Sen neymişsin be Korona

Mazhar Fuat-Özkan üçlüsünün bir ara çoğumuzun dilinde olan bir şarkısıydı: "Sen neymiş be abi". Şimdi biz bunu çevirdik ve "Sen neymişsin be Korona" dedik".
Korona, bir yılı aşkın süredir sadece bizim değil dünya gündeminin birinci sırasında oldu ve korkarım ki olmaya da devam edecek görünüyor. Bu hastalık ile ilgili onlarca dedikodu da var tabi. Ama bizim derdimiz bu değil. O bilim adamlarının ve siyasilerin konusu olsun.
Ben hep derim; sizin ne söylediğiniz değil ne yaptığınız önemlidir. Artık insanlar sizin ne söylediğinize bakmıyorlar. Sizin söylediklerinizle ilgili ne yaptığınıza dikkat ediyorlar. Sözlerinizle yaptıklarınız uyum içerisinde değilse size olan güven azalıyor. Toplumun söyledikleri ile yaptıkları uyum içerisinde değilse o topluma olan güven de azalıyor. Bu toplumsal olarak da böyledir, kurumsal anlamda da böyledir.
Basına düşen bir haberde; "Kostümlü partiye katılan bazı sosyal medya fenomenleri, tanınmamak için villadan çıkarken maske taktı. Polis ekipleri, kiralık villayı boşaltırken bazı sosyal medya fenomenlerine de kurallara uymadıkları için ceza yağdırdı." diyordu. Bu haberin neresinden bakarsanız bakın facia.
Fenomen; Hayranlık uyandıracak kadar dikkat çekici olan şey veya kişi anlamına gelmektedir. Şimdi bu fenomenlerin hayranlık uyandıracak neyi var? Bu fenomen dediklerimiz televizyonlara çıkıp Korona ile ilgili uyulması gereken kuralları kamu spotlarıyla bize hatırlatıyorlarsa ne kadar bunlara güvenebiliriz? Kamu spotunda görev alan bu medya aktörlerinin güvenirliliği nedir?
Demezler mi kendileri yapmıyorlar ki bize neden söylüyorlar? Ya da "Ele verir talkını, kendi yutar salkımı" atasözü de tam bu tipler için söylenmemiş midir? Önce samimiyet. Samimiyetin olmadığı yerde güven de yoktur.
Pandemi ile ilgili sosyal medyalardan kurallara uymayanları eleştirenler, bu durumdan dert yananlar ama ardından kural tanımaz bir biçimde kayak merkezlerinde kayak yapmaya gidenlerin çoğunluğunun pandemi kurallarına uymaması sadece bizim ülkede görülür galiba.
Başsağlığı için gidilen evlerde bu Koronanın bitmeyeceğine dair derin sohbetler de sadece bizim ülkede yapılır. Başsağlığına gelinmedi diyerek akrabalarla küskünlükler de sadece bu ülkede yaşanır.
Alışveriş merkezlerinde lebalep kalabalıklar arasına girmekten çekinmeyen ama hastalıkla ilgili sürekli eleştiri yapanlar da sadece bizim ülkemizde görülür. Lebaleb salonları dolduranların Koronanın neden bitmeyeceğini tartışmaları da sadece bizim ülkede yaşanır.
Pandeminin bitmeyeceğinden dem vurup düğün halaylarına katılanlar, düğün davetiyelerine katılmaktan geri kalmayanlar da sadece bizim ülkemizde görülür. Pandemi ile ilgili genelgede belirtilen düğünlere katılma sayısı kuralını nasıl deleriz? üzerine kafa yoranlar da sadece bizim ülkede görebiliriz.
Bu hastalığın bitmesi için yeterli gayret gösterilmediğini söyleyerek yetkilileri suçlayanlar ile cefakarca çalışan sağlık görevlilerine saldıranlar da aynı kişilerdir.
Bu vatan için ölürüz diyenlerle, onları askere uğurlayanlar da, Korona ile ilgili kurallara uymayanlar da sadece bizim ülkede görülür. Bilemez ki vatan için canımı veririm diyenler Korona için canını vermektedirler. Canını vermekle de kalmazlar arkadaşlarına, dostlarına da hastalık bulaştırırlar.
Elindeki çiftçilik belgesini, makamını, ünvanını kullanarak görevli olmadığı halde memleketime nasıl giderim hesabını yaparak yola çıkan, görev belgesini kullanarak kısıtlama saatlerini nasıl delerim hesabını yapanlar da sadece bizim ülkede görülür.
Pandemi ile ilgili hiçbir kurallara uymayan, kahve köşelerinde bu hastalık bitmez diyen, kurallara uymayanları acımasızca eleştirenler de bu ülkede görülür.
Kısıtlamaların olduğu saatlerde bahçelere, parklara giderek "Bugün hava güzel biraz değişiklik olsun" diyerek poz verip bunu da sosyal medyada paylaşanlar da sadece bizim ülkede görülür.
Ateşi suya, odunları balığa çeviren gücü, dünya benim diyen Nemrut'u bir sinekle öldüren  gücü unutan ve "Güç Benim, ben ne dersem o olur" tavrını sergileyenlerin aslında bir hiç olduğunu ortaya koyan Korona;
Gerçekten de sen neymişsin be?
 
Havasına suyuna taşına toprağına
Bin can feda bir tek dostuma
Her köşesi cennetim ezilir yanar içim
Bir başkadır benim memleketim.
Gerçekten bir başkadır benim memleketim.