İYİLİK VE KÖTÜLÜK

İyilik; "Karşılık beklenilmeden yapılan yardım, ikram, lütuf, kerem, ihsan, nimet demektir!" 'Kötülük' ise; "Kaba, kırıcı, zarar verici davranış veya söz... Kemlik, şerlik" demektir. Kötülük kolaydır ve zahmetsizdir. Ancak sonuçları ağırdır. İyilik ise zordur. Çaba gerektirir, özveri ister ama meyvesi tatlı-dır.
"İyilikle kötülük bir olmaz. Kötülüğü en güzel bir şekilde sav. Bir de bakarsın ki seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sanki sıcak bir dost oluvermiştir.” (Fussilet; 34)
İnsanlara güzel ahlakla, iyilikle muamele et. Kötülük yaptığın, zulmettiğin mazlumun ahından sakın, çünkü haksızlığa uğrayan mazlumun duası kabul olur, onunla Allah arasında perde yoktur buyuruyor peygamberimiz (sav).
Günah ve kötülük nimetlerin değiştirilmesine sebep olur. İyi insana düşen, kötülük bitmiyorsa iyiliğin de bitmemesi için çaba göstermektir. İyilik eden iyilik bulur, kötülük eden de kötülük bulur. İyilik yapmak ve kötülükten uzak durmak için temiz bir kalbe sahip olmak gerekir. Kalbin çorak bozkır çölü gibi olmuş ve kararmış ise güzel hiçbir şey orada yetişmez.
"Sana zulmedeni affet. Sana küsene git, sana kötülük yapana iyilik yap! Aleyhine de olsa hakkı söyle!" diyen Hz. Peygamberimiz’in bu sözü bizi insani ilişkilerde zirveye taşıyor ve üstün bir iletişim becerisini bizlere sunuyor. 
“İyiliğe iyilik her kişinin kârı, kötülüğe iyilik er kişinin kârı.” 
“İyilik et denize at, balık bilmezse Halik bilir.”
“İyilik eden iyilik bulur, kötülük eden kötülük bulur.” demiş atalarımız.
Başkalarının bize karşı iyi niyetli olmalarını istiyorsak önce kendimiz iyi olmalıyız. Önemli olan da budur. Her insan, kendi içindeki kötülük tohumlarını yok etmeyi başardığı takdirde, bu dünyada kötülük denen şey de ortadan kalkacaktır. Unutmayalım ki; “Dünyayı iyilik kurtaracak”
Mümkün olduğunca kötülüklerden uzak durmaya çalışmalıyız. Bizdeki eksiklik iyiliğe olan tutku değil, kötülük yapmaktan korkan insanların az oluşudur. Doğruyu herkes söyler. Aklın yolu birdir. Önemli olan ifadeye, davranışa dökülenlerdir.
“Kötülüğün zafer kazanması için gerekli olan tek şey iyi insanların hiçbir şey yapmamasıdır.” der Edmund Burke. İyi insanlar susmamalı ve kötülüğe karşı mücadele etmelidir. Hz. Peygamberimiz bu hususta şöyle diyor: "Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.”
Peygamberimiz buyuruyor ki; Bir kötülük gördüğün zaman elinle düzelteceksin. Eğer elinle düzeltmeye gücün yetmiyorsa dilinle düzelteceksin. Eğer dilinle de düzeltmeye gücün yetmiyorsa o zaman kalbinle karşı olacaksın. 
Bir rivayete göre Hz. Davud Lokman hekimden koyun kesmesini ve koyunun en iyi yerlerini kendisine getirmesini ister. Lokman hekim koyunu keser ve dili ile yüreğini Hz. Davud'a götürür. Başka bir zamanda Hz. Davud Lokman hekimden yine bir koyun kesmesini ister ve bu defa koyunun en kötü yerini kendisine getirmesini söyler. Hz. Lokman yine koyunun yüreği ile dilini Hz. Davud'a götürür. Hz. Davud Lokman Hekim'e neden bunu yaptığını sorar. Lokman Hekim; iyilik için kullanıldığı zaman dil ve yürekten daha iyi bir şey yoktur, kötülük için kullanıldığında ise yine dil ve yürekten daha kötü olan başka bir şey yoktur der.
Bir şeyin kötü olduğunu anlamak için şu iki şeye bakmalıyız. Birincisi, yapılan bir işten sonra vicdanın rahat değilse, İkincisi ise yaptığın bir şeyi gizliyor, başkalarının görmesini ve bilmesini istemiyorsan. 
İstanbul’da “R” harfini söyleyemeyen bir adam taksiye biner. Taksici: “Buyuyun neyeye” der. Taksici de “R”leri söyleyemeyen birisidir. Adam; kayaköy derse taksicinin kendisi ile alay ettiğini sanacağı için onu kırmamak için "Eminönü” der. Karaköy’de inmesi gereken adam Eminönü’nde iner ve Karaköy’e kadar yürür. İşte dünyada böyle iyi kalpli insanlar varken bazılarımız hala yıkılmaz egolarımızda boğuluyoruz.