Kur'an-ı Kerim'in Gönderiliş Amaçları -38-

Dünya hayatında, yaşam tarzlarında ki amaçları, gayeleri ve işlemiş oldukları amelleri veyahut ta yapması gerekipte yapmadıklarından dolayı cehennemlik olanlar ve onları bekleyen acı akıbetler ile ilgili bazı ayetler; (2)
Cenabı Hak Kur’an-ı Kerimin muhtelif ayetlerinde ‘biz insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak peygamberler göndermedikçe azap etmeyiz’ buyuruyor. Her dönemde de müjdeleyici ve uyarıcı olarak peygamberler gönderilmiştir. Günümüzde ise Peygamberler yok ama elimizde âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz vasıtası ile bildirilen ve aslı bozulmadan günümüze kadar gelen kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim ve onun açılımını, yorumunu, bizzat uygulamasını yapan hadislerimiz/sünnetimiz var. Yine dünyanın her tarafın da, hiçbir dünyalık menfaat gözetmeksizin, kaprislerden uzak, yaşantı ve uygulamalarıyla tebliğ görevini yerine getirebilme gayreti içerisinde binlerce gönüllü kardeşlerimiz var. Hedefi, gayesi, samimi davranışları ve sâyu gayreti ile üzerine düşen sorumlulukları yerine getirebilme çabası içerisinde olanların en büyük yardımcılarının Cenabı Mevla olduğunu unutmamak gerekir. Bilinmelidir ki, Emri Bil Mağruf Nehyi Anil Münker görevi her müslümanın üzerine farzdır. Ve yine bilinmelidir ki dünyada ki hiçbir şey karşılıksız kalmayacaktır.
“Eğer kulumuz Muhammed’e indirdiğimiz Kur’an’ın Allah kelâmı olduğunda şüpheniz varsa, haydi onun bir suresinin benzerini de siz getirin! Şayet iddianızda haklıysanız, Allah’tan başka bütün şâhitlerinizi de yardıma çağırın!” “Buna rağmen yapamazsanız ki asla yapamayacaksınız, o halde yakıtı insanlarla taşlar olan ve inkârcılar için hazırlanmış bulunan cehennem ateşinden kendinizi koruyunuz” (Bakara 23,24) Bu gün bazı insanlarımızın aklına taşta yanar mı diye gelebilir. Kömürde bir çeşit taştır ve yakıtlar içerisinde en yüksek kalori ye sahiptir.
“(Resulüm!) İnkâr edenlere de ki: Yakında mağlup olacaksınız ve cehenneme sürüleceksiniz. Orası kalınacak ne kötü bir yerdir!” “O kıyamet gününde bir kısım yüzler pırıl pırıl parlayacak; bir kısım yüzler de kederden simsiyah kesilecektir. Yüzleri simsiyah olanlara: İmanınızdan sonra tekrar küfre düşmüşsünüz, değil mi? O halde küfür üzere yürüyüp durmanız sebebiyle tadın bakalım bu azabı!” denilecek. (Ali İmran 12,106)
“Ayetlerimizi inkâr edenleri ve kâle almayanları pek yakında korkunç bir ateşe sokacağız. Onların derileri kızarıp kavruldukça, yerlerini başka derilerle değiştireceğiz ki, azabı hiç aralıksız tatmaya devam etsinler. Şüphesiz ki Allah, kudreti dâimâ üstün gelen, her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olandır” (Nisa 56)
