Kur'an'ı Kerim'in Gönderiliş Amaçları - 41 -

Dünya da, yaşam tarzlarında ki amaçları, gayeleri, işlemiş olduğu fiilleri veyahut ta yapması gerekipte yapmadıklarından dolayı cehennemlik olanlar ve onları bekleyen acı akıbetler ile ilgili bazı ayetler; (5)
"Onlar (Müminler) cennetlerdedirler. Cennetlikler birbirlerine, cehennemlikler hakkında sorular sorarak, dönüp onlara şöyle derler: Sizi Sekar'a (cehenneme) sokan nedir?" (Müddesir 40- 42) "Şüphesiz cehennem, adaletin tecelli ettiği bir mekândır. Azgınlar için içinde ebedi kalacakları bir dönüş yeridir" "Onlara şöyle denir: "Şimdi tadın azabı! Bundan böyle size, azabınıza azap katmaktan başka bir şey yapacak değiliz. (Nebe 21, 22, 23, 30) "Dehşetli felâketleri her şeyi sarıp kaplayacak olan kıyametin haberi sana geldi, değil mi? O gün bir takım yüzler zelildir, durmadan çalışır, (fakat boşuna) yorulur, kızgın ateşe girer. Onlara kaynar su pınarından içirilir. Onlar için kuru dikenden başka yiyecek te yoktur, o ise ne besler ne de açlığı giderir. (Gâşiye 1- 7) "Mesajlarımızı inkâr edenler ise işte onlar soldakilerdir. Cezaları, kapıları üzerlerine sımsıkı kapatılmış bir ateştir" (Beled 19, 20) "(Ey insanlar!) Alevli bir ateşle sizi uyardım. Ona en bedbaht olandan başkası girmez" Leyl 14, 15) "Kimin de tartıları hafif gelirse, onun varacağı yer, sığınacağı durak ta haviyedir. Nedir o (Haviye) bilir misin? O kızgın bir ateştir" (Kâria 8-11) "Gerçek öyle değil! Kesin bilgi ile bilmiş olsaydınız, mutlaka cehennem ateşini görürdünüz. Sonra ahirette onu çıplak gözle göreceksiniz. Nihayet o gün (dünyada ki nimetlerden) elbette hesaba çekileceksiniz" (Tekâsür 5-8) "Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı alaya almayı âdet edinenlerin vay haline! O ki, mal toplamış ve onu sayıp durmuştur. Malının kendisini ölümsüz kılacağını sanır. Hayır! Andolsun ki onlar, Hutâme'ye atılacaklardır. Hutâme'nin ne olduğunu bilir misin? O, Allah'ın, yüreklere işleyen tutuşturulmuş ateşidir. Onlar (ateşin içinde) uzatılmış sütunlara bağlanmışlar ve o vaziyette o ateş üzerlerine kapatılmıştır" (Hümeze 1- 9) "Ebu Leheb'in iki eli kurusun! Kurudu da. Malı ve kazandıkları ona fayda vermedi. O, alevli bir ateşte yanacak. Odun taşıyıcı olarak ve boynunda hurma lifinden bükülmüş bir ip olduğu halde karısı da (ateşe girecek). (Tebbet 1-5)
Hani her şeye tesadüf diyenler veyahut ta tabiat kanunları diyenler var ya. Aklıselim ile bakan her insan görecektir ki hiçbir yerde ve hiçbir şeyde tesadüfe yer yoktur. Allah (cc) ın kamer suresi 49 da " Biz her şeyi bir hesaba göre yarattık" ilahi emrinde olduğu gibi. Evrende ki her şey Allah (cc) ın sonsuz ilmi, bilgisi, takdiri ve planı dâhilinde işlemektedir. Üzerinde yaşadığımız gezegenimizin (dünyanın) ağırlığını ifade edecek bir rakam yok. Devamlı Güneşin etrafında, belli bir yörüngede, belli bir hızda aynı zamanda da kendi ekseni etrafında dönmesi bir tesadüf olabilir mi? Dünyamız yaklaşık 1670 km hızla dönüyor. Kör bir kurşun gibi rast gele gitse idi güneşten uzaklaştığı için acaba yaşam olur muydu? Aynı zamanda da kendi ekseni etrafında dönmese idi gece ve gündüzler meydana gelir miydi? Mevsimler oluşur muydu? Dünyamızın yarısı güneş alırdı ki diğer yarısında yaşam olur muydu? Dünyamız üzerin de yaşayan kadın ve erkek oranları ile ilgili anket bilgilerine bakıyoruz, erkeklerin oranı % 49,99. Kadınların oranı % 50,01. Bu da bir tesadüf olabilir mi? Daha önce ki bir makalemizde çok daha farklı örneklerle yazmıştık.
İman Alla (cc) ın iradesine tam olarak teslimiyettir. İnandım, iman ettim diyen kimse aklını ilah edinmeden öncelikle sağlam ve sahih bir iman'a sahip olmalıdır. Elinden geldiği kadar da sorumluluk bilinci ile imanın gereklerini yerine getirebilme gayreti içerisin de olmalıdır. İşine gelene inandım, iman ettim derken işine gelmeyen ve o küçücük aklına yatmayanlara da böyle bir şey olmaz diyerek inkâr aklıselim bir müminin işi olabilir mi? Haram bir fiili işleyen günahkâr olur. Allah (cc) ın bir emrini yok sayan veyahut ta inkâr eden bir kimse ise islam dairesinin dışına çıkmış olur. Ebu Cehil ve avanesi de bizde Allah'a inanıyoruz diyorlardı ama Kur'an-ı Kerim'de onlar müşrik olarak addediliyorlar. Sebebi ise Ahireti, Peygamberimizi ve peygamberimiz ile birlikte gönderilen mesajları inkâr etmeleri ve bir de putları Allah ile araların da aracı kıldıklarını söylemeleridir.
İmamı Gazali'nin Hz. Ali' den aldığı bir bahse girme delili vardır. Hz. Ali bir gün ahireti inkâr eden birisi ile tartışır. Sonunda ona "sen Allah'a ve ahiret gününe inanmıyorsun ve gereklerini de yapmıyorsun. Bende inanıyor ve imanın gereklerini yerine getiriyorum. Eğer senin dediğin gibi ahiret ve hesaplaşma yaksa ben inancımdan ve imanın gereklerini yerine getirdiğimden dolayı bir şey kaybetmem. Ya senin dediğin gibi değilde benim dediğim gibi ahiret varsa ki var o zan sen kaybedenlerden ben ise kazananlardan olacağım" der.
Sorumluluk sahibi, müslüman kimliğine sahip olan herkesin bir hedefi, gayesi ve amacı vardır. O da Rabbinin rızasını kazanma yolunda, sorumluluk bilinci ile fırsatları en iyi bir şekilde değerlendirerek gayret göstermesidir. Tabi gönlümüz istiyor ki Sayın Cumhurbaşkanımızın göstermiş olduğu azmi, cesareti, gayreti, kimlikli ve kişilikli dik duruşunu her sorumluluk sahibin de görelim. Allah (cc) kendisine sağlıklı, hayırlı uzun ömürler versin. Bizim dava adamıdır, fikir adamıdır diye bildiğimiz bazılarının sorumluluk bilincinden uzak, siyasi rant peşinde koşarak, şov yaptıklarını görmekte bizi üzmüyor değil. Bu konularda yazacağımız çok şey var ve zamanı gelince yazmaya başlarız inşeAllah.
Bazı kimselerin evveliyatı iyi olur. Bazı kimselerin de sonu iyi olur. Allah (cc) bizleri sonu iyi ve hesabı kolay olanlardan eylesin.