İYİMSER BİR ÇOCUK İÇİN

Sevgi ve disiplin çocukların potansiyellerini ortaya çıkarmak önemli olsa da günümüzde yetersiz kalmaktadır. İyimser düşünme eğitimi de bir gereklilik olarak karşımıza çıkmaktadır. Çocuğun yaşama zevkini, büyüme arzusunu ve hayata umutlu yaklaşımını güçlendirmek için bazı eğitici davranışları uygulamak gerekmektedir.
Koşulsuz sevginin çocuk yetiştirmede önemli olduğu açıktır ancak bu sevgi disiplinle desteklenmelidir. Bu ikilinin dengede kalabilmesi için ise iyimserlik eğitimi ön plana çıkmaktadır. Değişen dünya düzeninde toplumları karamsarlık esir almaktadır. Bu kasvet ortamında çocukların yaşama zevklerini, büyüme ve olgunlaşma isteklerini, umutlarını korumak anne-babaların görevidir. İyimserlik eğitimi altı boş bir olgu olarak bırakılmamalı, potansiyeli fark ettiren ve zorluklar karşısında berrak bir zihin oluşturarak içsel kaynakları harekete geçirilmelidir. İyimserlik becerisi kazanmış çocukların özgüvenlerinin de yüksek olduğu bilinmektedir.
Karamsar bir ruh haline sahip ebeveynler bile çocuklarına iyimserlik becerisi kazandırabilirler. Ancak yine de ebeveynin kendi karamsarlığının derecesini fark etmeli, hayatını ne yönde etkilediğini belirlemeli ve çocuğunu kendi engellerinden korumak için istekli olmalıdır. İyimserliğe teşvik eden tutum sabır ve azim gerektirmektedir. Bir çocuğun bir davranış becerisini kazanmasının uzun ve zorlu bir süreç olduğu unutulmamalıdır.
İyimserlik Becerisini Kazandırmak İçin
1) Merakları Beslemek
Çocukların dünyası keşfetmeye açıktır. Duyu organlarıyla hissettiği her şeyle ve çevresiyle ilgili bir macera peşindedir. Tanımak istediği şeylere ulaşma isteğine ve deneyimlemesine izin vermek büyük önem taşır. Çocuk etrafında kendini destekleyecek birini bulamazsa ve çözemediği sorunlarla baş başa kalırsa bu durum dünya karşısında ilgisinin azalmasına ve kendine olan güveninin kaybolmasına yol açacaktır. Ebeveyn olarak olumlu heyecanların sonuçlarını aile paylaşmak, soruları yanıtlamak, açıklamak, çocuğu yeni okumalarla, gezilerle tanıştırmak gerekir. Böylece hayatta birçok zevkin var olduğunu anlayacak ve geleceğine umutla bakabilecektir.
2) Hataları Kabul Edebilmek
Çocuklar dünyayı keşfederken kendi sınırlarının da farkına varır. Zorluklar karşısında mücadeleci olması ve becerilerinin yeterli olduğunu düşünmesi amaçlanıyorsa başarısızlıklarıaşabileceği öğretilmelidir. Başarısızlıklar karşısındaki korkularını öğrenmek bu konuda faydalı olacaktır. Hatalar ile kurduğu ilişkiyi analiz etmeyi öğrenirse bakış açısını değiştirerek kendine bir öğrenme alanı yaratır. Çocuğa güvenmek, onun yerine yapmadan yanında bulunmak, deneyip yanılmasına izin vermek, başarılarına değer vermek, yeniden başlamaya teşvik etmek, onun hayat karşısındaki dayanıklılığını ve başladığı işte başarılı olma umudunu artırır.
3) Fikirleri Net Bir Şekilde Ortaya Koyabilmek
Çocuk bir zorlukla karşılaştığında yaşadığı olayların doğru bir açıklaması yapabilmesine yardımcı olunmalıdır. "Ne oldu?" "Nasıl bir yardıma ihtiyaç duyuyorsun?" vb. sorularla gerçekçi bir bakış açısı ortaya konmalıdır. Başarısızlığı şans ya da kader olarak algılamak yerine çözümlerin olduğunu ve fikirlerini netleştirebileceğini görmeye başlayacaktır.
4) Çaba Göstermeyi Öğretmek
Toplumda bir yer edinebilmek ve kendimizi mutlu hissedebilmek için çocuklukta mücadele edebilmeyi öğrenmiş olmamız gerekiyor. Erken yaşta çaba göstermenin bir bedeli olduğunu ve becerilerinin böyle gelişebileceğini öğrenen çocuk kendi geleceğini istediği yönde inşa edebileceğinin de farkına varacaktır. Bu dönemde çocukları özellikle yapamadıkları şeyler için eleştirmeyi bir kenara bırakmalı ve yapabildiği şeyler için takdir etmelisiniz. Diğer akranlarıyla kıyaslanması da çaba gösterme hevesini kıracak ve bundan vazgeçirecektir.
5) İlişkileri Beslemek
İyimserliği öğrenemeyen çocuk, yalnız kalma eğilimindedir. Arkadaşlıkları kendinden daha kötü hisseden çocuklarla olacaktır. Oysaki dünyayı hatta kendimizi algılama şekli çevremizdeki insanların bakış açısından etkilenir. Çevremiz sayesinde bakış açımız zenginleşir ya da fakirleşir. Karamsar bakış açısına sahip bir çocuğun yalnız kalarak ya da benzer yapıya sahip akranlarıyla iyimserlik kazanabileceği düşünülemez. Bu sebepten çocuğun farklı ortamlarda bulunmasına özen gösterilmelidir. Anne- baba iletişimi açısından model olunmalıdır. Hem güven verici hem de kışkırtıcı ilişkilere sahip olan çocuklar insanlar olan güven dengesini daha rahat sağlayacaktır. Yalnız olmadığını ve başkalarına güvenebileceğini düşünen çocuk hayata karşı iyimser bakabilecektir. Dünyayı ve kendisini keşfetmeye çalışan çocuğa empatiyi, arkadaşlık ilişkilerine değer vermeyi, onan zarar veren ilişkilerden uzak kalmayıöğreterek yardımcı olabiliriz.