Kur'an-ı Kerim'in Gönderiliş Amaçları 26

Şeytanın şerlerinden korunmanın yollarından birisi de sabırdır. Zor zamanlarda sıkıntıya, acıya, meşakkatlere katlanma, soğukkanlılıkla mukavemet etme, aklın ve dinin gösterdiği yolda sebat etme anlamına gelen “Sabır” ruhun bir melekesi olup, güzel bir insani davranıştır.
Nefse ağır gelen, tahammül gücünü zorlayan şeylere ancak sabırla katlanılabilir. Allah'ın emirlerini yerine getirmek, dinin hoş görmediği, nefsin ve şeytanın istek ve arzularına karşı koyabilmek, bazen elde olmadan başa gelen ve insana elem, keder ve sıkıntı veren musibetlere karşı koyabilmek ve tahammül göstererek üstesinden gelmek zordur ama ilacı sabırdır. Kemale ermenin ve erdeme ulaşmanın yolu da bu güzel haslettedir. Peygamberimiz; “Sabır cennet hazinelerinden bir hazinedir” “Sana sıkıntı veren şeylere karşı sabretmende sayısız hayır vardır” buyurmuştur. Sabır, haksızlığa, kötülüklere, hakka saldırıya ve zillete razı olmak, insan haysiyetine gölge düşürecek saldırılara katlanmak, tepki ve tavır koymamak anlamına gelmez. Müdahale edilmesi gereken yerde müdahale edilirken, sabredilmesi gereken yerde de Allaha sığınarak sabretmek gerekir. Emri Bil Maruf, Nehyi Anilmünker her müslümana farzdır. Peygamberimiz; “Haksızlık karşısında susan dil şeytandır” “Yâ Rabbi! Acizlikten ve tembellikten sana sığınırım” (Buhari cihad 25) diye dua etmiştir.
Yüce Rabbimiz Kur'an da peygamberlerde dâhil insanları imtihana tabi tuttuğunu bildirerek “Ant olsun ki sizi biraz korku, açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmek suretiyle imtihan ederiz, sabredenleri (cennetle) müjdele! o sabredenler kendilerine bir musibet geldiği zaman biz Allah'ın kullarıyız ve biz ona döneceğiz, derler” (Bakara 155-156) Kardeşleri Yusuf (as) ı kıskanarak kuyuya attıklarında, Yakup (as) “(Bana düşen) Hakkıyla sabretmektir” demişti (Yusuf 18) Yüce Rabbimiz Hz. İbrahim'den de oğlu İsmail'i kurban etmesi olayın da "Şüphesiz bu onun için apaçık bir imtihandı" buyurur (Saffat 106)
Kur'an da her peygamberin değişik bir özelliği öne çıkarılmış ki onlardan dersler çıkaralım, ibretler alalım ve bizlerde yanlışlar yapmayalım diye. Sabır denildiği zaman Hz. Eyyüp akla gelir. Onun hayatına baktığımız zaman çok ağır bir imtihana tabi tutulduğunu ve Kur'an-da onun sabır örneği olarak takdim edildiğini görürüz. İslam kaynaklarına göre Urfa bölgesinde yaşayan, sayısız malı mülkü ve birçok evladı olan, peygamber olarak gönderilen Eyyüp (as), Rabbinin bir imtihanı sonucu sağlığı da dâhil her şeyini kaybetmiş, fakat o hiçbir zaman Allah'a bağlılığını kaybetmeyerek ibadete devam etmiştir. Uzun süren sıkıntılı döneminden sonra cenabı hakkın lütfu ile yeniden her şeyine kavuşmuştur. Rivayetlere göre şeytanın Yüce Rabbimize, Eyyüp (as) ile ilgili ona mal, mülk, servet, evlat ve sağlık verdin tabîki inanıp ibadet edecek, birde elinden alda bak gör nasıl isyan edecek dediği (şeytan insanlara sadece vesvese verir. Allah musade etmediği sürece zarar veremez) Rabbimizin de biz onları alsak da o yine isyan etmez