"Bir neslin kaderini bir önceki nesil tayin eder." veya "Dedelerin, ninelerin hatasını torunlar çeker." gibi güzel sözlerimiz vardır. Gençlik üzerine pek çok söz söylenmiş, kitaplar yazılmış ve yazılmaya devam edecektir. Çünkü gençlik, bir ülke için arabanın yakıtı gibidir. Motora uygun yakıt olmazsa, o araba ne kadar kaliteli olursa olsun arıza yapmaya mahkûmdur. Dünya çapında tüm ülkeler gençlerine önem verir. Onlar için kesenin ağzını açarlar.
"Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. O ateşin başında, gayet katı ve çetin, Allah'ın kendilerine verdiği emirlere karşı gelmeyen ve kendilerine emredilen şeyleri yapan melekler vardır." (Tahrim Suresi, 6. ayet) sırrınca hem dünya hem de ahiret derdi olan Müslümanlar, bunun sorumluluğunu daha çok hissederler. Kul olarak kendilerinin eksiği, hatası olsa da evlatlarının aynı hatalara düşmemesi için adeta çırpınırlar. Vatan, millet, ezan, bayrak aşkıyla yoğrulsun isterler. Bunun için tutunacak sağlam bir dal ararlar. Geçmişte de bu noktalarda "sütten ağzı yananlar yoğurdu üfleyerek yer" misali, daha hassas olmaya çalışırlar.
Çok geç kalınmış olsa da, bu noktada devletin resmi kurumlarının ve gönüllü din görevlilerinin şefkatli ellerinin uzandığını görmek, onları mutlu eder. Anaokullarından üniversite sıralarına kadar, evlatlarını bu kurumun faaliyetleriyle tanıştırırlar.
Kıymetli Okurlarım,
Bugün sizlere ilçeye gittiğimde daha yakından tanımak adına ziyaret ettiğim, eğitimci, yazar, uzman ve eski bir diyanet personeli olarak uzaktan gözlemlediğim Osmancık Diyanet Gençlik Merkezi hakkında bilgi vermeye çalışacağım. Umarım istifade edersiniz. Ön yargıdan uzak daha yakından tanıma imkanı bulursunuz.
Bu merkez, Yeşilçatma Camisi'nin altına 2023 yılında açılmış olup, resmi görevli olan ancak gönüllerinde bu hizmeti dert edinmiş Gençlik Koordinatörlüğü tarafından yürütülmektedir.
Nezih bir ortamda mini kantin, langırt, masa tenisi, satranç, dart, PlayStation, akıl-zeka oyunları vb. sosyal faaliyetler yapılabilmektedir. İlk, orta, lise ve yüksekokul öğrencileri, bu araç-gereçleri ücretsiz olarak kullanabilmektedir.
Ayrıca, 20-30 kişilik güzel bir sınıf bulunmaktadır. Öğrenciler bu sınıfta sessizce ders çalışabilmektedirler. Burada bulunan televizyondan sunumları izleyebilirler. Diğer taraftan kütüphaneden faydalanabilmektedirler. Üniversite öğrencileri ise ücretsiz internet kullanabilmektedirler.
Talep olması halinde, yetişkinlere kadın ve erkek eğitimciler tarafından bu sınıfta Kur'an-ı Kerim öğrenme ve dini bilgileri pekiştirme kursları düzenlenmektedir.
Okullardan öğrenciler, zaman zaman öğretmenleri refakatinde bu merkezi ziyaret ederek tanıma ve sosyal imkânlardan faydalanma fırsatı bulmaktadırlar. Görevliler, değerler eğitimi (saygı, sevgi, yaşlıya hürmet, doğayı koruma, çevre temizliği vb.) üzerine sunumlar yapmaktadır.
Ayda bir kez yaşlı ziyareti yaparak mahzun gönüllere dokunmaya ve dua almaya çalışmaktadırlar.
Öğrenciler arasında ödüllü langırt, masa tenisi gibi turnuvalar düzenlenmektedir.
Buraya gelen her öğrenci, ücretsiz olarak ikramlardan faydalanabilmektedir.
Üniversitelerin kayıt döneminde tanıtım standı açılmaktadır. Dışarıdan gelen öğrenci ailesine, bu merkezi tanıttıklarında, devlet güvencesiyle evlatlarının uğrayabileceği bir mekânı görmek, güven hissi oluşturmakta ve mutlulukları yüzlerinden hemen belli olmaktadır. Ve "Oğlum, kızım, buraya mutlaka git, istifade et" diye tembih etmektedirler. Hatta bazı anne-babalar merkezin telefon numaralarını alarak, "Bizim evlat, sizin oraya uğruyor mu?" diye sormaktadırlar.
Bu arada ikramlarla ilgili olarak, "Hocam, bizim vatandaş meraklıdır, 'Bu değirmenin suyu nereden geliyor?' der" (37 sene önce anılarım var) diye sorunca, cevaben: "Hocam, tamamen gönüllü arkadaşlar vasıtasıyla oluyor. Aylık toplantı sonunda ilçede ve köylerde görev yapan din görevlisi arkadaşlar, kendi aralarında para toplayıp teslim ediyorlar. Biz de gerekli belgeleri düzenliyoruz. Arkadaşları sonraki aylarda bilgilendiriyoruz. Bunun yanında, buradan istifade eden, çocuklarındaki değişimleri gören ya da geçmişlerinin hayrına vermek isteyen gönüllü vatandaşlarımız da çıkıyor. Elhamdülillah her şey sebil... Yeter ki buraya yolu düşenler istifade edebilsinler." Toplumun kuruma ve görevlilere bakış açısı için bu bilgi çok ama çok önemli. Gönüllülük ve sahiplenme olmazsa, başarıya ulaşılmaz.
