Yakınlaşma anlamına gelen kurban kelimesi, kendisiyle Allah’a yakınlık sağlamak, yani ibadet amacıyla belli vakitte belirli cinsten hayvanları amacına uygun bir şekilde kurban ederek yine amacına uygun bir şekilde kurban paylarını ihtiyaç sahiplerine ulaştırmaktır.
İslam’ın şiârlarından birisi olan kurban; birlik, beraberlik ve kardeşliğimizin nişanelerinden birisidir. İnsanlık tarihi ile yaşıt bir ibadet olan kurban; Cenâb-ı Hakk’ın, bizlere bahşettiği nimetlere karşı şükrümüzün bir ifadesidir. Kurban Rabbimizin rızasını her şeyin üzerinde tuttuğumuzun da göstergesidir. Kurban; malımızı, canımızı ve sahip olduğumuz her şeyi Yüce Rabbimizin yolunda seve seve feda edebileceğimizin de bir sembolüdür. Ön yargıları bir tarafa bırakarak Kurban’ı, derinlemesine düşündüğümüz zaman, çok daha anlam, mana ve hikmetleri barındırdığını görürüz. Allah (cc) izin verirse inşeAllah Altı Haziran Cuma Günü, Gazze başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde müslümanlar zulüm altında oldukları için, içimiz buruk bir şekilde, bayramımızı idrak edeceğiz. Allah’a (cc) yakınlaşmaya vesile olan anlamına gelen kurban, O’nun rızasına ermek için ibadet maksadıyla, belirli şartları taşıyan kurban olma vasıflarına haiz hayvanı usulüne uygun bir şekilde, ilahi emrin yerine getirilmesidir. Kurban Bayramı’nda kesilen kurbana "udhiyye", hacda kesilen kurbana ise "hedy" denir. Akıl sağlığı yerinde, hür, mukim ve dinî ölçülere göre zengin sayılan mümin/mümineler, İlâhî rızayı kazanmak gayesiyle kurbanını kesmekle ilahi emri yerine getirmiş olurlar. Hem Cenâb-ı Hakka yaklaşmakta, hem de maddî durumlarının yetersiz olması sebebiyle kurban kesemeyenlere yardımda bulunmuş olurlar. Bu ibadetin ruhunda Hakk’a yakınlık ve ihtiyaç sahiplerine yardımda bulunma anlayışı vardır. Kurban, bir müslümanın bütün varlığını, gerektiğinde Allah yolunda feda etmeye hazır olduğunun bir nişanesidir.
Kurban, samimiyet ve takvadır; Rabbimizin bütün emirlerine gönülden teslim olmaktır. Nefsimizin cimriliğinden, dünyanın geçici heveslerinden, Allah’ın rızasına ulaşmamıza engel olan manevi kirlerden uzak durmaktır. Cenâb-ı Hak, “Onların etleri de kanları da asla Allah’a ulaşmaz fakat O’na sadece sizin takvanız ulaşır. Sizi doğru yola ulaştırdığı için Allah’ı yüceltesiniz diye O, bunları (bu hayvanları) böylece sizin hizmetinize verdi. Güzel davrananları müjdele!” (Hacc 37) Buyurarak O’na ulaşacak olanın sadece samimiyetimizin ve takvamızın olduğu bildirilerek bu hakikat bizlere hatırlatılmıştır. Kurban birlik ruhunun sağlanarak; ırk, renk, dil ve coğrafya ayrımı gözetmeksizin ümmet-i Muhammed olarak bir araya gelebilmek, sevinçleri ve hüzünleri paylaşabilmektir. Sevgi, merhamet, adalet ve muhabbeti bulunduğumuz ortamdan başlayarak, halkayı genişletmek sureti ile her mekânda hâkim kılmaya gayret göstermektir. Kurban aynı zamanda duadır; yoksulların, yetimlerin, kimsesizlerin yüzlerinde tebessüm olabilmektir. İhtiyaç sahiplerinin evlerine mutluluk ve muhabbet taşımak; sevindirirken sevinmek, paylaşırken de huzur bulmaktır. Kurban başta olmak üzere ibadetler, Allah’ın emrettiği ve Peygamberimizin de tatbik ettiği şekliyle yerine getirilir. Peygamberimizde, kurban kesme ilahi emri geldikten sonra her yıl kurbanını kesmiş, ümmetini de kurban kesmeye teşvik etmiştir: “Âdemoğlu kurban bayramı günü, Allah katında, kurban kesmekten daha sevimli bir iş yapamaz…” Cenâb-ı Hakk’a şükürler olsun ki, dün olduğu gibi bugün de insanlarımızın emanet ettiği kurbanları, ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak isteyen çok sayıda hayır kuruluşumuz hizmetlerine devam ederek bu konuda lokomotif görevi yapmaktadırlar. Başta Gazze olmak üzere bütün mazlum ve muhtaçların duasını almaya devam etmektedirler. “Biz her ümmete kurban kesmeyi meşru kıldık ki kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine Allah’ın adını ansınlar diye. İlahınız tek bir ilahtır. O’na teslim olun. Allah’a teslim olanları müjdele” (Hac 34)
Kurban Bayramı, zilhicce ayının onuncu gününde başlar ve dört gündür. Kurban Bayramı, İbrahim Peygamberin sadakati, Hacer validemizin samimiyeti ve İsmail Peygamber’in ise teslimiyet örneği üzerinden şekillenmiştir. Hz İbrahim’in Allah’ın (cc) iradesine teslimiyeti, Hz İsmail’in de sabır ve metaneti sonrası, Cenabı Hak; “Ey İbrahim! Rüyana sadakat gösterdin, işte sana oğlunun yerine kurban…!” buyurmuştur. Kurban Bayramı, ibadet, dayanışma ve paylaşma gibi değerleri vurgulayan günlerdir. Bayramın başlangıcında müslümanlar, önceki günlerde hac vazifelerini yerine getirmek üzere Mekke’ye giden hacılarla birlikte sabah namazını camilerde kıldıktan sonra kurban kesimini gerçekleştirirler. Kurban kesimi, İbrahim Peygamberin oğlu İsmail’in yerine geçen koçun kesilmesini takiben başlamıştır ve her sene genellikle bayramın ilk günü yerine getirilir. Kurban edilen hayvanın etinin ailelerce bir kısmının tüketmesi, bir kısmının ise yoksul ve ihtiyaç sahiplerine dağıtılmasıyla paylaşma ve dayanışma ruhu pekiştirilir. Kurban Bayramı, Allah’ın (cc) iradesine teslim olan insanların inançlarını güçlendiren ve sadakatlerini sınayan günlerdir. İbrahim Peygamberin Allah’a olan sadakati ile İsmail Peygamber’in teslimiyeti her yıl Kurban Bayramı’nda yeniden hatırlanır ve müslümanlar da bu örneği takip ederek ibadet ve fedakârlık ruhunu yaşarlar. Kurban bayramı, müslümanların manevi bir deneyim yaşamasını sağlarken aynı zamanda da toplumsal dayanışma ve yardımlaşma duygularını da pekiştirir. Bu bayram günleri aynı zamanda Allah’a (cc) olan bağlılığın ve itaatin de bir ifadesidir. Kurban bayramı, müslümanlar arasında birlik ve beraberlik ruhunu da güçlendirir. Kurban etlerinin paylaşılması, sosyal adaletin sağlanmasına ve yardımlaşma ruhunun da gelişmesine katkı sağlar.
“De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi de âlemlerin Rabbi Allah içindir” (Enam 162)