dediği, şeytanın birde bana musade edin, onu ben sınayayım, bakın nasıl isyan edecek demesi üzerine, Allah (cc) şeytana, Hz. Eyyüb'ü imtihan konusunda musade ettiği ve bunun üzerine şeytanın, Eyyüp (as) ın koyun, sığır gibi hayvanlarının içerisinde (atom bombası gibi) çok şiddetli bir ses çıkararak, ölümlerine sebebiyet verdikten sonra, Hz. Eyyüb'e giderek, “Allah bütün mallarını elinden aldı” der. Hz. Eyyüp gayet sakin “Verende o alanda o mülkün sahibi Allah'tır” der. Bu sefer; “Hz. Eyyüb'ü isyan ettiremeyen şeytan'ın, onun çocuklarının bulunduğu evde o şiddetli sesi çıkararak ölmelerine sebep olur. Onu isyan ettirmede yine başarılı olamayınca da, namazda secdeye vardığı bir sırada burnuna üflediği, ondan dolayı hastalanarak sağlığının da gidip uzun yıllar çile çektiği, fakat Allah'a hiç isyan etmediği, sabrettiği, şükründen ve ibadetinden bir şey eksiltmediği bildirilir. Hz. Eyyüp çaresiz kalınca, bütün akraba, dost ve tanıdıkları onu tanımaz olup ilgilerini keser, yaptığı iyilikleri unuturlar. Hanımı Leyya hatun “Sana şifa vermesi için Allah'a dua etsen olmaz mı?” deyince 'Biz uzun yıllar nimet içinde yaşadık. Bırak da birazda sıkıntı içinde bulunalım' (İbn-i Asâkir- Tarih c.3 s.196)
Eyyüp (as)a en ağır gelen ve onu derinden yaralayan şey ise yanına ziyarete gelen iki kişiden birinin diğerine “Eyyüp büyük bir günah işlemiş olmalı ki uzun yıllardır bu hastalığı çekiyor. Allah ona acıyarak ondan bu hastalığı kaldırmıyor. Bunda bir hayır olduğunu bilseydi, bu illeti ona eriştirmezdi” Eyyüp (as) bu sözleri işittiği zaman, bundan daha ağırına giden bir söz olmamıştır. (Ahmet b. Hanbel- Ezzühd s.54) Eyyüp (as) dua ederek “Allah'ım (musibetlerden önce varlıklı olduğum zaman) sen benim bir açın yerini bildiğim halde, tok olarak sabahlamadığımı, bir çıplağın yerini bildiğim halde, üzerime gömlek giymediğimi bilensin. Diyerek secdeye kapanır ve sana ibadet etme takatimi ve gücümü kaybettim. Allah'ım sana ibadet edebilecek kadar bir sağlık istiyorum” diye dua eder.
Kur'an da "Eyyüb'ü de (an) hani Rabbim 'Başıma bu dert geldi. Sen merhametlilerin en merhametlisisin' diye niyaz etmişti. Bizde onu(n bu duasını) kabul etmiş, kendisindeki o zararı gidermiş, tarafımızdan bir rahmet ve ibadet edenler için bir hatıra olmak üzere hem ailesini, hem onlarla birlikte (fazladan) bir mislini daha verdik" (Enbiya 83-84) “(Resulüm!) Kulumuz Eyyüb'ü de an O Rabbine doğrusu şeytan bana bir yorgunluk ve eziyet verdi, diye seslenmişti. Ayağını yere vur! İşte yıkanacak ve içilecek şifalı bir su (dedik)” (Sad 41-42) Eyyüp (as) bu sudan içer ve yıkanarak sağlığına kavuşur. Yüce Rabbimiz ona sağlığını, güzelliğini, gücünü, mallarını ve evlatlarını tekrar fazlasıyla verdiğini bildiriyor. Yeter ki biz ona kullukta kusur etmeyerek şeytana itibar etmeyelim.
Sabır müminin güç kaynağı ve imanın koruyucusudur. Allah'ın emirlerine uyup yasaklarından kaçınmak nefse ağır gelir ama zor geleni seçip sabır ve tahammül göstermenin sonucu daha da güzeldir. Sabır imanın, ibadetlerin, ilmin, hikmetin ve bütün faziletlerinde başıdır.