KAPI KOLU KÖR ETTİ

"Erzurum'da X İlkokulu 1'inci sınıf öğrencisi, 6 yaşındaki Gani K. teneffüste dışarı doğru açılan sınıf kapısının kolunun çarpması sonucu sağ gözünü kaybetti. Ailesi, okul yönetimi hakkında şikâyetçi oldu." (21.12.2014 - gazetepusula)
Alınacak ders: Öğrenci ve personelin güvenliği her şeyin üzerindedir. Ancak maalesef ülkemizde bu tür kazaların ardı arkası kesilmiyor. "Bir şey olmaz" zihniyetini bir türlü atamıyoruz. Olanlardan da gerekli dersleri çıkaramıyoruz. Hatta bir canın kurtulmasına vesile olabilmek adına beklentisiz şekilde gündemde tutmaya çalışan bizleri bile rahatsız edici buluyoruz; işgüzarlıkla itham ediyoruz.
(Ben yetkili olsam bu tür konularda mecburi uyarıcı makaleler yazdırırdım. Şu haberi ve yorumunu okuyan bir öğretmen ya da müdür, belki de sınıfların kapı kollarını kontrol eder, ettirir.)
Okullardaki kapı kollarının periyodik kontrollerinin mutlaka yapılması, öğrencilerin zaman zaman uygulamalı olarak bilinçlendirilmesi ve kapı kollarının standartlarına (çoğumuz böyle bir standardın var olduğunu bile bilmiyoruz) dikkat edilmesi gerekmektedir.
Ayrıca bu tür kazalar sonrasında nöbetçi öğretmenden okul idaresine, il müdürlüğünden bakanlığa kadar uzanan davalar sürmekte; maddi ve manevi tazminatlara maruz kalınmaktadır. Şunu asla unutmamak gerekir ki; limiti ne kadar yüksek olursa olsun hiçbir para, kör olan bir gözün karşılığı olamaz.
ÇATI UÇTU
"Giresun'da aşırı rüzgâr ve fırtına sebebiyle, okulun bahçesinde oynayan çocukların üzerine çatı uçtu. 13 öğrenci yaralandı. Diğer öğrenciler ve veliler büyük panik yaşadı. Daha önceden de farklı illerde uçan çatılar, okulların bahçesinde oynayan çocukların yaralanmasına ve ölümüne sebep olmuştu." (7.4.2015 - basın)
Alınacak ders: Rüzgârı ve fırtınayı durdurma imkânımız yok; fakat çatıyı sağlam yapma imkânımız var. Dünyada bizden çok daha şiddetli rüzgâr ve fırtına gören ülkeler bulunuyor. Eğer çatılar gerçekten uçmaya mahkûm olsaydı, bütün çatılar uçardı. Oysa çoğu zaman şehirlerde birkaç çatıyla sınırlı kaldığını görüyoruz.
Bir başka dikkat çekici nokta da şu: Depremlerde bazen şehirlerdeki 10 katlı modern binalar yerle bir olurken, köylerdeki eski ahşap evler ayakta kalabiliyor. Aynı şekilde, fırtınalı havalarda köylerde çatı uçtuğunu pek duymuyoruz.
Bu nedenle fırtınalı ve rüzgârlı havalarda öğrencilerin bahçeye çıkarılmaması gerekir. Mecburiyet varsa gerekli önlemler en üst seviyede alınmalıdır (en basiti kabanlarının kapüşonlarını başlarına geçirmeleri gibi). Ayrıca yetişkinlerin de dikkatli olması şarttır.
Şairin ifadesiyle:
"Sokağa mı çıkıyorsun, dikkat et kendine / Çünkü sokak demek, eksilmek yarı yarıya."
"Okulda, camide kaza mı oldu, rahat ol, sıkma canını / Tabii zamanında ilgilenip de koyabildinse tanını."
"Müdürüm dikkat et, çatıdan düştü düşecek anten ve kiremitler / Aman çocukları uyar da, bahçede oynarken zarar görmesinler."
"Yıkıldı yıkılacak okulun yanındaki eski bina / Ama duyan yok, haykırsa da 'geliyorum' diye kaza."
Çocuklar zarar görmesin, analar-babalar ağlamasın.
TAVSİYE: Kazalar Geliyorum Demez isimli kitabımı okumanızı ve evlatlarınıza da okutturmanızı gönülden tavsiye ederim. Bu eserleri, 536 568 11 41 numaralı telefondan bana ulaşarak (her biri 200 TL) imzalı olarak temin edebilirsiniz.