Kur'an-ı Kerim'in Gönderiliş Amaçları -36-

Dünya hayatında, yaşam tarzlarında ki amaçları, gayeleri ve işlemiş oldukları salih ameller neticesinde cenneti hak eden kimselere verilen müjdeler ve oradaki nimetlerle ilgili bazı ayetler; (4)
“Muttakilere vâd olunan cennetin durumu şöyledir: İçinde bozulmayan sudan, tadı değişmeyen sütten, süzme baldan ve içenlere lezzet veren değişik içecek ırmaklar vardır. Orada meyvelerin her çeşidi de onlarındır. Rablerinden de bağışlama vardır. Hiç (bunlar) ateşte ebedî kalan ve bağırsaklarını parça parça edecek kaynar su içirilen kimselerin durumu gibi olur mu?” (Muhammed Sur. 47)
“(O gün)Cennet, muttakilere uzak olmayacak şekilde yaklaştırılır. Zaten uzakta değildir” “(onlara) Buraya selâmetle girin. İşte bu, ebedî yaşamın başladığı gündür (denilir)” “Orada kendileri için diledikleri her şey vardır. Katımızda daha fazlası da vardır” (Kâf 31, 34, 35)
“Gönülleri Allah’a karşı saygıyla dopdolu olup O’na itaatsizlikten sakınan ve O’nun emirlerini büyük bir itina ile yerine getirmeye çalışanlar, cennetlerde ve nimet içindedirler” “Rablerinin kendilerine bahşettiği nimetlerle safâ sürerler. Rableri onları o kızgın alevli cehennemin azabından korumuştur” “Onlara: ‘Dünyada yaptığınız güzel amellerin karşılığı olarak yiyin, için, âfiyet olsun!’ denecek” “Sıralayın dizilmiş tahtlara yaslanacaklar. Onları tatlı dilli, güler yüzlü, güzel gözlü tertemiz cennet hanımlarıyla evlendireceğiz.” “(O gün) Birbirlerine dönerek hallerini sorar, sohbet ederler” Şöyle derler: “Doğrusu biz, geçmişte çoluk çocuğumuzun arasında, en mutlu olduğumuz anlarda bile Rabbimizin azabından çok korkardık” “Fakat şükürler olsun ki Allah bize lütfetti de, alevleri iliklere işleyen o korkunç azaptan bizi korudu!” “Çünkü biz yalnız O’na kulluk eder, yalnız O’na yalvarırdık. Gerçekten o, evet o, lütfu, ihsânı bol olandır. Sonsuz merhamet sahibidir. (Tûr 17, 18, 19, 20, 21, 25, 26, 27, 28)
“Rabbinin huzuruna çıkıp hesap vermekten korkan kimseye iki cennet vardır” “iki cennet te türlü türlü meyveler veren sık yapraklı ağaçlarla doludur” “İkisinde de akıp giden iki kaynak vardır” İkisinde de her türlü meyveden çift çift vardır. Cennetlikler, orada astarları kalın atlastan dokunmuş döşekler üzerine kurulurlar. Her iki cennetin olgunlaşmış meyveleri de ellerinin altında, hemen erişilip toplanı verecek yakınlıktadır.” “O cennetlerde bakışlarını sadece eşlerine çevirmiş öyle tatlı bakışlı güzel kadınlar vardır ki, bunlardan önce kendilerine ne bir insan eli değmiştir ne de cin.” “İyiliğin karşılığı iyilikten başka bir şey midir” (Rahman 46, 48, 50, 52, 54, 56, 60)
“(İman ve amelde) önde olanlar (Ahirette de) öne geçenlerdir. İşte onlar (Allah’a) yaklaştırılmış kimselerdir” “Nimetlerle dopdolu cennetlerde olacaklardır” “Onların çoğu öncekilerden” “Birazı da sonrakilerden!” “Onlar, karşılıklı yaslanmış vaziyette mücevheratla işlenmiş tahtlar üzerindedirler.” “Ölümsüz gençler yanlarında, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar.” İşledikleri amellere karşılık olarak, sedefteki inciler gibi ceylan gözlüler vardır.” “Orada boş ve günaha sokacak bir söz de duymazlar” “Orada ne boş bir söz, ne de günaha sokan bir şey işitirler” “Sadece, “Selâm size ey cennetlikler, ‘selâm!’ sözünü duyarlar” “Ahiret mutluluğuna erenler, ne bahtiyar kimselerdir!” “(Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir subaşında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler.” “Şüphesiz biz cennet kadınlarını yepyeni bir yaratılışla yarattık.” “Onları ahiret mutluluğuna erenler için, hep bir yaşta eşlerini çok seven gösterişli bakireler yaptık.” “Bunların (cennetliklerin) birçoğu öncekilerden, birçoğu da sonrakilerdendir.” “Ölen kimse eğer, (Allah'a) yakın kılınanlardan ise, artık (ona) bir rahatlık, güzel kokulu bir rızık ve Naîm Cenneti vardır.” (Vâkı’a 10, 11, 12, 13, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27,28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35,36, 37, 38, 39, 40, 88, 89)
“Kıyamet günü mü’min erkekleri ve mü’min kadınları görürsün ki, iman ve sâlih amellerinin nurları önlerinde ve sağ taraflarında onları aydınlatmaktadır. “Melekler onlara: ‘Bugün sizin müjdeniz, içlerinde ırmaklar akan cennetlerdir; orada ebedî kalacaksınız. İşte en büyük başarı ve kurtuluş budur!’ derler” (Hadîd 12)
“Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiçbir topluluğun, babaları, oğulları, kardeşleri yahut kendi soy-sopları olsalar bile, Allah’a ve peygamberine düşman olan kimselere sevgi beslediğini göremezsin. İşte Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendi katından bir ruh ile desteklemiştir. Onları, içlerinden ırmaklar akan ve ebedî kalacakları cennetlere sokacaktır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah’ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, Allah’ın tarafında olanlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir” (Mücâdele 22)
“Cehennemliklerle cennetlikler bir olmaz. Cennetlikler kurtuluşa erenlerin ta kendileridir” (Haşr 20)
“(Gereklerini yapınız ki) Allah, günahlarınızı bağışlasın, sizi içinden ırmaklar akan cennetlere ve Adn cennetlerine koysun. İşte büyük başarı ve kurtuluş budur” (Saff 12)
“Gün gelecek, Allah sizi o büyük toplantı gününde bir araya getirecektir. O gün, kayıp ve kazançların ortaya çıktığı gündür. Kim Allah’a iman eder ve sâlih ameller işlerse, Allah onun günahlarını örter ve onu, ebediyen kalmak üzere, içinden ırmaklar akan cennetlere yerleştirir. İşte en büyük kurtuluş budur!” (Teğâbün 9)
“İman edip salih amel işleyenleri, karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için size Allah’ın apaçık âyetlerini okuyan bir peygamber gönderdi. Kim Allah’a iman eder ve salih bir amel işlerse, Allah onu, içinden ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetlere sokar. Allah, onlara gerçekten güzel bir rızık vermiştir” (Talâk 11)
“Allah, iman edenlere, Firavun ’un hanımını örnek gösterdi. Hani o, ‘Rabbim! Bana katında, cennette bir ev yap. Beni Firavundan ve onun yaptığı işlerden koru ve beni zalimler topluluğundan kurtar!’ Demişti” (Tahrim 11)
“O gün bir takım yüzler vardır ki, nimetler içerisinde sevinçlidirler; (dünyadaki) yapmış olduklarından dolayı mutludurlar, onlar yüce bir cennettedirler.”(Gâşiye 8, 9, 10)