HER ÖĞRETMEN OKUMALI 2

Emekli olduktan sonra Faruk Öğretmen, birkaç arkadaşıyla birlikte (benim de dâhil olduğum Osmancık İhlas Apartmanı) birlik ve beraberlik içinde birer daire sahibi olmak amacıyla, güvene dayalı olarak bir inşaata başlarlar. "O inşaatta Faruk Hoca varsa ben de girerim" diye üye olanları mahcup etmemek için var gücüyle çalışmaktadır.
Bir gün sıcakta, inşaatta iki üç işçi çalışırken onlara pide yaptırır, soğuk içecekle birlikte yanlarına bırakır ama kendisi duvarın arkasında başka şeylerle meşgul olmaya çalışır. İşçilerden biri,
"Abi seni bekliyoruz, niye gelmiyorsun, başka şeylerle uğraşıyorsun?" diye yanına gittiğinde Faruk Hoca,
"Abisinin, lütfen siz devam edin. Bu yiyecek ve içecekler tüm üyelerin parasıyla sizin için alındı. Siz yiyin, ben yiyemem…" der.
(Çalışan işçi o anı şöyle anlatmıştı: "Mahir abi, bu kadar inşaatta çalıştım, ilk defa böyle bir insanla karşılaştım. Helal olsun.")
KAYMAKAM BEYİN ÇOCUĞU DEĞİŞİVERDİ
Kaymakam Bey'in çocuğu 4. sınıfa geçmişti. Ancak biraz hırçın, öfkeli, gönül kırıcıydı; yani haşindi. Derse de pek çalışmazdı. Bu durum Kaymakam Bey'i üzüyordu.
Bir gün bir yerde Faruk Hoca'dan bahsedildiğini duyar. İlgisini çeker ve hemen görüşmek üzere okula gelir. Faruk Hoca'ya çocuğuyla ilgili gerekli bilgileri uzun uzun anlatır ve onu kendisinin okutmasını istediğini belirtir.
Rahmetli Faruk Hoca şu şartla kabul eder:
"Sayın Kaymakamım, ben çocuğunuzu gerektiğinde ilave dersler vererek okuturum, ama bir şartla: Çocuğunuz sınıfta sizi arkasında hissetmeyecek. Bir sıkıntı olursa ben size gelirim ama siz okula gelmeyeceksiniz. Gerisini bana bırakın…"
Kaymakam Bey bu teklifi kabul eder. Çocuk Faruk Hoca'nın sınıfına gelir. Faruk Hoca önce çocuğu bir odaya alır ve şöyle der:
"Yavrum, ben hem çok iyi hem de çok kötü bir öğretmenim. Bunun için iki şartım var. Ama birincisi benim için daha önemli: Sınıfın kurallarına harfiyen uyacaksın, babanın kaymakam olduğunu arkadaşlarına hissettirmeyeceksin."
(Çocuğun anlayacağı şekilde, hayatın içinden bir iki örnek verir.)
"Bunu yaparsan, ikincisi kolay: Derslerine çalışmak. Kabul edersen kazanan sen olursun, buyur sınıfa geç. Kabul etmezsen kaybeden sen olursun. Sınıf dışında hangi sınıfa gidersen git…" deyince çocuk,
"Kabul ediyorum öğretmenim!" der.
O hırçın, yaramaz çocuk günden güne değişir. Derslerindeki başarısı artar. Arkadaşları onun kaymakam oğlu olduğunu aylar sonra öğrenir. Çocuklarındaki bu olumlu değişimi fark eden anne ve baba da mutlu olur.
Hani bazen rastlarsınız, "Kimin oğlusun?" diye sorarsınız.
O ise "Falanın yeğeniyim" deyiverir.
Hâlbuki siz babasını sormuştunuz ama o dayısını işaret eder… (Mesela trafik polislerine, kontrol aşamasında…)
Neden mi? Bilmem (!)
TAVSİYE: 50 yıllık birikimimle hazırladığım ve içinde 660 farklı nükteli nasihat barındıran Mahirane Söylemler, Susamak, Depremle Yaşamak, Kazalar Geliyorum Demez ve Hayallerin Peşinde-1 isimli kitaplarımı okumanızı ve evlatlarınıza da okutturmanızı gönülden tavsiye ederim. Bu eserleri, 536 568 11 41 numaralı telefondan bana ulaşarak (her biri 200 TL) imzalı olarak temin edebilirsiniz.