Adı konmamış olsa da, 1990'lı yıllarda Kışla Camisi'nde (görev yaparken) öğrencilere ve gençlere vermeye çalıştığımız emekle (sosyal faaliyetler, kütüphane, akşam sohbetleri, voleybol sahası vb.) cemaatle bu noktada bazı zorluklar (o dönemler cemaat kabullenmezdi. Bende ''Eğer bir çocuk bu camiden soğursa hepinizi kovarım'' demiştim.) yaşasak da, bugün gelinen safhanın temelinde belki bir kürek harcımızın olduğunu mütevazılık göstermeden söylemek zorundayım. En zor ama tatlı yıllardı.
"Ön tekerleği arka tekerlek takip eder" misali, Osmancık, özellikle Kaymakamlar açısından son dönemlerde daha çok şanlı. Gerek eski Kaymakam Ayhan Bey gerekse yeni Kaymakam Furkan Bey, göstermelik değil, samimi olarak halkın ve bu kurumların arasındadır. Olması gereken de budur. Çünkü halkın kenarında olanlar daima kaybetmeye adaydırlar. Yine ilçede yeni göreve başlayan Genç Müftü Bey de -halkla olan iletişimiyle- iyi bir intiba bırakmıştır. Umarım daim olur.
Netice olarak, bu güzel hizmetin koordinatörlüğünü yapanları ve maddi-manevi destek olanları en kalbi dileklerimle tebrik ediyorum.
İlgili Arkadaşa, ''Hocam yaşadığınız ilginç bir anı var mı?'' diye sorunca;
Mahir Hocam, caminin şadırvanında iki delikanlı oturuyor, sigara içiyorlar ve tavırları biraz rahat. Selam verdim ve gençlere, "Buyurun, alt katta merkezimiz var. Çay, kahve ikram edeyim" dedim. "Gelmeyelim" dediler. Biraz ısrar ettim, "Buyurun, burası resmi kurum bir bardak çay içelim" deyince geldiler. Onlara çay ve kek ikram ettim. Dini konulardan hiç bahsetmedim. Sadece merkezimizin faaliyetlerini anlattım. İstedikleri zaman gelebileceklerini ve buradaki imkânlardan ücretsiz faydalanabileceklerini söyledim. Telefonumu aldılar ve ayrıldık.
Aradan zaman geçti. Telefonum çaldı: "Hocam, ben falan. Endüstri Meslek Lisesi'nden ilk staj ücretimi aldım. Sizin oraya gelen çocuklara kek almak istiyorum. Yerinizde misiniz?" dedi.
Diğer arkadaşı da aradı: "Hocam, ben 10 tane arkadaş topladım. Sizin oraya gelmek istiyoruz. Onlarda tanısın arzu ediyorum. Açabilir misiniz?" dedi. Bende 'tabii ki' dedim. Onlar gelmeden çiğ köfte vb. hazırlık yapıldı. Gençler geldi, çok memnun oldular ve diğer arkadaşlarını da getirmeye başladılar. En önemlisi de kendilerinde değerler açısından değişiklik fark edildi.
Ayrıca ilçede her hafta düzenlenen sabah namazı buluşmasında camilerde yer bulunmaz. Bu buluşmaya KYK öğrencilerinden gönüllü olarak 40-50 öğrenci katılmaktadır. Bu buluşmalardaki kaynaşma ve akabindeki ikramlar takdire şayandır. Çünkü başta görevliler, mahalle muhtarları ve cemaat dört elle sarılmaktadır. Belediye de destek vermektedir. Belki de bu noktada Türkiye'de en ön sıralardadır.
Karadeniz'den İstanbul'a giden bir vatandaş ailesi ile beraber sabah namazı için çevre yolu kenarındaki camiye döner. Bakar ki, cami çevresinde 100-150 araç ve cami bahçesi hareketli. İlk etapta burada ne oluyor diye korkar. Sonra bakar ki millet sabah namazına gelmiş, cami tıklım tıklım yer yok. Ayrıca bahçede çay çorba ikramları hazırlanmış. İlk defa böyle bir durumla karşılaşmıştır. Çok mutlu olur. Yol boyu giderken Osmancık'a dua eder… Yolcunun da duası makbul olduğuna göre sahi kazanan kim oldu?
Özeti: Hangi kurum olursa olsun, ön yargıdan uzak durarak tanımak ve ona göre hakkında konuşmak gerekir. Eğer bir kurum samimi olarak sahada olursa, hele bu güzellik geleceğin mimarı olan çocuklara yansırsa, o kurum ve personeli halkın gönlünde taht kurar. Beklemediği yerlerden dualar alır, övgüler alır. Bu bağlamda iki kurum vardır ki burada işler hakkıyla -dert edinerek- yapılırsa ülke düzelir. Biri milli eğitim ki bebeleri, (öğrencileri) eğitir. Diğeri ise diyanet olup anneleri, babaları, nineleri, dedeleri eğitir. Çünkü ikisinin de elinde herkese nasip olmayan mikrofon vardır.