla da helalleşelim, der. Dervişler, haberi duyar duymaz toplanırlar. Bekir baba tefekkür halindedir. Onlara Ali Efendi’yi göstererek; “İşte dostumuz, işte postumuz. Ben ölünce ona biat edin.”diye halifesini ilan eder.
Ali Efendi, sorumluluğun bilincinde olduğu için derin bir düşünceye dalmıştır. Dervişler ise şeyhlerinin talimatına uymakta asla tereddüt etmeyeceklerdir.
Vefatı:
Bir akşam dervişlerle birlikte, tekke gibi kullandığı evinde zikir halkasına girer. Orada kısa bir konuşma yapar:”Bu gün vaktim tamam oldu. Okuduğunuz tevhit hatmini ruhuma bağışlayın” der. Zikir devam ederken birden fenalaşır. Kelime-i şahadet getirmeye başlar. Nihayetinde Cenab-ı Hakk’a ruhunu teslim eder. Yıl, Rumi 1344, miladi 1928.
Görülmemiş derecede çok kalabalık bir cemaatle Ulu Cami’de cenaze namazı kılındıktan sonra Ulu Mezar’a defnedilir. Allah, rahmet eyleye.