“Ateşin karşısında durdurulup da, Ah, keşke dünyaya geri döndürülsek de Rabbimizin bildirdiklerini yalanlamasak ve gereklerini yaparak müminlerden olsak dedikleri vakit hâllerini bir görsen!” “Bir de onları Rablerinin huzurunda durduruldukları zaman bir görsen! Allah onlara: ‘Nasıl, yeniden diriliş gerçek değil miymiş?’ diye soracak, onlar: ‘Rabbimize yemin olsun ki evet gerçekmiş’ diyecekler, bunun üzerine Allah da: ‘Öyleyse inkâr etmeniz sebebiyle tadın azabı!” buyuracak. “Allah bütün insanları ve cinleri huzurunda toplayacağı kıyamet günü: ‘Ey cinler topluluğu! Siz insanlardan pek çoğunu yoldan çıkardınız’ buyuracak. İnsanlardan cinlere uymuş ve onlarla iyice yakınlık peyda etmiş olanlar da: ‘Rabbimiz! Doğrusu biz, birbirimizden faydalandık ve böylece bizim için takdir ettiğin sürenin sonuna geldik’ diyecekler. Bunun üzerine Allah şöyle buyuracak: ‘Sizin varacağınız yer ateştir. Allah aksini dilemedikçe, hepiniz orada sonsuza kadar kalacaksınız.’ Şüphesiz senin Rabbin, her işi ve hükmü hikmetli ve sağlam olan, her şeyi hakkıyla bilendir” Enam 27, 30, 128)
“Ey iman edenler! Hahamlardan ve rahiplerden pek çoğu insanların mallarını haksız yollarla yemekte ve onları Allah yolundan alıkoymaktadırlar. Resulüm! Altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda harcamayanlar yok mu, işte onları elem verici bir azap ile müjdele!” “Biriktirilen o altın ve gümüşler o gün cehennem ateşinde kızdırılıp onların alınları, yanları ve sırtları bunlarla dağlanacak ve onlara: “İşte bunlar, kendiniz için biriktirdiğiniz altın ve gümüşlerdir. Şimdi tadın bakalım o durmadan yığıp biriktirdiğiniz şeylerin cezasını!” denilecek” (Tevbe 34, 35)
“Hüsranın ardından da (o inatçı zorbalara) cehennem vardır. Orada kendilerine irinli su içirilecektir” “O berbat suyu azar azar yudumlamaya çalışacaklar fakat bir türlü boğazlarından geçiremeyecekler. Ayrıca ölüm onları dört bir yandan kuşatacak; fakat ölmek isteseler bile, asla ölüp kurtulamayacaklar! Ardından da daha şiddetli bir azap gelecek” “(Ey Muhammed!) İnsanları, kendilerine azabın geleceği gün ile uyar. Zira o gün zalimler, ‘Ey Rabbimiz! Yakın bir süreye kadar bizi ertele de senin çağrına uyalım ve peygamberlerin izinden gidelim’ diyecekler. Onlara şöyle denilecek: İyi de, daha önce sizin için bir zevâl bir son olmadığını iddia edip duran bizzat kendiniz değil miydiniz? (İbrahim 16, 17, 44)
“Hiç şüphesiz cehennem, o azgınların hepsi için kararlaştırılmış ve onlara vadedilmiş bir yerdir” “Onun yedi kapısı vardır. O azgınlardan kimin hangi kapıdan gireceği belirlenmiştir” (Hicr 43, 44)
“Melekler, onların canlarını, onlar bizzat günah deryası içinde yüzerek kendilerine yazık ederken alırlar. Onlar, azabı görünce teslim bayrağını çeker ve mazeret bulma gayreti içinde: ‘Biz hiçbir kötülük işlemiyorduk’ derler. Kendilerine şöyle denilir: Hayır, hayır! Şüphesiz Allah, sizin neler yaptığınızı çok iyi bilmektedir” “Haydi, içinde ebedî kalacağınız cehennemin kapılarından girin. Büyüklük taslayanların yeri ne kötüdür! (Nahl 28, 29)
“Kim bu geçici dünya zevkini isteyerek, onun peşinden koşarsa, biz dilediğimiz kimseye takdir ettiğimiz miktarda o zevki tattırır, sonra da cehennemi ona mekân kılarız. O da kınanmış ve Allah’ın rahmetinden kovulmuş olarak cehenneme girer” (İsra 18)